“Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş,
“Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş, Hicert Hatraları”
Akçaabat, Trabzon’umuzun nüfus olarak en büyük, en gelişmiş ve en etkili ilçesidir. Buranın Trabzon’a yakın olması, bu ilçe için hep bir avantaj teşkil etmiştir. Son yıllarda Trabzon’la Akçaabat, sahil boyunca gerçekleştirilen yapılaşmalarla adeta bütünleşmiştir. Bu bütünleşme, iki büyük yerleşim yeri arasındaki ilişkilere de olumlu olarak yansımıştır.
Akçaabat, tarihte çok büyük acılar çekmiş bir ilçemizdir. Akçaabat tarihini, Trabzon tarihinden ayrı düşünemeyiz. Şehrin tarihinde 1810 yılı Ramazan ayı apayrı bir yer tutar. Bu tarihte Rus donanması Sargana mevkiine çıkarma yapmak istemiştir. Akçaabat halkı, canını ortaya koyarak 48’i kadın olmak üzere, 969 şehit vererek yurdu kahramanca savunmuştur.
Akçaabat’ın acılarla dolu dününü en iyi anlatan kitapların başında Muzaffer Lermioğlu’nun kaleme aldığı “Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş, Hicret Hatıraları” adlı eser gelir. Bu kitap, uzun yıllardan beri yolunu gözlediğim kıymetli bir eserdir. Nihayet bu kıymetli eserin yeni baskısı yapıldı. Akçaabat Milli Eğitim Müdürü Mehmet Salih Köse’nin büyük gayret ve özverileriyle yeniden basılan bu eser, kütüphanelerdeki mümtaz yerini aldı.
“Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş, Hicret Hatıraları” adlı eserin Akçaabatlı gençler tarafından bilindiğini, okunduğunu sanmıyorum. Üstelik bildiğim kadarıyla bu eser uzun yıllardan beri hiç basılmamıştı. Ancak esere özel bir ilgi duyanlar, kütüphanelerin tozlu raflarının arasında bulup okuyabilirdi. Oysa böyle bir eserin her yerde bulundurulması lazım. Bu Akçaabat için bir eksiklikti. Çünkü bu kıymetli eser, Akçaabat’ın dününe ayna tutuyor.
Piyasaya çıkar çıkmaz edindiğim bu kıymetli eser, tam 470 sayfadan meydana geliyor. Merhum Muzaffer Lermioğlu tarafından kaleme alınan bu kitap, kütüphanelerimizde büyük bir boşluğu dolduracaktır. Söz konusu kitabın başında Akçaabat Milli Eğitim Müdürü Mehmet Salih Köse’nin “Yeniden Yayınlanırken” başlıklı bir takdim yazısı var. Bu yazıyı, bir Akçaabat sevdalısı olan Atilla Alp Bölükbaşı’nın “Tarihe Işık Tutmak” adlı yazısı izliyor.
“Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş, Hicret Hatıraları” adlı eseri kaleme alan merhum Muzaffer Lermioğlu, 1899-1960 yılları arasında yaşamıştır. İlginçtir ki merhum, toplamda 61 yıllık ömür sürmüştür. Bahsi geçen bu kitabı yayına hazırlayanlar arasında Mehmet Salih Köse, Atilla Alp Bölükbaşı ve Veysel Usta yer alıyor. “İçindekiler” bölümünden sonra Muzaffer Lermioğlu’nun hayatı kısaca anlatılıyor. Onu, eserin yayına hazırlanmasında işin en ağır yükünü sırtlayan değerli araştırmacı-yazar Veysel Usta’nın “Yayına Hazırlayanın Sunuş”u izliyor. Burada bu kıymetli eserin yayına hazırlanma süreci ve kitabın önemi anlatılıyor. Bu bölümü yazar Muzaffer Lermioğlu’nun Önsöz’ü takip ediyor. Veysel Usta “Yayına Hazırlayanın Sunuş”unda kitapla ilgili şu önemli bilgilere yer veriyor:
“Muzaffer Lermioğlu’nun yazdığı ve kısa adıyla ‘Akçaabat Tarihi’ olarak nitelendirilebilecek olan kitap; hem kendisinden önce Şakir Şevket tarafından yazılan ‘Trabzon Tarihi’ adlı kitabı, hem de Trabzon tarihinden söz eden Batılı kaynakların bir kısmını görerek kritik etmesi açısından önemli bir çalışmadır. Dönemin arşiv belgelerine ulaşma imkânlarının kısıtlı olması ve Lermioğlu’nun ‘Dava Vekili’ olarak yaşamını idame ettirmek zorunda bulunması gibi olumsuz etkenlere rağmen Akçaabat’ta bulunan ‘sicil’ler başta olmak üzere Ticaret Odası vb. kayıtları kullanması, kitabı kıymetli kılan özellikler arasında sayılabilir. Belki bunlardan daha da önemlisi kitabında verdiği bilgilerden önemli bir kısmının, kendisi de dâhil olmak üzere tanıkların ifadelerine dayanmış olmasıdır. Sarhana savunması ve muhacirlik, bu duruma örnek teşkil eden iki önemli husustur.
Muzaffer Lermioğlu’nun yazdığı kitaba dair söylenmesi gereken bir diğer husus ise çalışmanın yalnızca bir tarih kitabı olmadığı, Akçaabat’ın coğrafyasından nüfusuna, tarımından ticaretine kadar değişik konulara da değinmiş olmasıdır. Bu özellikleriyle bir tarih kitabından çok, şehir monografisi niteliği taşıdığı söylenebilir… Ayrıca Lermioğlu’nun yazdığı, ancak yayımlanmamış olan ‘Çocuklarına Öğüt’ adlı eseri de elinizdeki kitabın sonunda ek olarak yer almak suretiyle ilk kez okuyucuyla buluşma imkânı bulmuş oldu.”
Geçmişte Akçaabat’la ilgili olarak kaleme alınan eserlerin sayısı pek fazla değildir. Bu eserlerden biri olan “Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş, Hicret Hatıraları” adlı eser bu açıdan çok mühimdir. Bu eserin bütün Akçaabatlılarca okunması gerekir. Kütüphanelerimizde bu eser yer almalıdır. Çünkü bu eserde Akçaabat’ın acılı geçmişi vardır. Eserin yazarı Muzaffer Lermioğlu, kitabın Önsöz’ünde Akçaabat’la ilgili olarak şu bilgilere yer veriyor:
“Akçaabat, diğer adı Pulathane kasabasının tarihin hangi devrinde kurulduğu, ilk sakinlerinin millî hüviyetleriyle bu isimlerin verilmesi sebepleri hakkında kesin mahiyette tarihî bir vesika edinmek dün olduğu gibi bugün de pek zor ve bilhassa benim gibi tarihçi olmayanlar için şüphesiz imkânsız… Burada şimdiye kadar herhangi bir arkeolog eliyle bir kazı, bir araştırma, bir tetkik yapılmamıştır. Millî ve umumî tarihte ün almayan bu kabil mevzii dönemdeki kasabaların kuruluşu, mazisi hakkında aydınlatıcı mahiyette umumî ve hususi kıymette istifade edilecek bir kaynak, tetkik ve tetebbu edilecek yazılı bir esere de tesadüf yine imkânsız. Ancak şunu haber verebiliriz ki, bu havalide uzmanları eliyle yapılacak arkeolojik araştırma ve kazılarda tarihi aydınlatacak bazı eserler elde etmek mümkündür. Bugün bu eserler, tarihî deliller toprak altındadır. Sakladıkları sırları ilmin ışığıyla aydınlatacak, çözecek bilginlerine intizardadır… İlçenin tarihi şüphesiz ki, Trabzon tarihiyle ilgilidir. Hiçbir vakit ayrı ve müstakil bir varlık mevzuu olmamıştır, olmasına da imkân mutasavver değildir. Akçaabat, Trabzon’un bir parçasıdır. Trabzon tarihi hakkında ilk tetkik ve tespiti yapan ve telif eylediği “Trabzon Tarihi” adındaki eserini Rumî 1294 tarihinde neşreden Trabzon Camiikebir Mahallesinden Şakir Şevket Efendi isminde bir zattır.”
Muzaffer Lermioğlu’nun kaleme aldığı “Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş, Hicret Hatıraları” adlı eser üç ayrı bölümden meydana geliyor. “Akçaabat Kasabası” adını verdiği Birinci Bölüm’de yörenin coğrafyasına, ürünlerine, ticarî hayatına değiniliyor. Bu bölümdeki aşağıdaki başlıklar bize eserin muhtevası hakkında bilgiler veriyor: “Akçaabat Kasabası, Akçaabat İlçesinin Bugünkü Sınırları, Akçaabat Limanı, Akçaabat İlçesinin Yüzölçümü, İlçenin Nüfusu, İlçenin Başlıca Dereleri ve Bu Derelerin İhtiva Eylediği Köyler, İlçenin Dağları, İlçenin Yaylaları, Yaylacılık, İlçenin Toprakları ve Ziraatı, İlçenin Deniz İstihsalâtı, İlçenin 1945 Yılındaki Ziraî İstihsalâtı, Diğer Toprak İstihsalâtı, İlçenin Tütün Ziraatı ve Tarihçesi, Akçaabat Tütüncülüğünün Bugünkü ve Dünkü Durumu, İlçemiz Tütün Ziraatının Hususiyetleri, Tütüncü Köyler, İlçenin Zeytinlikleri, İlçede Fasulye İstihsal ve İhracatı, İlçede Patates Zer’iyyatı ve İstihsali, Mısır Ziraatı ve İstihsali, Buğday Ekimi, Arpa Ekimi, Kendir Ziraatı, Ziraat Usulleri, İlçedeki Mevaşi ve Hayvan Mahsulleri, İstihlâk Edilen Hayvan Miktarı, Deri İstihsal ve İstihlâki, Tavukçuluk-Arıcılık, İlçe Ormanları”
Lermioğlu’nun bu değerli kitabının “Akçaabat’a Bakış” adını taşıyan ikinci bölümünde “Kasabanın Sınırları, Dere ve Irmaklar, Mahalleler, Ticarî Hayat, Mevcut Binalar, Okullar, Camiler, Akçaabat Tarihi, Kasabanın Kuruluşu-Pulathane İsminin Verilmesi, Pulathane’nin İlk Sakinleri, Akçaabat İsminin Verilmesi ve Sebepleri, Pontos Devrinde Akçaabat, Roma ve Roma Şark İmparatorluğu Devrinde Akçaabat, Trabzon ve Havalisinde Hıristiyanlığın İntişarı, Trabzon Rum İmparatorluğu Devrinde Akçaabat, Fetihten Evvel Trabzon’a Yapılan Türk Akınları, Selçukluların Trabzon’u Muhasarası, Timur’un Trabzon’u Muhasarası, Akkoyunluların Trabzon’a Akını, Trabzon ve Akçaabat’ın Anayurda Katılması, Osmanlı İmparatorluğuna İntikalde İlçemiz Halkının Millî Hüviyeti, Eski Oyunlar, Dernekler, Kız Kaçırmak, Kadın Oynatmak-Kır Âlemleri, İlçedeki Eski Sanatlar, Silah İmali, Kiremit ve Emsali İmalat, Muhtelif Sanatlar, Dokumacılık ve Ev Sanatları, İlçede Osmanlı İmparatorluğu Devrindeki İstihkâmât, Pulathane Kireçhane Tabyası-Silah ve Komutanları, İlçede Ağalık Devri, Ağalık Devrinde Asker Devşirme Usulü, Sarhana’ya Moskof Baskını, Sahrana Destanı, İlçede İlk Nüfus Yazımı, Birinci Genel Savaştaki Nüfus Zayiatı, İnkılâptan Bugüne Kadar Nüfus Artımı, Veba Hastalığı, İlçenin Mülkî Teşkilatı, İlçede Asaleten Vazife Gören Kaymakamlar, Kasabanın Yakın Tarihi, Dürbinar Mahallesi, Orta Mahalle, Nefsipulathane Mahallesi, Akçaabat Belediyesinin Tarihçesi, İlçede İkinci Sarî Hastalık Kolera, Üçüncü Salgın Hastalık, Belediye Teşkilatından Önce Kasabada Mevcut Bina, İlçede Eski Okul ve Medreseler, İlçenin Adlî Tarihi, Yakın Geçmişin Tanınmış Şahsiyetlerinden Bir Kaçı, Birinci Genel Savaşta İlçemiz Gençlerinden Yararlık Gösterenlerden Birkaçı, Kosifoğlu Murat Ağa, Hacı Tosunoğlu Mustafa Efendi, Lermioğlu Yusuf Remzi Efendi” başlıklarına yer veriliyor.
Muzaffer Lermioğlu’nun “Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş, Hicret Hatıraları” adlı eserinin üçüncü bölümü “Birinci Genel Savaş ve Hicret Hatıraları “adını taşıyor. Yazar Lermioğlu’nun bu mühim eserinin bu bölümünde şu konu başlıklarına yer veriliyor:
“Birinci Genel Savaştan Evvelki Durum, Tarafsızlık ve Umumî Seferberlik İlanı, Seferberlikte İlk Göze Çarpan Hata ve Noksanlar, Kapitülasyonların İlgası Teşebbüsü, Gemilerimizin İngilizler Tarafından Gaspı, 49. Alay, Savaşa Takaddüm Eden Günlerdeki Durum, Harp Halinin İlanı, Savaş Gemilerimizin Denizlerimizde İlk Görünüşü, Trabzon’un İlk Bombardımanı, Trabzon’da İlk Bombardımanın Tahribatı, Silah Nakliyatı ve Halk Hizmeti, Başkumandan Vekili Enver Paşa’nın Şark Cephesine Gelişi, Cephelerde Mevzii Zaferler: Artvin ve Borçka Muhacirlerinin Gelişi, Torpil Faciası-Elim Facia, Trabzon’un İkinci Bombardımanı, Rus Gemilerinin Görülmesi-Bir Sandalı Batırmaları, Trabzon’un Üçüncü Ağır Bombardımanı, Trabzon’da Bombardımanın Tahribatı, Trabzon Göklerinde İlk Tayyare, Hayat Pahalılığı, Harp Yıllarında İstihbarat, Rumî 1331, Efrencî 1915 Yılı İlkbaharı, İlçemiz Ermenilerinin Tehciri, Pulathane Bombardımanı, Pulathane Motorunun Limanda Zaptı, Harp İçinde Zafer Sevinçleri Çanakkale Zaferi, Fiyat Yükselişi ve Buhran, Korkulu Bir Gece, Kara Günler Bastırıyor, İlçemiz Halkının Hicreti, Trabzon’un Dördüncü Bombardımanı, Pazar(Atina) ve Rize’nin Sükûtu, Pulathane’den Ayrılıyoruz, Hicret Ederken Yollarda, Trabzon’un İşgalden Önce Son Günleri, Trabzon’un Son Gecesi, Trabzon’un İşgali, Akçaabat’ın İşgali, İlçe Dâhilindeki Savaşlar, Karadağ-Soğuksu ve Eşek Meydanı Savaşları, İpsil Köyüne Baskın, Mucura Köyüne Bir Gece Baskını, Hıdırnebi Geçidini Zorlayış, Beypınarı ve Karaabdal Civarındaki Savaşlar, Rus Vahşetleri ve Katliam, Hicrette Ordu Kasabasında, Ordu Kasabası, Ordu’dan Samsun’a, Hicrette Geçen Günler, Yollarda, İskan İşleri, Yer Değiştirme Neticeleri ve Hastalıklar, Hicrette İaşe İşleri, Bir Aile Hicrette Nasıl Mahvoldu, Ruslarla Harbin Sona Ermesi: Brest Litovsk Muahedesi, Kurtuluş Günleri, Hicretten Dönüş, Dönüşte Çekilen Zorluklar, Memlekete Dönüş, Kurtuluştan Sonra Trabzon’un İlk Günleri, Akçaabat’ın Kurtuluşu: İşgal Senelerine Bir Bakış…”
“Akçaabat Tarihi ve Birinci Genel Savaş, Hicret Hatıraları” adlı eserin 1949 baskısını inceleme imkânı bulmuştum. Bu son baskıda ondan farklı olarak Muzaffer Lermioğlu’nun çocukları için yazıp bir kenara koyduğu “Çocuklarıma Öğütler” adlı küçük risalesi de yer almaktadır. Kitapta ek olarak verilen bu nasihatlerden herkesin alacağı dersler mutlaka vardır. Bu nasihatlerden bir bölümünü örnek olsun diye sizlere sunmak istiyorum:
“Evlat, ana ve babasından her bakımdan üstün olmalıdır. Zaman ve hayat yürür. Bu yürüyüş ve akış karşısında yerinde duraklayanlar oldukları yerde çekmeye ve yıkılmaya mahkûmdurlar… İyi düşünenler hayatı iyi görenlerdir. Hayatta en büyük tehlike, yeise, fütura, ümitsizliğe kapılmaktır. Azim ve iradesini kaybedenler, fırtınalı havada dümensiz kalan gemiye benzerler… İnsanın başlıca mümeyyiz vasfı ahlaktır, insanlar ahlaklarıyla yükselir, tekâmül eder, ahlaksızlıkları ile düşer, harap olurlar. Ahlaksız, karaktersiz bir adam, dümensiz bir gemi, ahlaken düşük bir millet de temelsiz bir bina gibidir. Er ve geç yıkılmaya, çökmeye, felaket uçurumlarının derinlikleri içinde kaynayıp yok olmaya, milli varlığını kaybetmeye mahkûmdur. Ahlak, maddî kıymetlerle ifade edilemeyen, ölçülemeyen manevî bir varlık, en büyük hazinedir. Ahlak öyle bir cevherdir ki, sahibinin yüzünü her yerde ak eder.”
Kitabı yayına hazırlayan Veysel Usta bu kıymetli esere, aranılan konu ve kavramları rahatça bulabilmek için bir de indeks eklemiştir. Bunun yanında Yer Adları Listesini de vermiştir. Bu da karışıklıkları önlemeye yarayan bir unsurdur. Emeği geçenleri kutluyoruz.