Akılcı İlaç Kullanımı Nedir, Nasıl Başarılır?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ülkemizde büyük boyutlarda bir “ilaç israfı” olduğundan yakınıyor ve “İlaçların yüzde 37’ si yani her 8 ilaçtan 2 veya 3’ ünün çöpe atılıyor” diyor (1).
Sayın Bakan bu şikâyetinde bence haksız.
İlaçların yüzde 37’ sinin çöpe atılması iyi ama tam da yeterli sayılmaz.
Bu oran ancak yüzde 90’lara yaklaştığında gerçek mânâda bir “akıllı ilaç kullanımından” bahsetmemiz mümkün olabilir.
Ülkemizde ve tüm dünyada kullanılan ilaçların yüzde 90’ ının gereksiz ve yanlış olduğunu iddia ediyorum.
Bugün genel bir poliklinik veya muayenehaneden çıkan hastalara baktığınızda tümünün de elinde birere reçete olduğunu ve bunların çoğunda da 4-5 kalem ilaç olduğunu görürsünüz.
Oysa bir hekime giden herkesin ilaç tedavisi gerektirecek kadar hasta olması pratik olarak mümkün değildir.
Birçok şikâyetin hatta hastalığın bir takım tavsiyelerle, bazı hayat tarzı düzenlemeleri ile hâlledilmesi mümkün iken ilaç yazmak hekimin de kolayına gelmekte ve hasta da zaten bunu arzu etmektedir.
İlaç israfının sebepleri
BİR: Tıp eğitimi yetersizdir. Birçok pratisyen ve uzman doktor gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan diploma alıyor ve bu açığını ilaç yazarak giderdiğini sanıyor.
İKİ: Tıp fakültelerindeki eğitim koruyucu hekimliğe değil tedavi edici hekimliğe önem veriyor. İmtihanlarda koruyucu hekimlikle ilgili sorular yok denecek kadar azdır; düzen “ilaç yazmak” üzerine kuruludur.
ÜÇ: Tıp eğitimi ve öğretim üyeleri, ilaç endüstrisinin hegemonyası altındadır; onlara karşı çıkmak her babayiğidin harcı değildir.
DÖRT: Defansif tıptan kaynaklanan ilaç israfı da çok büyük boyutlardadır. Bazen bilgi ve tecrübe eksikliğinden bazen zaman azlığından hastasına yeteri kadar zamana ayırması mümkün olmayan hekim “Başıma bir iş gelmesin” diyerek çareyi bol ilaç yazmakta buluyor.
BEŞ: Hastalardan gelen ilaç yazdırma baskısı da gözden kaçırılmamalıdır. Birçok hasta elinde ilaç listesi ile hekime giderek “Bana bunları yaz” diyebiliyor ve isteği yerine gelmediğinde de “Sen kim oluyorsun da bunları yazmıyorsun” diyerek olay çıkarabiliyor.
ALTI: İlaç endüstrisinin pazarlama faaliyetleri de ilaç israfının mühim sebeplerindendir. Hedef, her hasta hatta her sağlıklı insan için ömür boyu kullanması gereken ilaçlar olduğunu hekimlerin beynine kazımaktır.
YEDİ: Hastaların değil laboratuar bulgularının tedavi edilmeye çalışılması da ilaç israfına yol açıyor. Bu sayede kesinlikle gerekli olmadığı hâlde milyonlarca insan kolesterol, reflü, astım, osteoporoz ilaçları içiyor.
SEKİZ: Son senelerde iki veya daha fazla kimyasal maddenin bir arada bulunduğu ilaçlar (polypil) da ilaç israfının gözden kaçan sebeplerindendir.
DOKUZ: İlaç ambalajlarında çok fazla ilaç bulunması da ilaç israfında önemlidir. Yutulan ilk hap ciddi bir yan etki yarattığında kutunun tamamı ziyan oluyor.
ON: Çeşitli hastalıklar için verilen sağlık kurulu raporlarının da ilaç israfında çok önemli bir yeri vardır. Aslında bir iki reçete ile düzelmesi mümkün olan pek çok hastalık için “ömür boyu ilaç kullanma dayatması” yapılıyor ve bu hastalar asla doğru dürüst takip edilmiyor.
Gelelim neticeye
Bugün yazılan ilaçların yüzde 90’ ı yazılmadığı zaman ilaç israfı da önlenmiş olacaktır.
Şunları yapmadan bu iş hâlledilemez:
BİR: Tıp eğitimi koruyucu hekimliğe ağırlık verecek ve gerçek aile hekimi yetiştirecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
İKİ: Tıp ilaç endüstrisinin hegemonyasından kurtarılmalıdır.
ÜÇ: İlaç şirketlerine dediğini yaptıracak, ekonomik ve politik bakımdan güçlü hükümetler olmalıdır.
DÖRT: Doktorların geçim ve gelecek endişesi olmamalıdır.
BEŞ: Halk eğitilmelidir.
KAYNAK