Amerika’nın Ukrayna Şizofrenisi!
Amerika’nın “Ukrayna Şizofrenisi” bir hususun, yavaş da olsa, ortaya çıkmasına neden oldu.
Gerçi bu durum, Suriye’de de vardı. Ancak, Suriye’ye müdahalede, Avrupa, şu veya bu şekilde, Amerika’ya siyasi destek çıkmıştı.
Suriye olayında da, bazı Avrupa ülkeleri, bu destek için pek de gönüllü olmadı.
Almanya kerhen destek oldu. Ve kerhen destele yetindi.
Bilindiği gibi, Amerika bir ülkeye müdahale etmek istiyorsa, bu müdahaleyi meşru zemine çekmek için, kendisinin kölesi durumunda olan ülkelerin siyasi desteğini, sanki tüm dünya onu destekliyormuş gibi bir görüntü vererek, kerhen destekleyen ülkelerin de desteğini alırdı.
Aldığı bu destekle, işgale uluslararası meşruiyet kazandırdığını ilan ederdi.
Avrupa’nın Amerika’ya, gerek işgaller için, gerekse, uluslararasıymış gibi, başka ülkelere yaptığı baskı ve operasyonlar için verdiği desteğin, Avrupa’ya fazla bir getirisi olmadı.
Örnek olarak, Libya müdahalesini alalım.
Buradan çekilen petrol de, Fransa, İtalya ve İngiltere’nin çıkarı oldu. İspanya, Portekiz veya Yunanistan’a bir yararı olmadı.
Olmadı, çünkü onların, gelişmiş petrol şirketleri yoktu. Ya da uluslararasılarmış şirketleri yoktu.
Bu veya buna benzer çıkar çatışmaları, Avrupa ülkelerinde ayrışmalara neden oldu.
Avrupa halklarının ve onların ulusal sermayeleri bakımından bir kazancı olmayan, ABD işgalleri, giderek hoşnutsuzluklara sebebiyet verdi.
Bunun sonucu olarak, Avrupa’da milliyetçilik hızla yükseldi.
Uluslararası şirketlerin temsilcisi konumunda olan Avrupa Parlamentosu, halklarla ters düşer oldu.
Avrupa’daki siyasi iklim, giderek, ”Amerika bize ne verdi ki, biz hep Amerika’nın isteklerini yerine getiriyoruz” düşüncesine dönüştü.
Amerika’nın “Ukrayna şizofrenisi” yukarıda izah etmeye çalıştığım düşünce iklimi ile karşı karşıya geldi.
İran’a ambargo koy, enerji fiyatları artsın, Rusya’yı diğer uluslardan tecrit et (gerçi başaramıyor ya..) enerji fiyatları artsın…
Amerika’nın Avrupa’dan bitmeyen talepleri; Avrupa halklarının zararına gelişti. Sürdürülebilirliği kalmadı.
Rusya’nın diğer ülkelerden tecrit edilmesi işinin imkânsızlığı ortaya çıktı.
Gerek Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığı, gerekse gelinen siyasi iklim, tecrittin gerçekçi bir talep olmadığı ortaya çıktı.
Amerika’nın Karadeniz’e ve Baltık Denizine gemi yığması, bir başka ifadeyle, gerilimi yükselterek, siyasal kazanımlar elde edeceğini sanması, son çaresizliğinin ürünüdür.
Amerika’nın gelip, Ukrayna’da savaşması, Avrupa’nın oluru olmadan imkânsızdır.
Eğer olursa, buradaki bir savaş, Amerikan topraklarında değil, Avrupa topraklarında olacaktır.
Böyle bir savaşı, uluslararası tekellerin dışında, hangi Avrupa halkı kabul eder, siz düşünün.
Nereye geldik?
-Amerika’nın uluslararası oyununun bittiği yere…
-Amerika’nın taleplerinin, Amerika ve Avrupa halklarını çıkarına olmadığı, sadece tekellerin çıkarına olduğu…
-Bu gerginlikten, Avrupa ve Amerikan ittifakının zarar gördüğü…
-Avrupa ülkeleri arsında, zaten kopmak üzere olan bağların, iyice zedelendiği yere gerdik.
Türkiye için Avrasya Hazırlıklarını yapmanın altın fırsatının olduğu günlerdeyiz.
İçerdeki gladyoyu temizlemeden olur mu? Çok zor.
Not; Erdoğan Ermeni Soykırımı Yanını kabul eden bir açıklama yaptı. Utandım ve üzüldüm. Arkasından bu açıklamaya Faruk Loğoğlu’dan anında destek gelince, daha da kahroldum.
CHP’deki gladyo hemen ön aldı. Başkalarının açıklama yapmasına imkân bırakmadı. CHP’yi bağladı.