Alo Deyip Geçme!
Türk Telekom Genel Müdürü Paul Doany, Capital dergisine anlatıyor:
“2008 yılını 10 milyar TL’nin üzerinde gelirle kapadık”
Kazancı ise 1 milyar 716 milyon TL olarak açıklıyor. Şirketin döviz açığı nedeniyle yüzde 31 düşüş yaşanmış.
Tahminler tutsaymış rakam 2,5 milyar TL olacakmış.
TT Genel Müdürü, 2009’da net kazancın yüzde 10 artacağını da söylüyor, ekliyor:
“ Makedonya, Bulgaristan, Kosova, Kazakistan, Kırgızistan’a gideceğiz”
Nereden hareketle?
Türkiye’den… Türk Telekom adıyla.
* * *
‘Alo’ dediğimiz Telekom, 2005’de satıldı.
Ekonomik deyimle özelleştirildi.
Suriye, Arap, İtalyan ortaklığı aldı.
Yüzde 55 hissesine 6 milyar 550 milyon dolar ödedi.
21 yıllık kiralama gösterilse de, vakti geldiğinde geçerli yönetmeliğe göre uzatılma maddesi konuldu.
Paranın yüzde 20’si peşin, gerisi 5 yıl taksitle ödenecekti.
Telekom’un bugün 20 milyonu aşkın abonesi var.
Sabit- mobil telefonlar, ADSL’ler ve diğerleri.
Bu nedenle her numara çevirisi, tuşa basılması TL’leri kasaya akıtıyor.
* * *
Durum böyle olunca;
İki yıl içinde Telekom’un büyük ortağı Suriyeli Hariri taksitleri toptan ödüyor, indirimden de yararlanıyor.
Borç yükünden kurtuluyor.
Bu arada hissesinin yüzde 35’ini, Suudi Araplara 2,6 milyar dolara satıyor.
Türkiye’nin 12 milyar dolar olarak belirlediği TT’nin satış bedelini 20 milyar dolar ilan ediyor.
Bir yandan işletmeden, diğer yandan hisseden para kazanıyor.
Bu olayı Genel Müdür Doany:
“ Blok satışlar gerçek değerden fazla prim yapar” diye açıklıyor.
Ders verir veya kafa yapar gibi…
* * *
Telekom, şimdi komşularımızı izliyor
Paul Doany, ‘Fırsat çıkarsa para önemli değil’ diyor.
Her yeri izlediklerini söylüyor.
Neresi cazip, hangi ülke karlı ise basacak parayı alacak haberleşmeyi.
Türkiye bölge merkezi olacak.
Patronluğu Türk Telekom ismiyle üslenecek.
* * *
Sonuç;
Özelleştirme dedik, aldığımız parayı borçların faizine ödedik.
Telekom borçlarını bitirdi, Merkez Bankası darphanesine döndü.
Para basıyor, kazandıkça Balkanlar’dan, Türkî Cumhuriyetlere gözünü dikiyor.
Haklısınız!
‘İş bilenin, kılıç kuşananın’ diyelim de…
İş bilmeyip, kılıç bırakanı ne yapalım?