AK Parti İçin Bu Son Fırsat
AK Parti’nin hata yapma lüksü yok. Yaparsa sadece kendisi değil, ülke kaybeder. Sadece ülke kaybetmez, Türkiye’ye ümit bağlamış ümmet kaybeder. Müslüman olmasa bile, gözünü kulağını Türkiye’ye çevirmiş mazlumlar kaybeder.
Bu nedenle 1 Kasım seçimleri zannedilenden daha hayati bir öneme sahip.
AK parti karşıtları muazzam bir hazırlık yapıyor. Dört koldan değil, akla hayale gelemeyecek kollardan saldıracaklar.
Bizimkiler gibi kifayetsiz muhterislerle değil, şeytana pabucunu ters giydirecek ekiplerle çalışacaklar. Bildiğiniz ‘Hannas’ yani…
Bunun için sadece boğazlardaki yalılarda yahut kulelerdeki katlarda toplanmıyorlar. Almanya’da, İngiltere’de, İsrail’de, Amerika’da, İran’da kısaca pek çok ülkede aralıksız strateji toplantıları yapılıyor.
Pek çok adam Türkiye’ye gelip şimdiden konuşlanıyor. Bugünlerde Türkiye’ye gelen kişilere çok ama çok dikkat etmek gerek.
Siyonist batı medyası ve onların iç uzantısı sözde yerli medya harıl hazır hazırlık yapıyor.
Mahalle değiştiren (ya da hep mi öyleydi) Ali Bulaç diyor ki; 1 Kasım’da, 7 Haziran’ın tablosu köklü biçimde değişmez de yine üçüncü kez erken seçime gidilecek olursa, bu son seçim olabilir ve infiale yol açar”
Doğrusunu isterseniz Bulaç buraya kadar haklı, top AK Parti’de… Sonucu ya AK Parti belirleyecek, ya da birileri AK Parti’nin geleceğini…
Ama Bulaç’ın cümlesi burada bitmiyor. “1 Kasım seçimleri belki de son şansımızdır…”
Bulaç Ak Partili olmadığı yani karşı mahalleye transfer olduğu, hatta elinden gelse bir kaşık suda boğacak olduğuna göre ‘bu son şans kimin için?
* * *
Belediye başkanlıklarındaki ve 7 Haziran seçimlerindeki aday hataları 1 Kasım için de tekrarlanır ise korkarım ki kötü bir netice hâsıl olur. Ama duyumlarım iç açıcı değil!
AK Parti Genel Merkez çevresi miting meydanı gibi. Ülkesini değil, nefsini düşünenlerin akınına uğramış durumda. Bizi arayıp “yardım” dileyenler var. Yok ama imkânım olsa bile, mebusluk için yanıp tutuşan adamlara yardım da etmezdim...
Bir vakit namaz için hiçbir gayreti olmayan adamların kaç gün süreceği belli olmayan vekillik için bunca şeye katlanmaları ne tuhaf bir şey?
* * *
Seçim sandıkta kazanılır!
Sandıktan zaferle çıkmak için masa başında aday belirlemek yetmiyor. Adaylarınızın bilmem kaç diplomasının, hangi makamlarda bulunmasının da hiçbir kıymeti harbiyesi yok.
Adayınızın toplumda bir karşılığı var mı? Münevver mi? Düşmanı tanıyor mu? Mevzi ve siper de sağlam durur mu? Davası dünya mı, ahiret mi?
Teşkilatlar sağlam mı? Teşkilatlar seçime dâhil edilebiliyor mu? Teşkilat, il/ilçe başkanları seçime/adayla/sandığa sahip çıkar mı?
Seçim kampanyası halkın taleplerini karşılar mı? Bu çağda miting yapmayı, seçim çalışması yapmak olarak mı görüyorsunuz?
Rakipler ve size saldıran şer ittifakına karşı güçlü sözcüleriniz, argümanlarınız, elinizi güçlendirdiğiniz medyanız, sahip çıktığınız ekibiniz var mı?
Ekip dediğiniz kişiler şunun bunun adamı mı, yoksa davanın adamı mı? Çevrenize dava adamlarını mı doldurdunuz, yoksa şahsınıza destek sunacak kifayetli/siz muhterisler mi?
Kerametleri kendinden menkul üç-beş bağnazından başka tabanı olmayan dernekler, vakıflar, oluşumlar, şunlar bunlarla mı temastasınız, halkla mı?
AK Parti’nin seçim kazanması için 2 ayı değil, sadece 10-15 günü var. 12 Eylül’ü sükûnetle atlatır, bu on günde doğru adaylar, doğru yol haritası, doğru temas sağlanırsa tek başına iktidar mümkün. Aksi olursa yandı gülüm keten helva.
Bir daha söyleyelim, yanacak olan sadece helva değil, hayallerimiz, dünyamız ve ahretimidir.
Bizden dost hatırlatması! Vesselam!