Aileleri Yeniden Kurtama Programı
Öyle bir getirildik ki eskiden bir kültür ve adabı muaşeret masası konumunda ve önemine sahip olan sofra başına herkesin beraber oturması kültürümüzü kaybettiğimiz gibi aynı zamanda hem bir araya gelemiyoruz hem de sadece anne ve babanın artık bir araya geldiği bir hale gelen sofralarımız bile artık evin babasının sofradan önce hanıma televizyonun şu kanalını aç diyerek televizyon eşliğinde hiç konuşma ve dertleşmenin olmadığı bir vahim hal aldı. Evet eskiden sofra başına oturan aile efradı aslında orada sadece yemek yemezlerdi aynı zamanda anne ve baba çocuklarına verecekleri eğitimi de o sofra başında verirlerdi.
Çocuklarına kondurmadan ve dokundurmadan komşu çocukları örneklemeleri ile kendi çocuklarına uyarı mahiyetinde aslında senin şu hataların ve eksiklerin var kendine çeki düzen ver demeye getirdikleri bir nasihat ve öğüt verme merasimi ve töreni mahiyetinde idi. Ancak şimdi Avrupa’i dedikleri bir yaşam tarzı içinde olan bizlerin yaşantısında her bir çocuk ayrı bir dünya ve alemi aile ile beraber olmak dışında yaşarken aynı zamanda bir araya zaruretten dolayı gelen anne ve baba bile bu sofra öneminden uzakta yaşayıp televizyon eşliğinde ve televizyonun yönlendirmesi ile bu paylaşım içinde bulunuyorlar. Hali ile biz yemeklerimizi yiyiyoruz ama çok af buyurun neremiz ile yemek yediğimiz bile belli değil.
Oysa bu kötü hal ve gidişat içinde olan aile halleri içinde çoğu zaman çıkmaza giren ve yeni yeni yetişmekte olan çocuklardan babayı örnek alacak erkek çocuk baba baba bir an televizyondan gözünü ayırsan bana baksan içimde ne fırtınalar kopuyor ne tür zararlı alışkanlıklara beni alıştırmak ve beni uçurumdan atmak istiyorlar. Yalnızım ve elimden tutsan ne olur diye sessiz bir çığlık atıyor ama duyan nerde.
Baba ayrı alemde bambaşka bir kafa yaşıyor. Anneyi örnek alacak olan kız evlat ise anne anne bir an onun bunun dedikodusunu bıraksan magazin programlarını takip etmeyi bıraksan makyaj ve estetiğini bıraksan da biraz da bana baksan ve benle ilgilensen diye içten içe yana yana çığlık atıyor. Ama duyan nerde anne apayrı bir dünyada bambaşka bir kafayı yaşıyor. İşte bu imkan ve haller içinde olan aile ortamında anne ayrı dünyada,baba ayrı dünyada, kız çocuğu ayrı dünya ve alemde erkek çocuğu ise tüm bunlardan çok daha ayrı ve bambaşka bir alem ve dünyada yaşıyor.
Adı aile olan bu ortamın sadece hane olarak dört duvarı bir olmanın dışında hiçbir paylaşım yok. Ve herkes aslında birbirine o kadar yabancı ki kan bağı aradan çıksa kimse kimsenin aynı milletinden bile değil demek bile yerinde bir söylem ve realite olur. Aynı yuva içinde olup birbirine bu denli yabancı başka hiçbir yerde insan olamaz herhalde.
Artık tüm bu yanlışları bertaraf etmek ve üstesinden gelmek için tıpkı sınav maratonu gibi hazırlanan çocuklarımızın ders çalışma programları gibi artık ailelerimizin kurtuluşu için çay saati,yemek saati,sohbet saati, gibi değişik adlar altında olan paylaşımlara dayalı ve birliği aile bağlarını pekiştirici saatlerimiz olmalı yoksa sadece çocuklarımız değil hepimiz birden uçurumun kenarındayız.
Meyve saati,çerez saati,gönül saati, sevgi saati ,muhabbet saati gibi adlar altında saatlerimiz olmalı. Kendimize bu saatleri hiç taviz vermeden uygulamaya koyacak bir programı biran önce hayata geçirmeliyiz. Kısa bile olsa bu saatlerde bir arada sevgi ile muhabbet ile baş başa göz göze gönül gönüle geçen zaman, zamanı bırakın o kısacık an bile çoğu zaman ömre bedel olacak kadar değerli ve anlamlı olur.
İşte yeniden başka şeylerle bozduğumuz aile yaşatımızı ve hayatlarımızı yeniden inşa etmek için hızlı ve ivedi bir şekilde uygulamamız gereken bu programa biran önce başlamalı ve bu programdan taviz vermeden devam ederek bunu hayatımızda tesis etmeliyiz. Aksi takdirde gidişatımız bir hiçliğe ve yok oluşa doğrudur bunu böyle bilmek gerekir.
İşte bu sevgi saygı aşk ve muhabbet içinde zamanını geçiren erkek çocuk hap mı içecek çeteye mi katılacak uyuşturucu mu kullanacak böyle bir şeye gerek mi duyacak asla böyle bir şeye ne gerek duyar ne de iştirak eder. Çünkü yetişmesinde kendisine gerekli olan tüm ruhi gıdaları gerçek kaynağından aldığı için bunlara ihtiyaç duymaz.
Zaten bunlara gerek duymasının asıl sebebi ruhi boşluk değil midir. Bu boşluk da yerinde ve asıl bunu vermesi gereken kişiler olan anne ve baba tarafından verilince daha başka neye gerek duysun ki çocuklar.