content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

23 Ara

AKP’nin Dibi Çürük Demiştim…

Dört Kasım İki bin On Üç tarihli ve yine bu köşede (yani bundan bir önceki) yazdığım yazımın sonunda AKP için dibi çürük demiştim. Ve neden çürük olduğunu da “bunu da gelecek hafta izah edeyim” demiştim.
Lakin o bir haftalık zaman bir buçuk aya çıkınca benim AKP’nin neden dibinin çürük olduğunu izah için uzun uzadıya gerekçelerimi sıralamaya gerek de kalmadı ya... Hele son bir haftadır yaşadığımız olaylar bu öngörümü katmeriyle ispatladı.
Önce AKP’nin hangi gerekçelerle kurulduğuna bir bakalım;
Bundan yaklaşık on iki yıl önceyi hatırlayalım… Ülke hem siyasal ve hem de ekonomik yönden bir kargaşa içerisinde idi. Bir lider çıktı ve herkes ona kurtarıcımız diye koştu, tabi oldu.

Ne idi istenenler? Bu ülkeyi yolsuzluktan, yoksulluktan, ezilmişlikten ve devletin işine geldiği gibi ve işine geldiği zaman keyfi davranması, özgürlükleri kısıtlaması, kesimleri yok sayması ve herkesi aynı kalıplara koyma huyundan kurtarılması idi. Bizlerin şaşkın bakışları arasında geçmişin bütün merkez sağ ve İslamcı partileri yüzde üç-beşlere inmiş, partiler sahipsiz kalmışlardı. MHP barajı zar-zor geçmiş, CHP ise istediğini alamamıştı. Ve AKP kurulduğundan dokuz ay sonra yüzde otuz dört gibi yüksek bir oy oranı ile iktidara geliverdi.

Peki, AKP’ye oy veren kesimler kimlerdi? Bu soruyu bir başka şekilde soralım. AKP’nin (Erdoğan, Gül ve Arınç gibi) asli kurucuları Erbakan misyonundan geldikleri, İslamcı kesimleri temsil ettikleri ve bu kesimin ülkemizde-en fazla yüzde yirmilerde oy aldı- ortalama yüzde on beş oy almasına rağmen; nasıl oldu da birden bire merkez sağdan yaklaşık yüzde yirmiye yakın oy kayması oldu?
Bu oylar (şu veya bu nedenle) beklenti oyları idi. Bir başka değişle beklentilerini diğer partilerde bulamamışların duygu patlamalarıydı. İkinci seçimde aldığı yaklaşık yüzde kırk altı ve üçüncü seçimde aldığı yüzde kırk dokuz oy oranları yine beklentilerini alabilmişlerin oylarıydı. Kısaca AKP azar-azar kazanım sağlıyordu. Kazanım sağladıkça oyları artıyordu. Velhasıl bunlar merkez sağ seçmenin yıllarca merkez sağ partilerinden beklediği ama şu veya bu nedenlerle partilerinin gerçekleştiremediği beklentiler AKP tarafından gerçekleştiriliyordu.

Gerçekten AKP beklentileri gerçekleştiriyor-muydu? Bu sorunun cevabını verdiğimizde başlığımızda yaptığımız tespitin cevaplarından bir kısmını da vermiş olacağız.
AKP aslında beklentileri gerçekleştirmedi, dönüştürdü. Geçmiş dönemin (mesela YÖK, MKG, Sayıştay denetimi gibi) bütün anti demokratik kurum ve usullerini yerli yerinde bıraktı ama dönüştürdü, kendine göre yeniden tasarladı. Mesela bugünlerde soruşturmanın gizliliği ilkesi ile ilgili yönetmelik değişikliğiyle antidemokratik uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Bu da gösteriyor ki AKP yöneticileri geçmiş vesayetçi sistem terbiyesi ile yetişmiş ama itilip kakılmış geçmiş sistemin üvey evlatlarıdır. Kısaca geçmiş dönem zihniyetinin farklı renkte yetişmiş unsurlarından birisidir. Ve çoğunlukla Erbakan’ın devleti bilen elit tabakasını dışlamışlardır. Çatışmacı zihniyetlerine bir de devlet tecrübesizliği eklenmiştir. Çözümler üreterek değil, gündemi şu veya bu sebeplerle gergin tutarak sonuca gitmek en baş yöntemleridir
Bir de AKP’nin dayandığı tabana bakalım;
AKP’ye oy verenleri üç ana bölüme ayırabiliriz. Birincisi Merhum Erbakan misyonunu temsil eden Milli Görüş’den gelen seçmen kitlesidir. Bu seçmen kitlesi vesayetçi sistemin itip kaktığı, iktidara ve devlet nimetlerine susamış kesimleridir. Başbakan Erdoğan’ın da içinde bulunduğu bu kitle Merhum Erbakan’ın misyonunu inkâr için Milli Görüşü değil İmam Hatip’leri referans almaktadırlar. Ayrıca eğitim düzeyleri ve kamu kurumlarını yönetme tecrübeleri zayıftır.

İkinci seçmen kitlesi ise cemaat ve tarikat mensuplarıdır. Ki bunların içerinde en göze batanı Fethullah Gülen Hocaefendi’ye gönül vermiş ve kendini hizmet olarak adlandırılan Gülen Cemaatidir ki; dershaneleri ve okulları, basılı ve görsel yayın organları ile en örgütlü ve aynı zamanda en eğitimli cemaattir. Cemaat ve tarikatlar(özellikle Gülen Cemaati) çatışma ve toplumsal gerginliklerden misyonları gereği kaçınmaktadırlar.

Üçüncüsü ise merkez sağın muhafazakâr seçmen kitlesidir. Bu seçmen kitlesi, Başbakan ve ekibinin eski vesayetçi sistemin tasfiyesi ve demokratikleşmenin gerçekleştirilebileceği beklentisi ile desteklemiştir. Çoğunlukla orta sınıfı temsil ederler. Kamu kurumlarını ve devlet yönetme tecrübeleri geçmişteki sağ partilerden gelen tecrübeleri dolayısıyla birinci grup seçmen kitlesinden daha fazladır. Devletle barışıktırlar, çatışmacı değillerdir, sistemle uyum içersinde olmak isterler. Dolayısıyla Başbakanın sert, pervazsız ve çatışmacı tutumundan rahatsızdırlar.
Görünen o ki; AKP giderek merkez kitle partisinden İslamcı milli görüş çizgisine doğru kayacaktır. Bu da AKP’nin küçülmesi anlamına gelir.
Kısaca üst yönetim, Milli Görüş çizgisinin devlet yönetiminden bihaber elemanlarıdır. Eski vesayetçi sistemin tedrisatından geçtikleri için o günlerde olduğu gibi karşıt yani düşman yaratarak devlet idare etme peşindedirler. Nitekim bütün kazanımlarında garip bir zafer adaları yatmaktadır.
Fakat toplumun giderek artan tepkisi iktidarı ve dolayısıyla devlet nimetlerini kaybetmek korkusuyla saflarını sıklaştırıp daha da saldırganlaşacaklardır. Saflarını sıklaştırdıkça inkâr ettikleri Milli görüş çizgisine doğru kaymalarına sebep olacak ama-Milli Görüşü inkâr ettikleri için- İmam Hatipliler adıyla köksüz yeni bir hareket oluşturmaya çalışacaklardır.
Bütün bu gerekçelerimizin, öngörülerimizin ve özellikle ANAP örneğinde gördüğümüz gibi AKP- kökü çürümüş ama gövdesi zamana direnen kocaman gövdeli ağaçlar gibi- görüldüğünün aksine tabanı zayıf bir partidir.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank