Alo! Orda mısınız?
Adam, işinden oldukça yorgun geldi. Çocuğu “ Baba, İnternet yine yok! Ödevlerimi indiremedim” dediğinde, üstünü bile değiştirmeden, gitti gidecek gözlerle İnterneti kurcalamaya başlasa da, beceremedi. Telekom’un arıza servisini aramaktan başka çaresinin olmadığını düşündü. Odasına geçip değiştirdi. Bu kez, aç olmasına rağmen telefonu tuşladı. Düşmeyince sinirleri katlandı. Sürekli aradı, yine yanıt veren olmadı. Telefonun ahizesinden gelen klasik müzik, adamın kulaklarını iyiden iyiye tırmalıyordu. Sinirlerin gerginliğinde göz kapakları da sonunda pes etmişti. Bilgisayar başındaki ise, babasını sürekli izliyordu.
Mutfakta yemek yapan annesine seslendi; Anneeee! Babam telefon başında uyuya kaldı!” Bağırma sesiyle uyanan adam; Yahu! Klasik müziği, yorgun dinlersen uyunmaz mı?” önlüğü ile salona girip; Bırak Allah’ını seversen, gel de yemeğini ye. Sonra ararsın Adam, midesini şenlendirip, biraz olsun açılan gözlerle tekrar aramaya başladı. Yanıt veren yine yoktu. Sinirleri, yediklerini oldukça kemirmeye başlamıştı. En sonunda, bekleyen derviş, muradına ermişti. Adam, Graham Bell’in, sağır sevgilisi Alessandra Lolita Oswaldo için icat ettiği ve baş harflerinin günümüze yerleştiği “ALO” sözcüğünü ardınca kullandı. Alessandra çok . Adının, milyonlarca kişi tarafından söylenmesini belki sağır olan kulağı ile duymamış olabilirdi, ama yüreğinden mutlaka hissetmiştir. Belki de sert bir “ ALO” sözcüğü yüreğini hoplatmıştır. Karşıdan gelen “ ALO “ yanıtı ile ekrana “ Google” geldiğinde, “Telefonun İcadı” nı gönül rahatlığı ile yazıp beklemeye başladı.
Evet, günümüzün en önemli iletişim aracını anlatmayacağım. Bundan önce, telefonda konuşma adabını tam anlamıyla biliyor muyuz? Bu çok önemli. Bir “Günaydın” sözcüğünü esirgeyen ve kendini tanıtmadan konuşmaya başlayanlar, kendilerini ne zannederler ki? Birçoğumuz, hastane veya kurumları aradığımızda, otomatik hosteslerin gazabına uğrarız. İşiniz o kadar aceledir ki; karşıdan başlayan; 1’i tuşlarsanız kardiyoloji, 2 ‘yi tuşlarsanız, intaniyeyi ve belki de 10 lara kadar devam eden ve daha sonra insanı fıtık bölümüne bağlatan beklentiler zinciri, sonunda bizi, morg bölümüne de yolcu ettirir. Bakın Şu Amerikalı vatandaşın bankasına yazdığı mektuba! Çok ilginç!
Sayın Banka Yetkilisi, ben, seksen altı yaşında bankanızda hesabı olan bir müşterinizim. Geçen gün, tesisatçıma yüz dolarlık bir çek yazdım. Bu çeki kendisi her nasılsa üç saniyede bankanıza iletmiş olmalı ki, bankanızda değerlendiğim fonlardan bu miktar kadarını bozduramadan hesabımdan karşılığı alınmış. Tabii ki hesabımda o an için para olmadığından otuz dolar da faiz ve ceza alınmış. Oysa fonlarımda bir milyon dolar vardı. Bu durumu şikâyet etmek istediğimde, bankanız telefonundaki kişiliksiz, terbiyesiz, banda kaydedilmiş ve yüzsüz bir hanım sesiyle yarım saate yakın boğuştum. Arada müzikler dinledim ve yirmi sekiz kere değişik tuşlara basmak zorunda kaldım. Ama kimseye ulaşamadım. Bildiğiniz gibi, her ay binlerce dolarlık faturalarım, mortgage kesintilerim ve kredi kartı ödemelerim var. Bunların hepsinin hesabından yapılan otomatik ödemelerini şu andan ibaren iptal ediyorum. Bundan böyle, sizden etten kemikten yapılmış dediğimi anlayan ve İngilizce bilen bir temsilcisi istiyorum. Anlayışla karşılarsınız ki, karşınızdakine en iyi iltifat, onu taklit etmektir. Bende sizin gibi yapacağım.
Müşteri temsilciniz her ödeme için beni arayacak ve yirmi sekiz haneden az olmayan benim vereceğim bir şifreyi tuşlayacak. Sonra da, eğer 1’i tuşlarsa benden randevu alacak, 2’yi tuşlarsa bir ödeme ile ilgili mesaj bırakabilecek, 3’ü tuşlarsa oturma odama bağlanacak, oradaysam cevap vereceğim, 4’ü tuşlarsa ve uyumuyorsam yatak odama bağlanacak ve benimle görüşebilecek, 5’i tuşlarsa tuvalette, 6’yı tuşlarsa cep telefonuma ulaşacak, 7’yi tuşlarsa bilgisayarıma bir mesaj bırakabilecek, 8’ i tuşlarsa bunları yeniden dinleyebilir. Arada beklemeler olursa, size söz, ona, elimdeki eski plaklardan ve gramofonumdan güzel bir müzik dinleteceğim. Yalnız sizden ricam, bu işlemler için seçeceğiniz personelin kimlik bilgisini, anne kızlık soyadını, noterden alınmış imza sirkülerini ve tapuları dâhil mali bilgilerini bana iletmeniz. Birde sizin gibi bir sözleşme hazırladım. Sekiz sayfa. Sizinki kırk iki sayfaydı. Ben yine de insaflı davrandım. Bu sözleşmeyi de bana atayacağınız müşteri temsilcisi, banka şube müdürü ve bankanız yönetim kurulunun imzalaması ve bana iadeli taahhütlü göndermesi. Bu sözleşme elime geçtikten sonra temsilcinize kendi belirleyeceğim yirmi sekiz haneli şifreyi göndereceğim. Bu şifre de her ay değişecek tabii ki.
Özür dileyerek bu sözleşme ve işlemler için sizden masraf olarak her ay yirmi dolar da talep etmeyeceğim. İş bu şartlarımı yerine getirememe durumunuz varsa, lütfen bir milyon dolarımı nakit olarak hazırlayın, yarın alıvereyim. Size hayırlı işler, en kısa zamanda bana ulaşmanızı rica ederim. Saygılarımla.
