Alsancak Rüyası!
Bir rüya gördüm.
Rüyanın resmi olur mu?
Ama çizdim. Görüldüğü gibi.
Yer, İzmir’in göbeği.
Alsancak ve liman bölgesi.
Işıl ışıl.
Planına göre çok katlı binalar, yeşil alanlar serpilmiş.
***
Günlerdir tartışılıyor.
Alsancak stadı ne olacak?
Bu rüyada…
Stat, ismi- cismi ve güncelleştirilmiş mimarisiyle aynen korunuyor.
Yerinden bir metre bile oynamıyor.
Yeni ulaşım yolları açılmış.
Önündeki trafik rahatlamış.
Çevresi çok zenginleşmiş.
***
Nasıl mı?
Tarihi Alsancak garı yerinde duruyor.
Müze haline getiriliyor.
İstasyon işleviyle 300 metre ileriye alınmış.
Modern yapısıyla.
Dolayısıyla…
Şair Eşref ve Talatpaşa bulvarından gelen araçlar, silo önüne kadar gitmiyor, sigara fabrikasının yanındaki bina boşluğunda açılan yoldan geçiyor.
Direkt stadın önüne bağlanıyor.
Alt geçitte düşünülmüş.
Aşağıda araçlar.
Yukarıda dolaşım alanı.
***
Şehrin bu bölgesinde parsellerin büyük bölümü Tariş Birlikleri’ne ait.
Onlar şimdiden anlaşma yapmış.
Kullanılmayan, köhne binalar kaldırılıyor.
Yaklaşık 100 dönüm alan kazanılıyor.
Çevredeki özel parsellerle 130’u buluyor.
Şehrin ortasındaki korku veren çöküntü bölge gitmiş…
Oturulmayan harap binalar yok olmuş…
Yerine, Rahmetli Başkan Ahmet Piriştina döneminde yaptığımız imar planı gereği, yüksek yapılar kondurulmuş.
Rezidanslar, iş merkezleri.
Arka tarafta liman, ışık kümesi halinde.
***
Böyle bir rüya gerçekleşir mi?
Belki de eli kulağında…
Görüşmeler yapılmış.
Eller sıkılmış…
İmzalar hazırlanmıştır.
***
Dileğimiz; değişim.
Kentin değerleriyle yenilenmesi.
Yaşam alanlarının artması.
Ekonomi yaratılması.
Kentliye mutluluk aşılanmasıdır.
***
Üç çeşit rüya vardır.
Rahmani, nefsanî, şeytani.
Şeytanla işimiz olmaz.
Nefsanî; arzu duyulanın düşe girmesidir.
Rahmani; rüyanın mesaj göndermesidir.
Bizimki biraz nefsanî, biraz rahman
***
Yine de…
Rüyadaki projeye yakında başlanırsa…
“ Güzele malum olur” denmesin!
**********