content

14 Şub

AKP’ye Seçmen Desteğinin Asıl Nedeni

Bir partiye seçmen desteğinin birden çok nedenleri olur. Toplum çok katmanlı bir yapı olduğundan destek nedenleri ve seçmen tercihleri değişkenlik gösterir. Geleneği olan partilerin kemik seçmen tabanı bulunur vs. Ancak AKP’nin toplumdaki karşılığının ve desteğinin siyasal ve sosyolojik nedenleri, diğer partilerin tercih nedenlerinden nitelik bir fark gösterir. Bunu açıklamaya çalışacağım.

AKP, 2002’den bu yana yapılan dört seçimin dördünü de alarak 14 yıldır hükümet oldu. Bu toplumsal desteğin sağlanmasındaki en önemli neden ne olabilir?

AKP iktidarıyla birlikte yerel yönetimlerden merkezi iktidara kadar çok ciddi boyutlarda kadrolaşma yaşanıyor. 1970’lerin MC (Milliyetçi Cephe – AP, MSP, MHP üçlü koalisyon hükümetleri) döneminde bile böyle bir partizanlık yaşanmadı!

Parti çevrelerine ve medya kesimine önemli finans destekleri ve iş imkânları sağlanıyor.

Özellikle imar yoluyla, mücahitlikten müteahhitliğe sıçramış kesimlere müthiş rantlar kazandırılıyor.

Bunu AKP kadar fütursuzca olmasa da, geçmiş bütün hükümetler yaptı.

AKP, siyasal paradigmasını ve özellikle toplum içindeki çalışmasını, Osmanlı-Cumhuriyet çatışması gibi tarihsel bir arka plana ve bunun üzerine inşa ettiği Sünni İslamcı anlayışa dayandırmakta. Tabi milliyetçiliği de ihmal etmeden!

Bu fark, yukarıda sözü edilen iktidar gücüne dayanarak dağıtılan nimetlerin, ulufelerin vs. ötesinde, toplumda yarılma yaratacak ölçüde bir etki oluşturdu.

Genel bir Osmanlıcılık ve ecdat söylemlerini özellikle II. Abdülhamit şahsında şekillendiren AKP, propagandasının siyasal ayağını şöyle oluşturuyor: 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı devletinde darbeci bir anlayış gelişti. Ordu (Serasker Hüseyin Avni Paşa, sivil bürokrasiden Mithat Paşa vb.) Padişah Abdülaziz’i intihar görüntüsü altında katletti.

Siyasi egemenliği Saray’ın elinden almaya çalışan bu yapılara karşı duran ve bunları uzun süre etkisiz kılan Padişah, II. Abdülhamit Han’dır. Osmanlı’yı içten ve dıştan parçalamaya çalışan onca gücün karşısında Abdülhamit (Ulu Hakan), izlediği denge politikasıyla başarı kazandı. Ancak o Masonlar yok mu? O iç ve dış düşmanlar yok mu? Jön Türkler adıyla anılan ve bir süre sonra da İttihat Terakki Cemiyeti adını alan darbeci örgütü yönlendirerek Osmanlı’yı içten yıkmanın yolunu açtılar.  

Bunların karşısındaki en büyük güç, II. Abdülhamit’ti. Önce padişah hal edilmeliydi. Nitekim Yahudi Selanik merkezli darbeciler 1908 Temmuz’unda harekete geçtiler ve 31 Mart 1909 vakasını bahanesiyle Abdülhamit Han’ı sürgüne gönderdiler. Artık Osmanlı bundan sonra iflah olmadı.

Ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında yurtdışına kaçan İttihatçıların takipçilerinden başta Mustafa Kemal olmak üzere, Ankara’yı merkez alarak Osmanlı Devleti karşısında Cumhuriyet’i kurdular. Böylece Osmanlı’ya son darbe de vurularak, padişahlık ve hilafet makamı ortadan kaldırıldı.  

Öteden beri içten içe işlenen bu minvaldeki tarih anlatısı, AKP iktidarı ile birlikte yaygınlaştı ve kök saldı. AKP, bu tarih referanslı siyasal propagandasını alttan alta ortodoks Sünni camiada işlerken son yıllarda da kalitesiz dizi filmlerle ve popülist tarih kitaplarıyla artırarak sürdürüyor.

Bu tarihi ve siyasi anlayış, güncel politikaya şöyle yansıyor: AKP iktidarı 100 yıllık bir rövanştır. AKP iktidarı ile birlikte Müslümanları cendereye sokan Cumhuriyet modernleşmesine dur denilmiştir. Elbette bir Osmanlı düzeni kurulmayacaktır ama Cumhuriyet’in içinde Osmanlı özellikleri, kültürü yeniden tezahür edecektir.

Sünni İslam, zaten bu tarihsel arka planın içerisinde bulunmakta. Sünni İslam, Osmanlı tarihinin ve yönetiminin güçlü bir parçasını, desteğini, referansını oluşturmakta. AKP iktidarıyla birlikte Sünni İslam, kamusal alanda başkalarının haklarını yok sayma pahasına, geniş ve etkin bir tarzda yerini almaya başladı.

Bu sarmalın cilasını ise, milliyetçilik oluşturmakta. AKP, iktidar nimetlerinden yararlanmanın hazzını alınca, bunun devamını sağlayabilmek için eski iktidar çevreleriyle uzlaşmak zorunda kaldı. Bu açıdan da AKP, pragmatist bir partidir.

Kaldı ki Türk milliyetçiliğinin bayraktarlığını İttihatçılar yapmış olsalar da, İttihat Terakki’nin muarızı Saray yanlısı İtilaf ve Hürriyet fırkası da, düşük dozlu Türk milliyetçiliğini yanlarında taşıyorlardı. Bu tarihsel durumun günümüzdeki yansımasını toplumda da görürüz: Milliyetçi olmayan siyasal İslamcı hemen hemen yok gibidir! Bu topraklar milliyetçilik için epeyi verimlidir.

Sonuç:

Sorumuzu tekrar edecek olursak, başta 17 – 25 Aralık olayları olmak üzere AKP’nin yaptığı onca olumsuz politikalarına, zamlarına, adaletsizliklerine, çevre katliamlarına karşı AKP’nin seçmen çevresinden neden bir tepki gelmiyor? AKP’ye neden seçmen desteği sürüyor?

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız haliyle AKP tarafından inandırılan ve şartlandırılan seçmen şöyle diyor: AKP yolsuzluk yapmış olabilir, yanlışları olabilir vs. (Kaldı ki AKP’li seçmenin bir kesimi de, AKP’nin bunları yaptığına da inanmıyor.)

AKP seçmeninin çok büyük bir kesimi diyor ki:

1) AKP iktidarıyla birlikte 100 yıldan bu yana iktidara ilk defa Müslümanlar geldi.

2) AKP iktidarıyla birlikte ecdadımızı/Osmanlı’yı yıkan Cumhuriyet’e karşı 100 yıllık rövanş alındı.

Bu siyasal, kültürel ve dinci anlayışla şekillendirilmiş seçmenin tercihi, AKP ne yaparsa yapsın yine de onu desteklemek yönünde oluyor. Çünkü AKP seçmeninin büyük bir kesimi bunu Müslüman olmanın bir gereği, bir görevi olarak görüyor.

AKP, politikalarının merkezine siyasal İslam’ı koymuyor. Buna (En azından şu aşamada) gerek de yok çünkü nasıl olsa toplumun içinde derinden derine siyasal İslamcı çalışmalar yapılıyor. Yani AKP’nin siyasal İslamcılığı daha çok partinin resmi söylemleri yoluyla değil, toplumun geniş bir kesimi içerisinde akarak, kuvveden fiile çıkıyor.

Ve bütün bu çalışmalar, ‘Müslümanlar olarak AKP ile birlikte ilk defa iktidara geldik ve partimizi destekleyerek iktidarımızı kaybetmeyelim’ minvalinde yürüyor!

AKP ve Erdoğan işte bu toplumsal desteğe güveniyor. Bu desteği ayakta (aktif) tutmak için de toplumu bizden olanlar ile bizden olmayanlar şeklinde ortadan ikiye böldü.

Bu strateji tuttu ama Erdoğan’ın “Bizden” dediği kesim de dâhil, toplumun egemen güçleri dışında kalan kesimi olarak toptan kaybediyoruz!

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank