Aman Ormancı
Dünyanın çivisi çıkmış durumda...
İçte ve dışta bütün dengeler alt üst...
Artık ne gazete okumak geliyor içimden ne olmayan televizyonumdaki haberleri seyretmek... Dünyanın her yerinden silah sesleri, kan kokuları geliyor...
Köyümüzün suları hoştur içmeye,
İçinde köprüler vardır geçmeye,
Sevdiğimi vurdular, hiç mi hiçine
Yazık ettin ormancı köyün iki gencine
Ne hoş beldeler, ne hoş köprüler ve ne de hoş insanlar vardı bir yerlerde...
Virane şehirler, kolu ve yüreği kopmuş insanlar kaldı geride...
Bombalandılar, yağmalandılar, delikanlılar kurşunlandı, genç kızlar tecavüze uğradılar...
Birileri egolarını, birileri de keselerini doldurdular...
Oysaki kimse bu dünyada baki değildi...
Hiç mi hiçine yitip giden hayatların ardından bakakaldık...
***
Resim çizip, şiirler yazmak istiyorum... Tek derdimin güneşin batışındaki kızıl rengi yakalamak olmasını istiyorum...
Evimin arkasında Validebağı korusu var. Üst taraftan koruya girdiğinizde sizi önce otların ve dikenlerin kapladığı bir tepe karşılıyor. Yavaş yavaş tepeyi aşmaya başladığınızda durup solunuza dönerseniz eğer, çeşit çeşit meyve, çam ve adını bilmediğim bir sürür ağaçtan oluşmuş küçük bir ormancığın tam karşısında buluyorsunuz kendinizi. Sol tarafta ise, Kadıköy sahili, Haydarpaşa istasyonu... işte bu görüntünün resmini çizmeyi istiyorum mesela.. Oradan başlayabilirim. Aslında bütün malzeme de hazır hani... Birkaç boy fırça, 2 farklı boyda tuval, yağlı boya takımı... Liseyi müzik bölümünde okumuş, hayatında eline tuval almamış biri olarak bunu başarabilir miyim, bilemiyorum.
Kendimi sanata adamalıyım. Sanat Hazal içindir, düsturu ile yola çıkarak bunu başlatabilirim.
***
Resim çizip, şiirler yazmak istiyorum... Tek derdimin güneşin batışındaki kızıl rengi yakalamak olmasını istiyorum...
Aman ormancı, canım ormancı...
Köyümüze getirdin, yoktan bir acı...