Alkolü Yasaklamak Değil, Gençliği Korumak
Alkol ile ilgili düzenlemeleri ihtiva eden kanun teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Metni incelediğimizde, bunun 'alkolü yasaklayan' değil, Anayasa'nın 58. maddesi uyarınca 'gençleri alkol düşkünlüğünden koruyan' bir kanun teklifi olduğunu anlıyorsunuz.
2 Mayıs 2013'te yayınlanan 'İçki Bütün Kötülüklerin Anasıdır' (Hadîs-i Şerif) başlıklı yazımda, Kur'ân-ı Kerîm'de haram kılınanların mutlaka bir hikmeti ve insanlara faydası olduğunu ifade etmiştim. Alkolün zararları, artık bütün bilimsel çevrelerin kabul ettiği bir gerçektir.
Bu kanun teklifi, alkolü hiçbir şekilde yasaklamıyor. Başbakan Erdoğan da bunun yasaklama olmadığını, altını çizerek defaatle belirtmiştir. Lâkin lâikliği 'lâikçilik' diye anlayan ve kendisine 'irtica' düşmanlığını meşgale etmiş istismarcı çevreler, AK Parti İktidarı'nın bu son teklifini, eskisi gibi açıktan olmasa da irtica eylemi olarak takdim etmeye çalışıyorlar.
Yasakçılığa biz de karşıyız. Alkol, sigara ve bağımlılık yapan zararlı maddeleri tümüyle yasaklamak, sadece bulunmalarını zorlaştırır ve fiyatlarını arttırır. Temel hak ve hürriyetlerin geçerli olduğu demokratik bir rejimde, vatandaşların yediğine, içtiğine karışılamaz. Ancak, demokratik devletler de vatandaşların sağlığı ve güvenliği için gereken tedbirleri almakla mükelleftir.
***
Ben 70'ten fazla ülkeyi gezip dolaştım. Başta demokratik batı ülkeleri olmak üzere gezdiğim ülkelerin hiçbirinde -ki önemli bir kısmı lâik ve seküler bir sisteme sahiplerdi- alkolün satışında ve kullanımında Türkiye'deki gibi başıbozukluğa, laubaliliğe ve düzensizliğe rastlamadım. Dünyanın hemen her yerinde alkol kullanımı hakkında sıkı kurallar vardır. Meselâ; alkolün satış yerleri, alkol satılan yerlerin saatleri, alkol satın alma yaşı, alkollü araba kullanma ve diğer birçok hususlar sınırlanmış; alkol kullanımı yasaklanmasa da hiçbir şekilde teşvik edilmemiştir.
Türkiye'de bu konuda geç kalınmasının sebebi, CHP'lilerin ve 'devrimci' geçinen jakoben çevrelerin, muhafazakâr iktidarları 'gericilik' ve 'irtica' ile itham etmesi; hattâ alkol kullanmayanların Cumhuriyet'e karşı olduklarını bile söylemesidir. Milliyetçi-muhafazakâr iktidarlar da bu yüzden 'alkol' düzenlemelerinden vazgeçerek, dalaşmaktansa dolaşmayı tercih etmişler ve bu 'tehlikeli' meseleye bulaşmamışlardır.
***
Yeni kanun teklifinde çok önemli ve faydalı tedbirler getirilmektedir. Şöyle ki;
Alkollü içkilerin her türlü reklam, tanıtım ve kullanılmasını teşvik eden kampanyalar yasaklanacaktır.
Yerli ve ithal içkilerin üzerine alkol ürünlerinin zararlarını belirten uyarılar konulacaktır (Ancak, marka tanıtıcı isim ve işaretlerin konulmaması hâlinde doğabilecek karışıklık konusunda açıklık yoktur).
İçeceklerde, ihtiva ettiği alkol miktarı veya alkolün bulunmadığı yazılacaktır.
Alkolün satıldığı yerler eğitim ve ibadethanelerden (türbeler de dahil edilmelidir) en az 100 metre uzaklıkta olacaktır.
Akaryakıt istasyonlarının lokanta ve mağazalarında alkollü içki satışı yapılamayacaktır.
Eğitim ve öğretim kurumlarıyla kahve, kıraathane, pastane gibi yerlerde alkollü içki satılamayacaktır.
Alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücüler cezalandırılacaktır (Ancak, 700 TL'lik para cezası ve ehliyetin 6 ay geriye alınması, birçok ülkelere kıyasla caydırıcılığı az olan cezalardır).
Bu hayırlı kanun teklifinde emeği geçenleri ve bu konudaki eleştirilere cesaretle göğüs geren Başbakan Erdoğan'ı kutluyorum.