Akillere Açık Tebliğ!… Yasal Dayanaktan Yoksunsunuz!… (Fasıl II)
Dilerim; fasıl-I elinize ulaşmış olsun da fasıl-II’de neyin nesi demeyesiniz.
Ve yine dilerim ki; tekmili birden tüm fasıllar, ulaşır birkaç akilin eline de; davulcu kabahati gibi, gümbürtüye gitmez bunca hengame arasında kaleme aldıklarımız!…
Demokrat olmanın ilk şartı; demokrasiyi içselleştirmektir.
Kendini demokrattan sayan kişi; demokrasinin, karşı duruşlara da ortam hazırlayan sistem olduğunu bilecek ve kabullenecek önce;!…
Karşı duruşların çapulculukla suçlanması, “demokrasinin soksan durmazlığı”nın kanıtını tartışmasız ortaya koymak oluyor.
Demokrasiler, çapulcu üretmezler…, kapıkulu da üretmezler!… Yalana, aldatmaya, saklanan art niyetlere, diktatörlüğe, bölünmeye, teslimiyete karşı çıkanlar çapulculukla suçlanırken “ileri demokrasi” yutturmacasıyla beslenen kapı kullarına övgüler düzülmesi, yasal dayanaktan yoksun yetkilerle donatılıp görevler verilmesi, en basit deyimle demokrasi ayıbıdır!… Bu ülkenin yakın tarihi benzerlerini kara sayfalarının derinliklerine gömmüştür.
Adı barış olmaz ki teslimiyetin!…
Her kim ki; o günün Sevr’ini “kan dökülmesin”e bağlayıp teslimiyeti barış olarak göstermeye kalkışmış idiyse, onların kaydını tarih; ya hain; ya da düşman olarak tutmuştur!…
***
Akillere karşı çıkmak çapulculuk… Öyle mi!???..
Ya birileri de; kapı kulluğunu tanımlamaya kalkarsa!…
Demokrasiler; çapulculuğu koyduğu yasalarla engeller ve cezalandırır… kapı kullarını da meydanlara başı boş bırakmaz!…
*
– “Akil adamlar” ve mecliste kurulmak istenen “çözüm komisyonunun” T.C. yasalarına göre hukuki altyapısı yoktur. Hukuksuzluk üzerine kurulmuş bu komisyonlar hangi hukuksuzluğu giderecek ve Türk Milletine yapılan yanlışları nasıl doğru olarak gösterebilecek?
Hükümet yaptığı yanlışın altından kalkamayacağını anlamış ve sorumluluğu üzerinden atmak için arayışa girmiştir. Bunları Türk Milletine siz akiller(!) anlatamazsınız.
Siz ve heyetiniz; Türkiye’de hukukun işlemediğinin bir örneğisiniz. Hukuk Devleti yürürlükteki yasaların uygulanması için vardır. Ne¬le¬rin olup bit¬ti¬ği¬ni dü¬rüst¬çe açık¬la¬ma¬sı ge¬re¬kenlerin, so¬ru so¬ran, sü¬re¬ci sor¬gu¬la¬yan ga¬ze¬te¬ci¬le¬re ha¬ka¬ret edi¬yor, he¬def gös¬te¬ri¬yor olması ne bir sağlıklı demokrasinin, ne de sağlıklı bir ruh halinin işidir!… “Mü¬za¬ke¬re fa¬lan yok, bun¬la¬rı ya¬zan kö¬şe ya¬zar¬la¬rı ça¬pul¬cu¬dur! Siz bu ça¬pul¬cu¬la¬ra bak¬ma¬yın, bi¬ze ina¬nın!” demenin somut-inandırıcı kanıtı nedir ki…diye kendimize bile sormaya vakit bulamadan; Ahmet Türk’ten geliyor karşı yanıt:
“Kürt¬le¬r so¬kak¬ta ka¬zan¬dı¬ğı¬nı, ma¬sa¬da da ka¬za¬na¬cak¬la¬r!..
Birbiriyle taban tabana böylesine zıt iki söylem olunca, iki “farklı” ‘inanan’ grup ortaya çıkmıyor mu!? Bu bölmenin sözü ve bölünmenin özü değil mi!?.. Hangisi kimin ağzı!?.. Seyirci konumunda kalan halk bu söylemlerin neresinde!?… Bu söylemlere karşı çıkış mı çapulculuk!?.. Eğer çapulculuk buysa; bilinsin ki; ülkede milyonlarca çapulcu mevcut!..
Ey akiller; sizleri görevlendirenler, bu farklı ağızların öz sahipleri değil mi!?…
Onlar bölerken, siz elinizdeki hangi sihirli değneğe güvenerek “birleştirme” yolundasınız!?.
Sizler halka hangi güvenceleri vereceksiniz de; halkın güvenini kazanacaksınız da; halkı ikna edeceksiniz de; ayrışmayı barışa tahvil edeceksiniz!?..!?..
“Razı olmazsanız; metro istasyonları ve AVM’ler her gün patlar.” Tehditleriyle mi!?..
En akiliniz Bay Baskın’ın ağzından dökülenler, sizlerin de gizli ajandalarında kayıtlı mı!?..
**
Ortada suç olmadığı halde suç icat edilerek, insanlar; hükümetin icat ettiği özel yetkili mahkemelerde delilsiz, gizli tanıkların ifadeleriyle, gerçek tanıklar dinlenmeden ve savunma hakkı kullanılmadan mahkum ediliyor ve hürriyetleri engelleniyorsa;
Diğer taraftan suçları kanunlarla sabit olan insanlar; tahliye ediliyor ve suçlu terör örgütü üyeleri, emniyet güçleri denetiminde kanun denetiminden kaçırılıyorsa,
ne yazık ki; ADALET ÖLMÜŞ demektir.
Ey Akiller(!); sormazlar mı size; PKK ile kucaklaşanlara gereği yapılacaktır diyerek dün; fezleke düzenlemekten söz edenlerin bu gün onların kolunda sahte barış arayışlarıyla hedef saptırıp,başkaları için yeni fezlekelerden söz edenler adına, mayın tarlasına sürülmeyi; sizlere; nelerin vaad edilmesiyle görev kabul ettiniz!?… Bu oldu-bittileri Türk Milletine anlatamazsınız.
- İsrail’in istekleri doğrultusunda, ABD’nin güdümünde, Türkiye’nin parçalanarak İsrail’in kontrolünde büyük Kürdistan’ın kurulmasına zemin hazırlayan çözüm süreci; terörist başı Öcalan ile yapılan müzakerelerle başlatılmıştır. Bu sürecin hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Ne üzücüdür ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hukuka aykırı yaptığı uygulamalar ile bir hukuk devleti olma özelliğini kaybetmiştir.
Şimdi de, suçlu terör örgütü elemanlarının ellerini kollarını sallayarak yurt dışına
gitmesine müsaade edilmesi isteniyor. Hangi hukuk vicdanı buna “olur” verir!?..
Hangi hukuk devleti suçluları korur, onlara yardım ve yataklık eder? Bu uygulama hukuk ilkelerine uygun mudur? Bunu Türk Milleti kabul edebilir mi? Bu oldu bittiyi de, vicdan ve izan sentezinizle Türk halkına nasıl anlatacaksınız!?…
***
Ey bu yolun işbirlikçileri… Bizler sizlerin hangi kararların arkasında durduğunuzu ve bu duruşun cesaretini hangi kaynaklardan ve makamlardan aldığınızı biliyoruz!..
Sizler de bizim hangi kararların arkasında durduğumuzu; ve kararlılığımızı hangi inanç ve güçten aldığımızı bilin istiyoruz. Yine bir hatırlatma ile bitirelim:
Hitler; bu gün yaşasaydı; sonu yine dünkü gibi olurdu!..
(II. Fasılın sonu-III. Fasıl yolda)