Allah İçin Başını Aç!
Bir genç kızın mektubunu sizlere paylaşmak istedim. Anlaşılan, İblisi taktik varken insani hiçbir metoda başvurmamışlar. Apayrı bir din ile apayrı bir dünyada ve apayrı bir kafada yaşıyorlar.
Öyle ki din dışı kararları Fetullah Gülen, hâşâ ve kella ALLAH RASULÜ ile Bediüzzaman’ın oturup 3’ü beraber alacaklarına inanacak kadar zıvanadan çıkıyorlar.
Bu arada Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan ile ilgili beddua ve hakaretleri ise geçiyorum. Ak Partiye Deccal’in partisi, Sayın Erdoğan’a Deccal vs’yi geçiyorum.
“En başından anlatayım. Ben aslen Nurcuyum, her şey F. Gülen grubunun üniversiteye hazırlık dersanesine gitmemle başladı. Sonrasında 2011 E… öğrenci evlerinde kaldım. İlk yıl normaldi, iİkinci yıl yurtta karın tokluğuna ablalık yapıp yurdun ihtiyaç listeleriyle ilgilendim. Bu sırada ilk yıldan itibaren kadın grubuna sohbet veriyordum. 3. yıl 2013 yılında evdeki kızlardan sorumluydum. Üstteki ablalar tarafından sevilen biriydim, kamplar, toplantılar dolayısıyla beni iyice tanıyorlardı.
Ablalar bütün zayıf noktalarımı, zaaflarımı, kişiliğimi öğrenmişlerdi. Bir gün abla tarafından çağırıldım, gittim kâğıt verdi, şüphe duymadan doldurdum. Kaç yıldır hizmette olduğum, babamın maaşı, kaç kardeşiz, bugüne kadar kaç kitap okudum vs soruları cevapladım. Kâğıdı aldıktan sonra bana 'Allah rızası için bir fedakârlık yapar mısın?' dedi. Ben ‘sohbetlere git birkaç yıl bizde kal ama para isteme’ gibi bir istek olacak düşüncesiyle tabi ki yaparım dedim. Ama bana ‘Allah için, Allah rızası için başını açar mısın’ dedi. Dondum, nedenini soramadım, kendime geldikten sonra böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söyledim. Beni sakinleştirmeye çalışırken, ‘Bu kararı hocaefendi Peygamberimiz ve Bediüzzamanla yaptığı istişare sonucu aldı’ dedi.
Halden hale girdim, Hocaefendi-Allah(Rasulu olacak?A.AY)-Bediüzzaman benim başımı açmam için istişare etmişler! Soğuk terlerden sonra kendime geldim ve:
Asla kabul etmeyeceğim dedim ve ayrıldım. Bu olayı kimseye anlatmadım ki hizmete zarar vermiş olmayayım diye.
2014 yılında yine evdeki kızlardan sorumluydum. Ekim de başka bir abla tarafından çağırıldım. Bana ‘Allah rızası için bir fedakârlık yapıp başını açman gerekiyor’ dediğinde bu sefer nedenini sordum. ‘Seni, mesleği hâkim savcı ya da asker olan dindar biriyle evlendirmek istiyoruz, ama gizlenmeniz gerekecek bu yüzden başını açman gerekiyor’ dedi.
Bu insanlar dindar mı dedim,
- Evet. İlkokuldan beri biz yetiştiriyoruz dedi.
Peki dindar biri eşinin başını açmasını ister mi dedim,
- Hizmet için kendini feda etmektir bu dedi. Güzellikle teklif ettiler. İstemediğimi söyledim, başka bir ablaya telefon açıp ‘bir pürüz var sen hallet’ dedi ve ertesi günü iyi düşünmemi ve buraya tekrar gelmemi istedi. Ertesi gün gittiğimde 2 abla vardı. Oda aynı şeyleri izah etti, artık sözlerinle değil hareketlerinle insanlara sohbet vereceksin dedi.
Neden bu kadar ısrar ediyorsunuz dediğimde ‘hizmette buna çok ihtiyaç var’ diyen karşımda pardösülü, eşarbını omzuna kadar yapan ve insan gördüğünde ne kadar da takvalı biri imajı veren o ablaya, o zaman bu hizmeti sen yap ablacım, sen aç Allah rızası için başını dediğimde ‘benim hizmetim bu, seni ikna etmek’ dedi.
Bediüzzaman sünnet olan sarığını çıkarmadığı için hapis yattı, siz bana farz olan başörtümü çıkarmamı istiyorsunuz dediğimde ‘iyi düşün eğer kabul etmezsen hiçbir yerde iş bulamazsın evde oturursun’ dedi. (tehdit) Rızkı veren Allah'tır dedim. Peki, ben evlenmek istiyor muyum, hazır mıyım duygusal olarak, mantık olarak? Neden sormuyorsunuz dedim ‘aman, zaten evinde hizmetçinin olacak, çocuğun olunca bakıcın olacak, onlar klas insanlar’ dedi. Kabul etmeyeceğimi söyledim, tekrar görüşeceğimizi söyledi. Kasım’dan ocağa kadar 8-9 kez görüşüldü. Bir daha çağırıldım. İkna olmadıkça kurulan cümleler değişiyor, bana karşı davranışları yapmacık bir samimiyet alıyordu. Ben içeri girince hepsi birden ayağa kalkıp tek tek sarılıyor, iltifatlar ediyorlardı. ‘Ankara'dan abiler görüşecek seninle’ dediler, nedenini sorduğumda ‘nasıl biriyle evlenmek istediğini, fiziksel, memleket vs onlara söyleyeceksin’ dediler. Bir dakika, ben kabul etmedim ki dedim, 'edeceksin' dedi, etmeyeceğim dedim. Birkaç kez tekrar ettik edeceksin, etmeyeceğim derken sinirlendi 'aman be, amma abarttın alt tarafı başını açacaksın zaten basın kapalı baldırın açık' dedi. Nerem açık dedim, ‘pantolon giymişsin belli oluyor, saçını göstermenden daha günah, zaten dört dörtlük kapalı değilsin tesettürü tam yapamıyorsun’ dedi (ümitsizliğe düşürerek avlamak) Bediüzzaman ‘bir şey bütünüyle elde edilmediğinde o şeyi terk etmek caiz değildir’ diyor, yani bu kadarını yapabiliyorum hiç olmamasından iyidir dedim. ‘Her şeye verecek bir cevabın var’ dedi.
Ablaya 'niye ben' dediğimde, çünkü ‘senin ikna kabiliyetine kuvvetli insanlarla iletişimin iyi’ dedi. Sonra ‘biz iyi yerlere dindar insanlar gelsin istiyoruz ehli dünya mı doldursun o makamları’ dedi. (vicdandan vurmak) Anlattıklarına göre ‘evimde dini bir kitap vs bulunmayacak, her hafta bana bir abla sohbet vermeye gelecek’miş. Bu görüşmeler olurken çoğunlukla diyeceklerimi diyemiyor, bazen dilim tutuluyordu, onun sözlerini sonuna kadar dinliyordum. Ama eve gittiğimde söylediklerinden nefret ediyordum.
O gün eve gittiğimde yatmadan önce 'acaba doğru olabilir mi, ehli dünyaya onlardan gibi görünerek yapılan böyle hizmet?' diye düşündüm. Uyuduğumda rüyamda evimin bulunduğu sokak çok karanlıktı Bediüzzaman bana doğru yaklaşınca görebildim yüzünü. Ben de ona doğru yaklaştım, arkasına dönüp yürümeye başladı, ben de onu takip ettim. Başını çevirip baktı ben geliyor muyum diye, sonra devam etti. Uyandım, Allah bana bu rüyayı gösterdiyse bunların davası hak olamaz diye düşündüm.
Sonra bana Ankara’dan ablilerle görüşeceğim, her an çağrılacağım söyleniyordu. Yarıyıl tatili oldu. Başka iki abla! Beni arayıp G…’de olduklarını bize misafir olacaklarını babamla görüşmek istediklerini onları almamı söylediler. Babama sordum kabul etti. Evimize geldiler pardösülü eşarplarını omzuna kadar yapmış sözde takvalı ablalar. Bana başımı açmam gerektiğini, iyi düşünmemi söylediler. Onlara rüyamı anlattım, bana dedi ki 'o rüyandaki üstad değil ki, şeytan üstadın kılığına girmiş senin hizmetine engel olmak istiyor' dedi. Daha bunlara hiçbir şey anlatamam diye düşündüm, çünkü her şeye uyduracak kılıfları vardı. Babamı bekliyorlardı. Geldi. Başladılar hocalarını övmeye, ‘Bediüzzaman’a yapılan hocaefendiye yapılıyor vs.’ Babama başımı açmam gerektiğini söylediler. Babam uygun bir üslupla ‘böyle bir şeye zorlamayacağını’ söyledi. Gittiler. Dualarınızı eksik etmeyin, selâmetle.” Evet, mektup bu, Batı illerinde yaşayan genç kızımız böyle diyor.
Bu Yazı Milat Gazetesinde yayınlanmıştır.