Akkuş Kışa Girerken
Ah! Keşke o beyaz örtüden içimize de yağsa. Saklanacak ne çok şeyimiz var
Her mevsimin bitişi hüzün verir bir haliyle. Ne kadar gelmesini isteğimiz zamanlar olsa da geçmişi özlediğimiz anlar hep olmuştur hayatımızda. Baharın gelişine seviniriz ancak kışı da aradığımız olur ara sıra. Soğuk havanın yerini önce ılık sonra sıcak havayla yer değiştirmesi beklediğimiz şeydir.
Beklenen gelir. Önce bahar sonra yaz…
Birbirini tamamlayan bu mevsim diğerleri gibi kalıcı değildir. Hele Akkuş’ta…
Akkuş’un denizden uzaklığı 60 km’yi bulur takriben. Siz bu mesafeyi giderken bazen birkaç mevsim özelliklerine şahit olursunuz. Coğrafyada ‘rakım’ diye adlandırılan yükseklik ölçüsü Akkuş için daha çok şey ifade eder.
Ünye’den yola çıktıktan az zaman sonra sahile ait olan bazı coğrafi özelliklerin değiştiğini fark etmeye başlarsınız. Ve bir zaman sonra şehir denilen uğultulu muhiti terk eder tabiatla baş başa kalırsınız.
Ancak en renkli ve değişken mevsim sonbahardır. Dökülmüş yaprakların, yanı sıra yerlerde kuru dallar, sararmaya başlamış başka ağaçlar, yeşilliği kaybolmamış bitkiler ve nadirattan olan diğer renkler sonbahar belirtileridir.
En farklı renkler gürgen ağaçlarında görünür. Şair Ahmet Haşim’in Akkuş’a gelmemesi bir şanssızlıktır. Keşke yolu düşüp bir uğrayabilseydi, sembolizmin şiire olan etkisi nasıl olurmuş dünya alem görürdü. Onun:
“Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!”
Mısralarında akşamın kızıllığını resmeden ifadeleri Ünye’de güneş batarken; Akkuş’ta sabahın ilk ışıklarının kızarmış gürgen yapraklarına vururken ki halini hangi mısralarla anlatırdı kim bilir.
“Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...”
Haşim belki hayalindeki bir kızıllıktan bahsediyordu. Ancak Akkuş’un gürgenlerinin kızıllığından haberi yoktu.
Yine Ahmet Haşim’in:
“Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak…”
Mısraları Akkuş’taki yapraklara fazla benzediğini sanmıyorum.
Ve sonbaharda Akkuş. Sonbahar dedikse birkaç hafta. Yazın iki ay sürdüğü bu ilçede bahar ile yazın geçiş noktası gündüzle akşamın buluştuğu an gibidir. Hangisi nerede başlar, hangisi nerede biter belli değil. Bir bakarsınız yaz sona ermiş. Artık ne kızıl yapraklardan eser kalmıştır ne sararmış olanlardan. Birkaç çamın yeşilliğinden başka bir şey kalmaz geriye… Has ve samimi duygulardan başka…
Kısaca kışa girerken Akkuş başka bir değişim gösterir. Her şey gelecek bahara ve yaza kalmıştır. Uzun süre beyaz örtü bütün kirleri saklayacaktır.
Ah! Keşke o beyaz örtüden içimize de yağsa. Saklanacak ne çok şeyimiz var.
Öğle değil mi?
Zeki ORDU