Türkiye’den göçün 50’nci yılında olan olaylar unutulmayacak ve tarih sayfalarında bir kara leke olarak anılacağından şüphem yoktur. Resmi olarak, Almanya'da her yıl 20.000'e yakın suç işleniyor aşırı sağcılar tarafından.
Yine her yıl en az 1000 yabancı aşırı sağcıların şiddetine maruz kalıyor. Tabii gerçek sayıların bunun rahatça iki katı olabileceği tahmin edildiğini de söylenmeli.Yakalanan aşırı sağcılara ağır ceza verileceği yerde, tam tersine işlenen suçlar görmezlikten geliniyor yahut cezalar çok hafif kalıyor.
"Aktion Courage", ırkçılığa karşı kurulmuş Organizasyon'un raporuna göre, Alman polislerin en az 70 defa yabancılara karşı şiddet uyguladığı yer alıyor. Raporda şiddetin "Ciddi insan hakları"nı zedelediğini ve tüm kurbanların suçsuz olduğuna dikkat çekiliyor. Üç ölümle sonuçlanan bu şiddet şüphesiz Almanya'nın aşırı sağcılar ile büyük bir problem yaşadığının en güzel örneğidir. Aşırı güç kullanarak polis nezaretlerinde işkence gören, küfür yiyen yabancıların sayısı ise tam olarak bilinmiyor.
Mağdurlar korkularından birşey diyemediği için asıl sayının bunun on katına çıkabileceğine dikkat çekiyor bazı raporlar.
İnsan hakları örgütü "Amnesty International"(Aİ) raporu, Alman polis tarafından kötü muamele ve haksız şiddet saldırılarını ele alıyor. Yüzlerce olaydan sadece yirmi kişiyi ele alan raporda 16'sı yabancı kökenli olduğu dikkat çekiyor. Bu tür ihlalleri şikayet edecek yahut tarafsız bir organ bulunmadığı için gerçek sayı sadece spekülasyon olarak kalacağını ifade ediyor Aİ.
Bu tür bağımsız kurumların oluşturulması ve Anti-İşkence Ek sözleşmenin imzalanması raporun ana önerilerinden birisi. Almanya daha halen bunları işleme almamış olması ilginçtir!
Aİ raporu bu konunun hukuki boyutu ile de ilgileniyor. Barbara Lochbihler (Aİ Almanya Genel Sekreteri), "Suçlu memurların aldığı ceza, suçun ciddiyeti ile orantılı olmaması bizleri üzüyor..." diyerek olayı kısaca ifade etmesi sanırım yeterince açıklayıcıdır. Federal İnsan Hakları Komitesi Başkanı Christa Nickels (Birlik 90/Yeşiller), raporu memnuniyetle karşılamış olması maalesef dikkate alınmıyor.
Ancak her iki belgenin sonucu yeni değil. 90'lı yıllarda BM Anti-İşkence komitesi, yabancılara karşı ırkçı şiddete dikkat çekmiş ve Alman Polislerin yaptığı ayrımcılığı açıkça kınamıştı. Ayrımcılığın ortadan kaldırılması için Alman hükümetine önerilerde bulunmuş olsa da, bu konuda herhangi bir eylem gerçekleştirilmemiştir.
Ve Kasım 2011:
8’i Türk, biri Yunanlı yabancı esnafla bir kadın polisin öldürülmüş olması utanç vericidir Almanya için.
Hıristiyan Sosyal Parti’nin (CSU) İçişleri Politikası Sözcüsü Hans-Peter Uhl, iddiaların doğru olması halinde, bunun bir istihbarat skandalı olacağını söylüyor.
Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Kenan Kolat ise “Çünkü artık çok daha organizeler ve terör tehdidi var. Irkçılık merkeze kayıyor ve önlem alınmazsa sonuçları çok tehlikeli olacak. Şimdi tehlikeyi görüyoruz” diyerek olayın ciddiyetini vurguluyor.
Şimdi siz ırkçıların saldırısında, Alman İstihbaratın bu konuda parmağı bulunmasına mı şaşırıyorsunuz?