AK Parti ve Yerel Seçimler
Başbakan Erdoğan, dünkü 'AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'ndaki tarihî konuşmasıyla, hem çoğunluğun gönlünü fethetti, hem de dolaylı olarak Mahallî Seçim için çalışmaların başlatılması talimatını verdi. Bu konuşmada, milletin sevgilisi olmuş bir karizmatik liderin heyecanını ve samimiyetini görüyorsunuz.
Erdoğan, "AK Parti, Selçuklu çınarının, Osmanlı çınarının, yani kökü çok derinlerde olan, dallarıyla tüm dünyayı kucaklayan o ulu çınarın gövdesinden gıdasını alan bir partidir. Yunus'un ifade ettiği gibi, 'Ete kemiğe büründüm, Yunus gibi göründüm' ifadesi var ya, oradan hareketle AK Parti 12 yıl önce 14 Ağustos 2001'de çok köklü, çok kadîm bir dâvânın tezahürü olarak AK Parti ismiyle görünerek ortaya çıkmış bir harekettir" diyor. Türkiye'nin hedeflerini, 2023 (Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü) 2053 (İstanbul'un Fethi'nin 600. yıl dönümü) ve 2071 (Malazgirt Zaferi'nin 1000. yıl dönümü) olarak yaklaşık 60 yıllık bir perspektifte değerlendiriyor. Konuşmasında, Alparslan'dan, Fâtih'ten ve Atatürk'ten bahsederek enfes bir millî, tarihî, sosyolojik ve siyasî değerlendirmeyi 'Muhafazakâr Demokrat' kimliğiyle yapan Erdoğan, milletin sevdiği görüşlerini dile getirmiştir.
2014 Yerel Seçimi'nde aşağıdaki şartlar çerçevesinde AK Parti, yüzde 50'nin üzerine çıkabilir. Ancak bu şartlar gerçekleşmezse, seçimde yüzde 40'ın altına inme ihtimali vardır. Şöyle ki: 1. Gezi Olayları: Olayların başlangıcında AK Parti ve Erdoğan'ın yıpratıldığı düşünülmüşse de, olayların Türkiye düşmanı çevrelerin, taşeron terör örgütlerinin ve CHP'nin komplosu olduğu anlaşılmış; millet, liderine ve iradesine sahip çıkmış; Başbakan'ın kararlı tutumu neticesinde, olaylar Erdoğan'ı ve AK Parti'yi yıpratmak bir yana, puanını arttırmıştır.
2. Görüşme Süreci: Başından beri bu konuda endişelerimizi tekrarladık. Başbakan Erdoğan, önce örgütün tasfiyesi konusunda başarılı bir politika yürüttü. Ancak iki ay daha beklenmeden sürecin başlaması, örgütün gücünü toplamasına fırsat verirken, teröristbaşını da siyasî aktör hâline getirdi. Başbakan Erdoğan gibi dünya çapında bir siyaset adamı, siyaseten yıpranma ihtimalini düşünmemiş olamaz. Demek ki Erdoğan, riski göze alıp kanın durdurulması için fedakârlıkta bulunmuştur. Halbuki, teröristbaşı ve örgüt yöneticileri sözüne güvenilecek kişiler değildir. Nihaî hedefleri Türkiye'yi parçalayıp ayrı devlet kurmaktır. Lâkin, şu hususu takdirle kaydetmek isteriz ki, Sürecin tamamen neticesiz kaldığı da söylenemez. Başbakan, ellerinden geleni yaptıklarını Kürt seçmene anlatabilecektir. Diğer yandan, ihmal edilen yüzde 90'lık seçmen kitlesine de artık susadığı mesajlar verilmeli ve CHP ile MHP'nin istismarı önlenmelidir. Zira mesele AK Parti'ye oy kaybettirmektedir.
3. Demokratikleşme Paketi: Demokratikleşme Paketi'nin çıkarılması, dünya ve Türkiye kamuoyu bakımından olumlu karşılanacak ve eylül sonunda yapılması planlanan komployu tesirsiz bırakacaktır. Ancak, başta siyasî kimliğin tekliği olmak üzere, özerk yönetim ve ana dilde eğitimde çok dikkat etmek ve bu ayrışmaya giden yollara sapmamak lâzımdır.
4. Eylül Komplosu: Eylüldeki muhtemel sokak hareketlerine ve şiddet gösterilerine karşı dikkatli olmak, demokrasi ve hukuka uygun olanlarına izin verirken şiddet ve terör eylemlerine hukuk çerçevesinde kararlı şekilde müdahale etmek gerekir. Bu komplonun da Gezi Komplosu gibi tersine çevrilmesi lâzımdır. Bu arada (Gezi Olaylarında dolaylı olarak içinde bulunan) PKK- KCK- BDP de eylül komplosunda dişini açıkça gösterecektir.