Akl-I Evvel, Devrimci Cüce Beyinler Türedi
Mayası ve hâyası bozuk, Akl-ı Evvel, beyni cüceleşmiş, devirimci, kendini bilmez, insanlıktan payını almaz bazıları, bir gürûh çıkar; Milletin gönlünde taht kurmuş, Dinine/İmanına, Ahlaki ve Millî Değerlerine sahip çıkmış, bu yüzden de çekinmeden ipe gitmiş öldürülmüş, sülalesi kurutulmak istenilmiş Adnan Menderes’e Yahudi, Turgut Özal’a Ermeni, diğerlerine bilmem ne diyebilme küstahlığını veya cehalet cesaretini gösterir, yazıları fazla tıklanır. Mûtena yazar/çizer olurlar, sözüm ona parmakla gösterilirler. Bir zamanlar: “Türkler 1.5 milyon Ermeni kesti” diyerek Oscar Ödülü alan bir adam gibi…Meşhur (!) olmak için Cihan Peygamberine karikatürler çizerek hakaret eden, salyalar akıtan, neticede belasını bulanlar gibi…Gayya yolcularının, Cehennem kütüklerinin; her zaman ve her fırsatta kustukları, havladıkları gibi…
Mustafa Kemal’i, Mevlâna’yı, Hacı Bektaşi Veliyi, Pir Sultan Abdalı, Hallac-ı Mansûr’u, İsmet İnönü’yü, bilmem daha kimleri kullanarak, can kurtaran simidi yaparak, yakalarında pafta olarak taşıyan nice yalancı ve dolandırıcıların asıllarını, talanlarını, oyunlarını, tuzaklarını gördük, irkildik, dikildik.
“Çamur at izi kalır” misali, bunlar pislik atmaktan zevk duyarlar. Bazen de cami duvarına işer, it izinde iz arar, kendilerini izinli sayarlar.
Tarih böylelerini çok gördü, zaman içinde niceleri geldi/geçti.
Sapla samanın birbirine karıştığı gönümüz kaosunda, hüsranında, buhranında, bühtanında bunlar olacak. Ayakların baş, başların ayak olduğu bir dönem de gelip geçecek. Kıyamet alametleri yerine gelecek, Sûr düdüğü üflenerek kıyamet kopacak ve yeni bir hesap günü olan mahşer kurulacaktır. Müslüman olanlar buna inanır, diğerlerinin inanmaması önemli değil.
Aslında, soyları belli olmayan bu tip adamları yazar yerine koyarak gazetede yazı yazdıranlar utanmalı, hesap vermelidir. İtlerin/köpeklerin görevleri sağa/sola yalpa vurarak, ortalığa pislemek ve üzerlerini örtmeden havlamaktır. İtler ürüse dahi, kervanlar yürür, menzile varır. Ama, neden olsun ki?...
Yazımı bir şiirimle bitireyim, alanlar payını alsın.
GELDİK Mİ O ZAMANA?
Muharrir yazar şimdi, şairin ismi ozan,
Hem de diyorlar imdi, kelimeleri bozan,
Hakka karşı dikildi, yaygaralarla tozan,
Zakkum tohum ekildi, devrimci oldu yazan.
DEĞERLERİ KAYBETTİK, İZLER İZİNDE KALDRI,
TEK KELİME AYBETTİK, KALEM GAFLETE DALDI.
Hocam derdi bir zaman, yazar belinde yafta,
Aman içinde ‘aman’, sayısı binler pafta,
Merekte bekler saman, yıl, aylar, günler, hafta,
Fikirler şerde harman, Kitabım Kur’an rafta,
GELDİK Mİ O ZAMANA, DÜRBÜNLE KALEM ARA,
MUHTACIZ HAK FERMÂNA, YÜZÜMÜZ OLDU KARA.
Geçin o faslı geçin, “Yeni Düzen” doğuyor,
Hakkın yolunu seçin, cehâleti boğuyor,
Sormayın neden/niçin, aşk meşk ile soğuyor,
Kalemle kefen biçin, Vahdeti yoğuruyor.
“ÜMİT NESLİ” GELİYOR,”BENDEYÂR” TARZI ŞAİR,
ÇÜRÜKLERİ ELİYOR, MEVLÂ EMRİNDE MÂHİR.
Kış olmadan, Yaz olmaz, Nev Baharları bekle,
Aramazsan aşk bulmaz, kapısında dur, tekle,
Şairin yeri dolmaz, dua, niyaz, dilekle,
Hak yazan kalem solmaz, her verilen emekle.
KIŞ’LA YAZ’LAR ÇOK GÖRDÜK, SOFRADA SABIR / ŞÜKÜR,
İPEK KOZALAR ÖRDÜK, HER DİLE FİKİR / ZİKİR.
İki çeşme akıyor, birinden nûr, diğer kir,
Kalem bize bakıyor, ihtiyacımız var mîr,
Müjde şimşek çakıyor, ruhu aşkınla semir,
Gönül ateş yakıyor, erir çelikten demir.
KEMÂLDE KALEM HAKKIN, KALEM ODUR HAK YAZA,
BÂTILA VERMEZ TALKIN, KEMÂLİ KENDİNE BAK.