Aklım Şaşıyor…
Aklım şaşıyor...
Gelişmeleri izlerken inanın aklım şaşıyor! Oldukça sık kullanılan bir sözcük vardır. Dış politika için kullanılır. “Onurlu dış politika”...
Olması gereken budur. Ama yaşanan durum ne yazık ki o söylem ile çelişiyor.Hangi sorunu ele alsam benzer sonuçlar ile karşılaşıyorum.
İsterseniz yazmaya Ermenistan ile çizilen “yol haritası” nı ele alarak başlayalım. Bu konuda ilk adımlar maç izlemek için gerçekleştirilen Erivan ziyareti ile atıldı.
Ancak asıl hızlı girişimler ABD Başkanı Obama’nın Türkiye ziyareti sonrasında yaşanmaya başlandı. Çünkü Obama sınırın açılması için ricacı! Olmuştu.
O günlerde basında yer alan haberlere bakacak olursak, bizim Hükümet bu konuya oldukça sıcak yaklaştı. Hatta sınır ha açıldı ha açılacak gibi idi.
Muhalefet bu aceleciliği eleştirmeye başladı. Azerbeycan Devlet Başkanı Aliyev İstanbul’da ki “Medeniyetler Buluşması” toplantısına gelmedi. Azeri vekiller Ankara ziyareti yaparak bu gidişatı eleştirdiler.
Dağlık Karabağ sorununu dile getirdiler.
Başbakan, Azeri vekillere “ortalığı karıştırıyorlar” diye sitem etti. Ancak kısa bir süre sonra Başbakan bu kez daha farklı bir tavır içine girdi. Ortalığı sakinleştirme yolunu seçti!
“Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden Ermenistan ile sınırlar açılmayacak” dedi. Obama’nın ziyareti sonrasında iktidar tarafından kamuoyunda oluşturulan ve tepki çeken söylem terk edildi.
Konu politik tutarlılık açısından eleştirilebilir. Ancak son tavır doğru tavırdır. Hatta Başbakan’ın Bakü ziyareti ve Azeri Parlamentosunda aynı söylemi tekrar etmesi de yerinde olmuştur. Ankara ile Bakü arasında ortaya çıkan sıkıntı sanırım yerini güvene bırakmaya başlar.
Bu güven söylenen sözde tutarlı olmaya bağlıdır.
Başbakanın Bakü ziyareti sırasında etmiş olduğu “Önce Dağlık Karabağ sorunu halledilsin” açıklaması Erivan’da yankı bulmuş olacak ki, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan Ankara’ya adeta nota gibi bir mesaj verdi.
Sarkisyan mesajında, “Türkiye'nin Karabağ sürecine karışma yönündeki herhangi bir girişimin sürece zarar vereceğinin birçok defa dile getirildiğini, Eğer, Türkiye, sorunun çözümüne yardımcı olmak istiyorsa sürece karışmaktan kaçınmalı” dedi.
Maç ziyareti ile başlayan ve Obama’nın ricası! İle devam eden süreç son Bakü ziyareti ile yeni bir rotaya girmişe benziyor. Gelinen nokta ise Erivan tarafından hoş karşılanmamaktadır. Son açıklama da buna kanıt.
Elin istediği gibi değil de, Ankara’nın çıkarına gelen politikaları izlediğimiz zaman yüzümüze gülenlerin yüz halleri derhal gerçeğe dönmektedir.
Sadece bu örnek bile “onurlu dış politika” sözü ile ne denilmek istendiğine kanıttır!
Hasan Cemal’in Kandil ziyareti ve sonrası gelişen gündemi de, “tarihi fırsat yakalandı” açıklamalarını da “onurlu dış politika” mantığı ile ele almak gerekiyor.
Ele güne veya o elin günün içerdeki uzantılarına yaranmak için atılan adımlar ve söylenen sözler bumerang etkisi ile dönüp bize zarar verir.
Aman dikkat!