Aklını Yitirmiş Politikacıların Ülkesi…
Türkiye tarihinin en zor sınavlarından birini verecek bu genel seçimlerde. Ama ben liderlerin söylemlerine baktığımda, bunun adına '' AKLINI YİTİRMİŞ SİYASETÇİLERİN ÜLKESİ'' diyorum.
Türkiye hala saygın, özde, dolaysız bir demokrasiyi yaşamamış. Adını ileri demokrasi koyup, demokrasinin anlamını kavrayamamış ''Kırsal Kültür'' etkileşiminde bulunan kendi yarattıkları sessiz toplum kitlesine söz geçirmek kolay. Bilimsel düşünen kendini bu toplum sendromundan sıyırıp çağdaş anlayışın özünde kalmasını bilen topluma anlatmak kolay olmasa gerek. AKP işte bunu çok iyi beceriyor bana göre, toplumu bu kırsallaşmada bıraktılar, hala neye ve neden oy verdiğini bilmeyen, kendini nelerin beklediğini, yada gelecekte neleri yaşayacağını, kendi geleceğini bile kavrayamayan bir toplum.
Böyle bir siyaset anlayışı olur mu? Kendi anlayışınıza kilitlediğiniz toplum üzerinde söz sahibi olmanız kolay, bunun da ötesinde bir korku toplumu olmak başka bir sancı bu ülkede. Kirlenmiş bir siyaset, yada inanç getirisine bağlanmış bir anlayış, Atatürk'ten onun devrimlerinden düşünce anlayışından, çağdaş demokrasi den, cumhuriyetten korkanların yarattıkları bir başka adı olmayan sistem, işte şimdi Türkiye'de bu korkuların beraberinde getirdiği ve bundan da mutlu olanların yaptığı siyasetin adı. Aklını yitirmiş siyasetçiler ülkesi olan Türkiye gerçeği. Türkiye bunu hak ediyor mu derseniz, etmiyor ama ne yazık ki kendini hukukun üstünde görenlerin, yada tek başına sisteme hükmettiğini düşünen ve tek adam olmak hevesinde olanların, sadece kendi konuşmasından zevk duyan bir sistemin yaratıcısı olmak. İşte bu korkularımdır Türkiye'yi sonu olmayan bir yolda tıkanmanın ortasında bırakmak. Düşünen yazan bu duygularını toplumla paylaşmak istenenlerin sorgulandığı bir ülke olmaktan ne zaman kurtulacak Türkiye acaba?
KORKU TOPLUMU
David Thoncon ''Toplumu kendi hakimiyetinde tutmak istiyorsan, yönettiğin toplum üzerinde zaman zaman korkulacak bir tıkanma yaratacaksın''İşte Türkiye şimdi bu sendromu yaşıyor. Başbakan konuşmalarıyla açıklamalarıyla korkuttuğu toplum üzerinde tamamıyla sisteme hakim bir durumda. Seçim meydanlarında gördüğüm yansımaya baktığımda, Başbakan kin ve ihtiras, öfke ve hırsın getirdiği noktada sergilediği resmin arkasında bu korkuyu bana yaşatıyor aslında. Demokrasi var deniliyorsa ben de düşüncelerimi yazmaktan korkmuyorum. Eğer ki demokratik bir ülkede Başbakanı eleştirmeyeceksem, o zaman hala Türkiye'de adı belli olmayan bir demokrasi var demektir. Bunun adına geçmişteki ''Hitler''Almanya'sındaki yok oluşu koyabilir miyiz? Almanya hala Hitler'in bıraktığı yok oluştan kurtulamıyor şimdi. Almanya Hitlerin izlerini hala silemiyor.
ÇİRKİN SİYASET ANLAYIŞI
Bir ara siyaseti düşündüm, birikimlerimi uluslararası kazandığım başarılarımı deneyimlerimi belki bu yolla kendi halkımla paylaşma şansım olur dedim. Türkiye'nin hala kazanamadığı uluslararası saygınlığını, özellikle Edebiyat Kültür ve Sanat alanındaki tıkanmışlığını bu vesileyle tüm dünya ile buluşturabilmeyi hayal etmiştim. Ama sonrasında bir dönem daha bu hayalimi erteleme kararı aldım. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda açıklamalarda böyle bir siyaset anlayışı olur mu diye soruyorum kendime. Başbakan hala içindeki öfke kin ve hırsın ötesinde duramıyor,''CHP'' düşünce ve fikirlerini ne kadar benimsediğim bir parti olursa olsun sergilediği görüntüye baktığımda hayal kırıklığı yaşadığımı söylemek isterim. Diğer partilerde de aynı endişem var.
Yine aradan AKP çok iyi yakaladığı fırsatı değerlendirip birinci parti olacak, zira neye ve neden kime niçin oy verdiğini bile bilmeyen bir seçmen kitlesine hâkim. İşte Türkiye'nin kaderimi yazdığım bu ''Kırsal Kültür''toplumu seçmenin verdiği oylar belirliyor. Başbakan bu toplumu çok iyi analiz ediyor izliyor bakıyor ve etkiliyor, ama söylemlere baktığımızda hala ülkesinin geleceğini nasıl bir yerde kalacağını anlatamıyor. Onu dinleyen bir toplum kesimi var ve ne derse inanıyorlar ona. Başbakan bu noktayı çok iyi görmüş olacak ki 8 yıldır bunu becerebiliyor. Bağırmak var, korkutmak var, ama ortada bir etkin proje yok, edebiyat kültür ve sanata bakış yok, insanlık anıtına ''UCUBE'' demek ve sadece parmakla sayılacak kadar az sayıda bir sanatçının tepki göstermesi çok acı. Bu ülke de bu korkunç son yaşandı ve kimse çıkıpta korkudan Başbakana karşı tepkisini göstermedi. Batı demokrasilerinde sanata saygı önem ve sanatçıya değer vardır. Şimdi hala (AKM) kapalı tutuluyorsa bu düşündürücüdür.
Seçimlere çok az bir zaman kalmışken, seçim meydanlarında tüm liderler adeta kavga kültürünü aşılıyorlar bu millete, böyle siyaset olur mu? Sen çıkıp inandırıcı projelerini anlatacaksın, siyaseti siyaset gibi yapacaksın, hoşgörüyü dostluğu ülkenin geleceği adına tüm dünyadaki saygınlığı adına yapılacak paylaşımları birlikte konuşacaksın kavgayı değil. Atatürk'ü ve onun miras olarak bıraktığı Akıl ve Bilimden söz edeceksin. Bunca sergilenen konuşmalarda tüm liderlerin azgından Edebiyat Kültür ve Sanat adına tek bir söz çıkmadı.
Başbakan sahip olduğu sistemi kaybetmemek ve gelecekteki kendi anlayışındaki sistemi kurabilmek adına anayasayı değiştirebileceği bir çoğunluğu almak, kendi anayasasını kurmak için çırpınırken. CHP'si kendi içindeki tıkanmadan hala kurtulamadı, bu seçimlerde de geleceği açısından belki de çok önemli bir sınav verecek sol. Bu ülke de ne yazık ki siyaset siyasetin saygınlığında yapılmıyor. Siyasetin saygınlığında sevgi hoşgörü barış dostluk kardeşlik getirisi vardır, ama siz siyaseti kendi imtiyazlılığınızı düşünerek, sahip olduğunuz kendi koyduğunuz değerlerden uzaklaşmaktan korktuğunuzda, tek adam siyasetindeki korkunç sondaki getiride buluşturursanız ülkede felaketi hazırlamış olursunuz.
Umarım Türkiye yaşayacağı bu tarihi seçimde, korkulacak sona doğru kaymaz.
Ne mutlu Türküm Diyene.