AK Parti İle Hizmet Hareketinin Yılanla Dansı Üzrine Ekonomik Bir Çözümleme
Şimdi biraz daha net anlıyorum AKP ile “Hizmet hareketinin” ittifakının bozulmasını… Rahmetli Murat Sarıca hocanın Siyasal Tarih derslerinin üzerine rahmetli Nazif Kuyucuklu hocanın İktisadi Olaylar Tarihi derslerini koyunca tarihi daha iyi anlamaya başlayalı beri, siyasal çalkantıların altında hep bir ekonomik çıkar çatışması aramaya başlamışımdır… Bakanların telefon konuşmalarının tapeleri yayınlanalı beri her şey yerli yerine oturuyor. Şöyle imiş sürecin gelişimi;
“Hizmet hareketi” finans sorununu çözmek için malum dershane ve okullara yatırım yapmış. Buradan elde ettiği parayı katılım bankacılığında değerlendirmiş ve böylece finans sektörüne de atlamış. Hizmetlerini ve “tebliği” anlatabilmek içinde medya sistemini kurmuş (dergi, gazete, radyo ve televizyon). Buna karşılık ticaret ve reel sektöre yatırım yapan Anadolu sermayesini arkasına alarak siyasette yükselmeyi seçen AKP ise, iktidara geldikten sonra, ekonomik olarak güçlü olabilmek için devlet kaynaklarını ihaleler yoluyla yarattığı “besleme sermayeye” aktarmayı seçmiş. Siyasette klasik merkez sağı gerilettikten sonra zaten devletten beslenen merkez basını çökerterek, yine devlet kaynaklarını aracı kılarak yandaşlara teslim etmiş.
Al gülüm ver gülüm herkes memnunken, birbirlerine karşıda ellerini güçlü tutmak için, birbirlerini fişlemekten ve birbirleri için dosyalar tutmaktan da geri kalmıyorlarmış… Ne olduysa 12 Eylül 2010 anayasa referandumundan sonra olmuş. Referandumdan % 57 bir oranla zafere ulaşan Sayın Başbakan’ın frenlenmesi gereği doğmuş “Hizmet Hareketi” için. 2011 seçimlerinde MHP’yi seçim barajı altına itmek için sosyal medyaya sürülen kasetlerden sonra, kazanmak ve “tek güç” olmak için yapamayacağı bir şeyin, denemeyeceği yöntemin olmayacağı sezinlenmiş.
Üstelik sağıı solu pek belli olmayan Sayın Başbakan yükseldikçe ve güçlendikçe eteklerinden tutanları teker teker silkelemekten de geri durmuyormuş… Önce liberalleri silkelemiş, Müslüman solcuları silkelemiş sonra… Kendi çöplüğü olarak gördüğü merkez ve sağda rakip olacak partileri de bir şekilde bünyesinde eritmeye başlıyormuş (Numan Kurtulmuş örneği)… Ve sıranın kendilerine geldiğini görünce ufak tefek adımlar atmaya başlamış “Hizmet Hareketi”… Fişleme işini üstlenen MİT’i hedefe koymuş usulca ve ilk kıyamet kopmuş olmuş…
Bir dava partisi olan MHP geriletilemeyince, Sayın Başbakan, % 50’yi (seçmeni) sağlam tutabilmek için içeride (AKP içinde) artık bir “tehdit” olmaya başlayan “hizmet Hareketini” silkelemenin yollarını aramaya başlamış. Altın vuruşu, “Hizmet Hareketinin” en yumuşak karnı olan dershaneler üzerinden yapmaya karar vermiş. Çünkü dershaneler “Hizmet Hareketi” için hem prestij, hem hareketin insan kaynağı en önemlisi de finans kaynağı imiş…
Hizmet Hareketi de Sayın Başbakan’a karşı harekete geçmiş 17 Aralık’ta ve AK Partinin ihaleler ve vakıflar yoluyla oluşturduğu “besleme sermaye” ve yolsuzlukları deşifre etmeye başlamış. Ve ekonomik çıkar savaşları AK Partinin çatışmayı siyasete çekmesiyle iyice kızışmış… Çünkü siyaset öteden beri (milli görüş hareketinden) AK Parti’nin en iyi bildiği alanmış…
Çatışma siyasete taşınınca “Hizmet Hareketi” hukuka sığınıp hukuku ön plana çıkarmış, AKP ise “milli iradeyi” ön plana çıkarıp seçmenini saflarında tutmaya çalışıyormuş…
Bir dönem yan yana omuz omuza olan ittifak, gün gelmiş koyun koyuna olmuşmuş. Bugün deyim yerindeyse ve teşbihte hata olmayacaksa, koyunlarında yılan beslediklerini söylemeye ramak kalmış… Bu işlerde bir hayır kaldı ise, her şeyin hayırlısı olsun inşallah… 06.01.2014
Asım SES