Altın Vuruş ve Vurgun
Hürriyet gazetesine haber, “ABD’den Türkiye’ye sert uyarı” başlığı ile girdi.
Zaten Amerika’dan İran karşıtı haber geldi mi, Hürriyet, içine sevincini de katan yorumla, Türk halkına aktarır.
Amerikan kongresine, Demokrat bir senatör yanına bir de, Cumhuriyetçi senatör alarak, bir kanun taslağı vermiş.
Türkiye İran’dan ithal ettiği enerjiyi altın ve kıymetli taşlar ile ödüyor, bunu yasaklayalım.
Bilindiği gibi, enerji ihtiyacımızın %35’ini İran’dan karşılıyoruz. Tabi yakınlığından ötürü ucuz olan bu enerjinin, Amerika istedi diye %20’sini almaktan vazgeçmiştik.
Beyler bununla yetinmemişler, altınla ödeme yapamazsınız diyorlar.
Amerika’dan ekonomi haberleri bildiren Selim Atalay’a sordular, bu yasa Kongreden geçer mi diye…
Amerikanlılar İran denilince, kırmızı görmüş boğa’ya dönüyorlar, geçme ihtimali çok yüksek dedi.
Türkiye’de ne oldu derseniz, Zafer Çağlayan’a sordular.
Çağlayan Türkiye’yi bağlamaz dedi.
Ne güzel değil mi, bir devlet bakanı ülkesinin çıkarı olduğunda hemen tepki verdi.
Evet, böyle düşünülebilir.
Ama biz biliyoruz ki, Başbakan NATO’nun Libya ‘da ne işi var diyor. Aradan birkaç gün geçince, Donanmamız Libya yolunu tutuyor.
Patriot almayacağız diyor, on beş gün geçiyor patriotlar Türkiye yolunda…
İran’dan aldığınız petrolü %20 azaltacaksınız dediklerinde de, önce hayır demişlerdi…
BOP Eş Başkanlığına Amerikan planlarının tamamı verilmediği için, bir gün sonra ne çıkacağını bilmediklerinden, önce böyle bir tepki veriyorlar, sonradan Amerika ne dediyse oluyor.
Elin oğlu kendi yaptığı planın tamamını sana verecek değil ya, zamanı gelince şunu şöyle yapacaksın diyor. Onlarda ilk söylediklerini yalayıp yutuyorlar.
Amerikan talimatlarına karşı koyabilecek bir BOP Eşbaşkanı, henüz anasından doğmadı.
Peki, Amerika neden Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda, bu kadar acımasız oluyor?
Şunu bilmemizde fayda var.
İran’dan aldığımız ham petrolü işlediğimiz için buradan elde ettiğimiz gelirinde ortadan kalkacağını düşünmek insanı isyan ettiriyor.
İran bizim ihracatta ve ithalatta, alışverişte ikinci sırada olan bir ülkedir. Amerika’nın, ille de bu ülke ile bizi düşman yapmaya çalışmasının nedeni biliyoruz.
Altın konumuz, anlatacağım konu ile yakından ilgilidir.
Biliyorsunuz, bankalarımızın çoğu yabancılara satılması nedeni ile ülkemiz sermaye piyasasına onlar hâkim.
Gazetelerin ekonomi sayfalarında dikkatinizi çekmiştir. Bankalar yastık altı altınları ekonomiye kazandıracağız diye altın toplamaya başladılar.
Altın üzerinden yapılacak vurgunun başlangıç anonslarıdır.
Karşılıksız basılan dolarlar ve dünya ekonomisinin ve üretimin ağırlığının Asya’ya kayması nedeniyle, dolar ticarette güvenli değişim aracı olma niteliğini yitirmektedir.
Gizliden gizliye gayri resmi altın standardına dönüş vardır.
Amerika’nın İran tehdidi de, zaten İran’ın dolar ile petrol satmamasından kaynaklanmaktadır. Yoksa nükleer enerji meselesi bahanedir.
Önümüzdeki yılın ortalarında altının ons’unun, 3000 dolar civarında olması bekleniyor.
Bankalar altını 1750 dolar/ons’dan alıp, yüksek fiyattan satmanın peşindedirler.
Halkın geleceğini teminat altına almak için biriktirdiği altınlara da göz dikilmiştir.
O altınlar ülke insanının tasarrufudur. Zor günlerinde satar ve bir hacetini karşılar. Şimdi tüketim için elindeki altını sattırmak demek, sadece tüketime zorlamak demektir.
Tasarrufa muhtaç olduğumuz bir dönemde tüketime yönlendirmektir.
Kaldı ki, sürekli basılan dolar ve Euro’dan dolayı dövizler değer kaybetmektedir. Değerini tek koruyabilen ürün altın ve gümüştür.
Amerika kendi parasına ve kendi geleceğine güvenmediği için, Amerika da altın toplamaya başlamıştır.
Amerika 1000 ton.
Çin 450 ton.
Rusya 167 ton.
Sadece bu yıl için topladıkları altınlardır.
Yağmacılar Türk halkının altınlarını toplayıp bir vurgun da altın üzerinden yapmanın peşindedirler.
Amerika’nın görevlendirdiği kişiler ile yönetilen Türkiye’nin, daha neler ile karşılaşacağı büyük bir belirsizliktir. Bunlardan kurtulmadan Amerika’dan kurtulamayız.
Bunlardan da Amerika’dan da kurtulacağız. Ama ne kadar gecikirsek o kadar çok ağır bedeller ödeyeceğiz.