Akçeli İşler Bunlar!
Bundan üç yıl kadar evvel zamanın Ünye Belediye Başkanı AKP’li Ahmet ARPACIOĞLU zamanında onun danışmanlığını yapan bir arkadaşıma;
“Filanca yer eski dere yatağı. Hem gölet yapmaya müsait ve hem de bir kısmı şahıs arazisi olsa bile, çoğu hazine arazisi. İskân için de müsait değil. Gelin oraya Botanik Bahçesi yapın. Hem Ünye için ve hem de çevre için güzel bir yatırım olur.”Dediğimde burun kıvırmıştı.
Aynı teklifi şimdiki belediye başkanı Sayın ÇAMYAR’ın danışmanı, şehircilik uzmanlığına yakın mesleği olan bir Ünye Belediyesi Meclis Üyesine söylediğimde onun verdiği cevap birincinin verdiği cevaptan daha da manidardı.
“Abi biz Kentsel Dönüşüm gibi para getirecek işlere yoğunlaşıyoruz. Ona ayıracak paramız olmadığı için Sayın Başkanın bu teklife sıcak bakacağını da zannetmiyorum.”
Geçen hafta Facebook’da Ordu Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu Türkiye’nin 4. büyük botanik bahçesinin yapımının yüzde ellisinin tamamlandığını okuyunca; aklıma geçmişte yaşadığım bu diyaloglar geldi.
Hukuki anlamda şimdi böyle bir botanik bahçesinin yapımını ilçe belediyeleri üstlenebilir mi? Yoksa bu iş Büyükşehir belediyelerinin yetkisinde mi bilemem. Bu konuyu bu yönüyle araştırmadım.
Lakin bu ve bu tür yatırım ve kazanımların kararlarının da Büyükşehir Belediyeleri uhdesine bırakılmayacak kadar da yerel yönetimler için önemli bir mesele olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Bu küçük notu düştükten sonra benim için daha önemli olan konunun esas yönüne geleceğim;
Belediyeler elbette ki bir yatırım kararları aldıklarında o işin kar ve zarar taraflarını görmek, araştırmak ve nazar-ı dikkate almak zorundadırlar.
Ama her ne kadar bütçeleri kısıtlı olsalar dahi kendilerinin bir şirketten çok amme hizmeti yapan bir kurum olduklarını da hiç unutmamalılar.
Bir şehre yapılacak olan yatırımların “akçeli” getirilerinin hesap edilerek yapılmaları durumunda şehirde hiçbir alt yapı yatırımlarının yapılmaması gerekir. Ya da en kestirmeden en ucuz maliyet hesapları ile yapılması gerekir.
Bazen oturup Atatürk Parkı gibi yatırımların bu denli profesyonelce düşünülüp yapıldığı halde, neden yolarımızın “kaldur-kuldur” olduğunu yıllarca düşünüp dururdum.
Sebebi sakın bu olmasın?
Bu konunun bugün iktidarda olan siyasi parti ile de alakası yok. Bu yanlışlık öteden beri yapıla gelen bir şey.
Ya olmayacak, hayal mahsulü projeler üretilerek vatandaşın gözü boyanmaya ya da hiç gereksiz ama yüklü akçeli işler yapılmaya kalkışılır.
Bu belki de mayamızda var. Neden olmasın ki… Ayağımız hala çarıklı ve çarıklı erkânı ile
yönetilmiyor-muyuz?
Neyse… Biraz da “latife” yapalım…
Geçen gün Ünye dışından bir arkadaşım telefonda “yahu dün gece sizin oradan geçerken fıskiyenizi göremedim… Hayırdır.” Dedi.
Ben milliyetçi bir adamım… Ünye’min onurunu madara eder-miyim hiç.”Allahları izin vermemiş… Ters döndü.” Der-miyim? Üstelik şu ahir zamanımda “paralelci olup türbelerde sürünmeye de niyetim yok.”