Anadolu’nun Yoksul Çocukları
Bir insanın mesleğinden dolayı, hastalanıp ölmesi asla kabul edilemeyecek bir durumdur.
Anadolu’nun uzak köylerinden kalkıp birkaç kuruş para kazanmak için İstanbul a gelen taşralı yoksul
ve işsiz gençler, yaşadıkları sefaleti Gazeteci Cesim ilhan’a anlattılar.
Anadolu’nun da uzaklarından, çeşitli köy ve kasabalardan İstanbul’a çalışmak için gelen, yaşları 16 ile 25 arasında değişen gençler çoğunlukla buldukları rastgele işlerde çalışıyorlar… Hatta bazılarının çalışma koşuları son derece ilkel…
Örneğin kot taşlama işinde çalışan bir çok genç, daha önce bu konunun haber yapılmasına ve tedbirler alınmasına rağmen hala daha aynı ilkel şartlarda çalışmaya devam ediyorlar…
Hemen hepsinde yapmış oldukları işin sağlıklarını nasıl etkilediğine dair hiçbir bilgi yok gibi…Çoğunluğu bulduğu işe şükrederek, bilinçsiz bir biçimde çalışmaya devam ediyor…Bu bilinçsizlikte işverenlerin en büyük kazancı hükmünde, çünkü işverenler çalışma şartlarını düzenlememeleri bir yana, gençlerin bu bilinçsizliklerinden de yararlanıyorlar ve ilkel çalışma koşullarını düzeltecek girişimleri göz ardı edebiliyorlar…
Bugün için kot taşlama işinde çalışan pek çok genç, uygun çalışma ortamı bir yana, en basit korunma ve taşlama işinde olması gereken maskelerden bile yoksun olarak çalışmaya devam ediyorlar…
Bu bilinçsiz çalışmanın bir tarafında çalışan yoksul gençlerin sağlıkları hususundaki bilgisizlikleri bir yanda da işverenlerin ihmalleri yatıyor…
İşte bu ihmal ve bilgisizlik birleşince vahim sağlık sorunlarına yol açılabiliyor…
Çalışan bu gençlere göre, Kot taşlama diye nitelenen, yani beyazlatma işi yapan atölye sahipleri yapılan işi ciddiye almadıklarından ve maliyeti en aza indirmeye çalıştıklarından dolayı bu şartlarda çalışan insanların içini nasıl kararttıklarını düşünmekten bile çok uzaklar…
Yoğun toza maruz kaldıkları için önce hastalanma, sonra oksijen tüpüne bağlanma, daha sonra kısa bir acı yaşam ve ardından ölüm bu gençleri bekliyor.
Son yıllarda kot taşlama atölyelerinde çalışan insanların yakalandıkları hastalıkların en basit istatitiği bile bunu ortaya çıkaracak netliktedir… Gençler kendilerini de çok korkutan bu kötü gidişat için yetkililerin bir çare bulamamalarından yakınıyorlar. Ve ekliyorlar, Biz burada başka sektörlerde iş bulursak gider çalışırız… bizim başka imkanımız yok,başka yerde iş bulamıyoruz.üstelik çoğumuzun genellikle sigortası bile yatırılmıyor.
Bazı arkadaşlarımız şuan hasta,bazıları halsiz düşüp yorgunluktan dolayı çalışamaz duruma geldikleri için memleketlerine gittiler.zaten birkaç arkadaşımız da öldü.halen de zaman zaman bazı başka atölyelerden ölüm haberlerini alıyoruz.bizler ise tıp dilinde ‘slikozıs’ denilen yani bir çok arkadaşımızı ölüme götüren ,akciğer de katılaşmaya sebep olan hastalığın ilk aşamalarındayız……
Bu hastalığından ve kısa zaman içinde öleceğinden bile bihaber gençlerin acilen bilgilendirilmesi ve hem yeni iş alanlarını açılması hemde bu kot taşlama sektörünün acilen yenilenmesi gerekiyor… Atöylerin çoğu her türlü denetimden uzak, buna bir önlem alınmalıdır,bu kabul edilemeyecek bir durumdur.
Bir insanın mesleğinden dolayı,hastalanıp ölmesi asla kabul edilemeyecek bir olaydır.önlenmesi çok basit olmasına rağmen hiçbir denetim olmaması, insanları sigortasız çalıştırılması Türkiye için utanılacak bir durumdur.
Bu da ayrı bir dram… kalınan evler, barınaklar yaşanılacak gibi değil…
Atölyelerde kot taşlama işinde yaşanılan ilkeliklerden kaynaklanan bu dram bir yana bu gençlerin yaşamak için kaldıkları yerlerde ayrı bir dram.
Doğudan İstanbul’a çalışmaya gelen gençlerle birde kalmış oldukları yerler ile ilgili konuştuk. Bakın neler dediler.
Bu işsiz ve bulduğu her işi yapmaya hazır gençlerin çoğu evlerin en alt katında kalıyorlar, yani rutubet, nem ve kötü kokulu bodrum katlarında yaşıyorlar…
Neden daha güzel bir yerde kalamıyorsunuz sorusuna da… şöyle cevaplıyorlar…
Bizler zaten 500-600 liraya çalışıyoruz. Bizler de daha güzel yerlerde kalmak istiyoruz; ama buna bizim maddi gücümüz yetmiyor.
Damlayan borular, tavanlar, boyaları akmış, türlü kir ve pislik içindeki barınaklar, ortaklaşa kullanılan tuvalet ve banyoların gizlediği türlü tehlikeler…
Akşama kadar tozun toprağın içinde çalıştıktan sonra geceleri nefes almakta bile güçlük çekilen yerlerde sürdürülen yaşamlar…
Bu gençler işsiz, bu gençler çalışmak istiyorlar ve bu gençler yaşamak istiyorlar…
Haber yorum: Cesim ilhan
...//...
NOT : bu yazı 2009 yılında taraf gazetesinde yayımlanmıştı