content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

12 May

Akademik Yobazlar

Marmara Üniversitesi'nin düzenlediği “Bilim, Türler Arası Evrimi Neden Kabul Etmiyor?” isimli sempozyumla ilgili en güzel yazıyı, Radikal'den Ezgi Başaran kaleme almış ; “Türler arası evrim diye bir şey olmadığı için ben bu başlığı çok doğal karşıladım. Bir cümleyle izah edip, dağılacaklar sandım.

Başaran'ın ironisi keşke gerçek olsaydı ancak sempozyum tam iki gün sürecek. Şimdiden iptali için imza kampanyaları başlatıldı, bir çok tepkiye neden oldu, basında bolca yer aldı. Bu tepkilerden en neti, Üniversite Konseyleri Derneği'nden geldi.

Dediler ki; “Bilimde özgürlük son derece önemlidir, ancak bilim dışı safsataların üniversitelerde bilimmiş gibi tartışmaya açılması bilimsel özgürlükle bağdaşmaz. Üniversiteler bilimsel bilginin üretildiği kurumlardır. Bilimsel bilgi ise inançla değil, bilimsel süreçlerle üretilir. Bir kişinin inanç sahibi olması bilim yapmasına engel değildir, ancak o kişi eğer bilim yapmak istiyorsa sahip olduğu inançların yönledirmesine göre değil, bilimsel süreçlere dayanarak bilim yapmak zorundadır.

Evrim-din tartışması konusunda tecrübeli bir isimim; bilenler bilir, “Kuran Açısından Evrim Teorisi” isimli bir kitabın yazarıyım. Konuyla ilgili bir çok programa, tartışmaya katıldım, onlarca yazı kaleme aldım...

Bu konuyla ilgili her tartışmada, her yazıda tek bir şey söyledim;

Evrim, bilimsel bir gerçektir.

İnanç ya da inançsızlık, bilimsel, nesnel gerçekliklerin önünde duramaz.

Evrim gerçeği, tanrı inancı ile alakasızdır. “Evrim varsa tanrı yoktur. / Tanrı varsa evrim yoktur.” şeklinde bir önerme sunmak mantık bilimine terstir.

Evrim, pozitif bilimlerin meselesidir. Deneylerle, gözlemlerle, tezlerle, anti-tezlerle şekillenir, objektif, yansız bir bakış açısı gerektirir. Siz inanıyorsunuz diye fosil ortaya çıkmaz, inanmıyorsunuz diye kaybolmaz...

Tanrı'nın varlığı ise bir inanç, itikat meselesidir. Bunu deneyle, kanıtla, gözlemle ortaya koyamazsınız. İnanırsınız, olur biter... Aksi için de bu geçerlidir; inanmazsan, yoktur. Bu kadar basit...

Bilimin karşısında, nesnel gerçeklerin karşısında kör iman inadıyla durmak, tarihin huzurunda mahkum olmayı peşinen kabul etmek demektir. Galile'yi de “imanlı-inançlı” kafalar ölüme yollamışlardır...

Ve bilimsel gerçeği var eden, onun herhangi bir dinde ya da inançta ifade edilmesi değildir. Gerçek; bir “kutsal” metin onu teyit etse de, inkar etse de gerçektir...

Kuran Açısından Evrim Teorisi” isimli kitabımda, bu konuyu teferruatıyla ele aldım. Hayyan, Nazzam, Cahız, Biruni, Ihvanu's Safa, Ibn Tufeyl, Mevlana, Iraki, İbn Haldun, Miskeveyh ve Kınalızade Ali Efendi gibi “İslam'ın Darwin'lerinden” bahsettim. Kuran ayetlerinin sahte mehdilerin, kör iman sahiplerinin, bilim, akıl ve mantık düşmanı örümcek kafalıların iddia ettiğinin aksine, evrimi işaret ettiğini yazdım.

Bilim ve din çakıştığında, din bir süre sonra çaktırmadan geri adım atmaya başlar...

Bu bile genelde “Zaten bu kitabımızda yazıyordu, oradan bakıp bulmuşlar.” mantığıyla yapılır...

Oysa samimi olarak inanan bir kişi, olsa olsa “inandığım din / kitap bilimle tezat oluşturmuyor, ters düşmüyor.” diye sevinebilir.

Peki bizim akademik yobazların bu tavrı, samimi inanca sığdırılabilir mi?

Kaan Göktaş
twitter.com/kaangkts | facebook.com/kaangkts

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank