AIDS, Kırım Kongo, Kuş Gribi, Domuz Gribi…
AIDS, Kırım Kongo, Kuş Gribi, Domuz Gribi Derken..
İstanbul, 40 milyonluk H1N1 senaryosunun neresinde?
Yok böyle bir şey. Korkudan insanlar birebirine dokunamaz oldu. Yaşamı kabusa çevirdik. Rahat olalım lütfen. Derdi veren Allah dermanı da vermiş. Yeter ki panikle dengesizleşip psikolojimizi bozmayalım.
Uzun uzadıya herkesin bir şeyler konuşup yorumladığı şu ortamda ben kısa yorumumu sizlerle paylaşmak istiyorum.Medyanın Pandamik A (H1N1) Domuz Gribinde felaket tellallığından korkmayın...
Dev bilgisayar yazılım rantçıları önce bir bilgisayar virüsü ürettirirler. Sonra piyasaya korku yayarlar. En son olarakta yine kendilerinin ürettiği anti virüs programını piyasaya sürerek milyarı vururlar.
Bununla da yetinmezler, sürekli versiyon geliştirerek tüm bilgisayar kullanıcılarını anti virüste zorunlu bir şekilde bağımlı hale getirerek sizin kanınızı emerler..
Aides le başlayan ve sağlığımızı tehdit eden virüs savaşı da bunun gibi bir şey.. Ama fark edemediğimiz bir şey var.. Oda insanoğlunun hızla gelişen zekasına paralel olarak dünyada her şeyinde iyi yada kötü yönde hızla değişerek Doğal Dengenin Bozulmasıdır. İşte bu süreçte çıkan virüslerde değişik mutasyonlara uğrayarak sürekli kendini geliştiriyor ve güncelliyor.
Bu aşamada dev ilaç Firmalarının apar topar ilaç üretme yarışına giriyor.. Uzun vadeli deneme süresi olası gereken aşı ve benzeri ilaçlar kısa vadede önümüze çıkartılıveriyor. Sonra bildiğiniz gibi başlıyor bir fırtına, bu ilacı kullanalım mı kullanmayalım mı?..Zira çok büyük bir rant ortaya çıktığı muhakkaktır.
Bu arada ortalık toz duman.. Her kafadan bir ses çıkıyor ki aşı olalım mı olmayalım mı?..
Bu hastalığı nasıl atlatırız korkusu var herkeste..
Ben derim ki korkmayalım lütfen. Önce Aids hastalığı çıktı. Ne oldu herkese bulaşma ihtimali vardı değil mi, sonra Kırım Kongo da öyle, Kuş gribi de öyle idi, şimdi Domuz gribi de öyle olacak..
Tabiî ki insan ölümden korkuyor herkes ama derdi veren Allah dermanı da vermiş. Biryandan bilim dünyası daha güvenli panzehiri ilacıyla uğraşırken diğer taraftan başka bir ad altında daha korkunç bir virüsün çıkması doğaldır.
Yapmamız gereken tek şey, bilinçli ilim insanlarının dediği gibi kendimize sağlıklı, düzenli ve hijyenik bir yaşam tarzını sürdürmek. Yeterli ve dengeli beslenerek yakalandığımız her hastalıkla vücudumuzun mücadele edebilecek dirence kavuşturmak.
Zira Sağlık Bakanlığının hazırladığı senaryoya göre, Türkiye de 40 milyondan fazla insan Domuz Gribine yakalanacakmış. Peki, İstanbul 15 milyonla bu risk gurubunun içinde ise bizler mutlaka yakalanacağız demektir.
Şahsen ben korkmuyorum. Nasıl olsa yakalanacağım. Aman ona dokunma buna yaklaşma gibi hayatımı da kâbusa çevirmiyorum.
İki şey yapıyorum; ellerimi sık sık sabunluyorum. Sonra ıhlamur gibi bitkisel doğal gıda takviyesi yapıyorum.
Yoksa korkunun ecele faydası mı var dostlar.. Bu risklerle yaşamaya alışmalıyız. Çünkü kaçacak başka daha sağlıklı bir dünya yok…