content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

23 Kas

Ahlaksız Toplumlar Tarihin Çöplüğüne Gömüldüler

İçilen içki miktarına göre 2005-2010 arasında Türkiye’de kişi başına içki tüketimi 18.3’ten 20.5 litreye yükseldi. Euromonitor 2011 ve 2012’de Türkiye’de içki tüketiminin daha da arttığını tahmin ediyor. En fazla artışsa ise şarapta. Çeşidin artması ve kadınların ilgisi nedeniyle roze şarap tüketiminde ciddi bir artış söz konusu. Yine de bira tahtını koruyor. Rakı ve diğerlerinin yaklaşık iki, şarabınsa 10 katı kadar bira tüketiliyor Türkiye’de.

Alkol tüketimindeki artış genç nüfus yoğunluğuna, gelirdeki yükselmeye, şehirleşmeye bağlanıyor. Yine de Türkiye, OECD üyeleri arasında öteden beri en az alkol tüketen ülke. Ancak alkol tüketiminde Türkiye’yi sadece OECD ülkeleri geride bırakmıyor. En ilginci şu ki son dönem içki şirketlerinin gözünü kamaştıran artış Müslüman ülkelerde. Bu artış, yasakların işe yaramadığının da bir göstergesi. Çünkü söz konusu ülkelerin bazılarında içki top yekun yasak, bazılarında ancak istisnai durumlarda serbest.

Türkiye'yi bu konuda büyük bir para kaynağı olarak gören uluslararası dev şirketler Türkiye'deki gençlere pençelerini atmış durumda. Yasaları delmek için ellerinden geleni yapan şirketler 5 milyar dolarlık pastadan pay almak için büyük çaba içerisinde. İsveçli sanal kumar şirketleri gelirlerinin 4'te birini Türkiye'den elde ediyor.

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Eski Genel Başkan Yardımcısı Sefa Saygılı da "Kumar Türk toplumunun baş belasıdır ve ülkemiz için korkunç sonuçlar doğuran bir faciadır. Artık her kredi kartı olan bilgisayarın başına geçiyor ve rahatça kumar oynayabiliyor. Kumar sonrası ilişkiler bozuluyor, aile bağları kopuyor ve kişiler duygusal olarak alt üst oluyor" dedi.

UYUŞTURUCU  BAĞIMLIĞI   ARTIYOR

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı, “2014 Türkiye Uyuşturucu Raporu”ndaki istatistiki veriler, uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığının ürkütücü boyutlara ulaştığını ortaya koydu. Başta Bonzai olmak üzere uyuşturucu bağımlılığı, kullanımı ve buna bağlı ölümlerin artmasından sonra “Uyuşturucu Eylem Planı” devreye sokuldu. 6 bakanlığı kapsayan ve uygulamaya başlanan eylem planına rağmen uyuşturucunun önüne geçilemedi.

Emniyet müdürlüklerinin bünyesinde kurulan NARKOTİM ekipleri, birçok operasyona imza attı. Raporda, gündemden düşmeyen Bonzai kullanımının yüzde 38 arttığına dikkat çekilirken, uyuşturucu kullanımının da yüzde 17 artış gösterdiği belirtildi. Uyuşturucu satıcılarının, bağımlılığı artırmak için sentetik kannabinoidler olarak adlandırılan “Bonzai”nin, ABD ve Çin’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan sokulduğu etken maddenin ada çayı ve damiana çayı gibi bitki yapraklarına emdirilerek piyasaya sürüldüğü kaydedildi. Özellikle gençlerde bağımlılığı artırmaya yönelik piyasaya sürülen bonzainin hammadesinin çoğunun, merdiven altlarında ve insan sağlığına zarar verecek şekilde üretildiğine de dikkat çekildi.

Adli Tıp Kurumları’ndan alınan ölüm nedenlerinin de yer aldığı raporda, Türkiye’de 2014 yılında 7’si kadın 232 kişinin doğrudan, 12’si kadın 416 kişinin de dolaylı olmak üzere 648 kişinin uyuşturucudan hayatını kaybettiği belirtildi. Uyuşturucuya bağlı dolaylı ölen 416 kişinin ölüm nedeni olarak, yüksekten düşme, suda boğulma, elektrik yaralanması, mide kanaması, kalp-damar hastalığı, akciğer enfeksiyonu, beyin kanaması, yanık, kanser, cinayet ve elle boğma gibi kayıtlara geçti.

Türkiye’nin 2013 yılındaki uyuşturucu raporunda ise toplam ölüm sayısı 162 kişi olarak kayıtlara geçmişti. Raporda dikkat çeken bir başka detay ise uyuşturucu madde kullanıcılarının başlama nedenleri oldu. Uyuşturucuya başlama nedenlerinin başında yüzde 48.98 ile arkadaş etkisi gelirken, merak nedeniyle başlayanların ise yüzde 23.71 olduğu kaydedildi. Uyuşturucu madde kullanıcılarının yüzde 69.74’ünün ilköğretim mezunu olduğu, madde kullanıcılarının yüzde 66.49’unun hiç evlenmemiş veya yalnız yaşayanlardan oluştuğu ifade edildi.

FUHUŞ AİLELERİN DAĞILIMINI KÖRÜKLÜYOR

Ailenin  dağılması, alkol ve uyuşturucu kullanımın artması, zinanın suç olmaktan çıkarılması, TV'lerdeki ahlâksız yayınların çoğalması fuhşa en önemli etken olarak gösteriliyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2002-2010 yılları arasında fuhuş suçları yüzde 220, ırza geçme ve çocuklara cinsel taciz suçları yüzde 125 oranında arttı.

Toplumlar için büyük bir sorun olan fuhuş konusunu gündemde tutmaya devam ediyor. Fuhuş yapan kadın sayısındaki artış ahlaksızlığı iğrenç boyutlara taşıyor. İlahiyatçılara göre, ülkemizde son dönemde maddi başarılara odaklanılırken, manevî alanda ise arzulanan performans sergilenemedi ve fuhşun artmasına kapı aralanmış oldu. Ortaya çıkan tabloda; ailenin dağılması, alkol ve uyuşturucu kullanımın artması, zinanın suç olmaktan çıkarılması, TV'lerdeki ahlâksız yayınların çoğalması fuhşa en önemli etken olarak gösteriliyor.

Fuhuşla ilgili kimi rakamlar da, yaygınlığın bir başka göstergesi olarak yorumlanıyor. Adalet Bakanlığı yaptığı dönemde bir soru önergesini cevaplandıran Sadullah Ergin, 2002-2010 yılları arasında fuhuş suçlarının yüzde 220, ırza geçme ve çocuklara cinsel taciz suçlarının yüzde 125 oranında arttığını açıklamıştı. Ergin önergeye cevabında şu bilgileri vermişti: “Fuhuş suçundan 2002 yılında 2669 kişi hakkında dava açıldı. Bu sayı 2007 yılında 4494’e, 2010 yılı sonu itibariyle de 8409’a ulaştı. Fuhuş suçu 8 yılda yüzde 220 oranında artış gösterdi. Cinsel saldırı ve çocuk istismarları suçlarından 2002 yılında 16 bin 043 sanık hakkında dava açılmışken, bu sayı 2007 yılı sonu itibariyle 19 bin 162’ye ve 2010 yılı sonu itibariyle de 35 bin 760’a ulaşarak 8 yılda yaklaşık yüzde 125’lik bir artış yaşandı.”

EŞCİNSELLİK  TEHLİKELİ BİR  SAPKINLIKTIR

Resmi olmayan bilgilere göre Türkiye'de 3 milyondan fazla eşcinsel yaşıyormuş. Bu 3'ün yanına bir sıfır atın, bence doğru rakam bunun bile üstündedir. Eşcinsel sayısı 3 milyon da, kendi cinsiyle seks yapan onca kişi ne oluyor acaba? Onlar kazaren veya mecburiyetten mi deniyorlar eşcinsel ilişkiyi? İster eşcinselce olsun, ister biseksüelce, ister transseksüellerle, eğer bu tür bir ilişkiyi gerçekleştiriyorsan veya gerçekleştirmek isteyip de içinde tutuyorsan, sen de bir LGBT bireyisindir. Heteroseksüel evlilik yapman, çoluğa-çocuğa karışman,  sadece aktif olman seni LGBT'likten kurtarmaz.

Yarıdan fazlası üniversite mezunuymuş eşcinsellerin. % 61'i evlenmeyi, yarısı da ileride ebeveyn olmayı düşünüyormuş. Şaşırtıcı! Yarısı sözlü tacize uğruyormuş. % 16.4'ü hizmet veya ürün alamamaktan şikayetçiymiş. % 12.4'ü fiziksel şiddete maruz kalmış. İşte bu rakam inanılmaz derecede düşük. Çünkü eşcinseller şiddete maruz kaldıklarını onurlarına yediremedikleri için saklıyorlar. Bana göre şiddete maruz kalmayan eşcinsel yoktur.

Türkiye genelinde % 93.8 gibi önemli bir kesimin bara gitmek gibi bir alışkanlığı yokken, eşcinsellerin % 78.7'sine göre tatillerde gece hayatına dahil olmak çok önemliymiş. Eşcinselliğe "eğlenceli" anlamında bakış açısını da tescil eden bir tespit bu oran. % 59'unun bir ilişkisi yokmuş şu an. Yalan! İlişki derken sürekli bir ilişkiden bahsediyorlar sanırım. % 6.3'ü eğitim-öğretim sektöründe görev alıyormuş.  Çocuklarına kimlerin eğitim verdiğini aileler duymasın!

Eşcinsellikle ilgili yapılan araştırmalar ve istatistiki veriler, eşcinsellerin varoluşu ve eşcinselliğin kabul edilişiyle doğru orantılıdır. Eşcinsellikten ne kadar yazılı veya sözlü olarak az bahsediliyorsa, eşcinsellik o derece de yok sayılıyordur.

Yalnızca cinayetler değil, şu anda dünyada büyük bir pervasızlıkla yaşanan ahlaksızlıklar da aynı sapkın düşünce tarzının ürünüdür. Günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde tarih boyunca yaşanan ahlaki çöküntülerin en üst sınırlarına ulaşılmış durumda. Tarihte hiçbir dönemde ahlak bozukluğu bu kadar şiddetli olmamıştır. Peygamberlerin inkarcı kavimlerinin yaptıkları sapkınlıklar ve gerçekleştirdikleri zulmün tamamı ahir zamanda tüm dünya çapında yaşanmaktadır.

  AHLAKSIZ TOPLUMLAR TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖMÜLDÜLER

Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen hadislerde ahir zamanda ahlaksızlığın yayılacağı şöyle haber verilmiştir: “Fuhuş açık olmadan… kıyamet kopmaz.” (Ramuz-El Ehadis, 91/7)  “Zinanın çoğalması kıyamet alametlerindendir.” (Buhari, Tecrid'i 1/16)  “Kıyamet yaklaşınca… kadınla yolun ortasında cinsel münasebette bulunacak kadar haya ortadan kalkar.” (Son Zamanlarla İlgili hadisler, s. 97)

“Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetindiklerinde… kıyamet yaklaşmış olacaktır.” (Ramuz-El Ehadis, 448/8; Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 480)  "Bir zaman gelecek kadınla yolun ortasında zina yapılacak. Kimse buna itiraz etmeyecek." (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 142)

Ahir zaman, her türlü ahlaksızlığın ve sapıklığın açıkça, hatta kimi çevreler tarafından takdir edilerek yaşandığı dönem olacaktır. Elbette bunun altyapısını oluşturan da yine Darwinist, materyalist ideolojidir. Çünkü Darwinist ideoloji, Allah inancını inkar ettiğinden, hiçbir ahlaki değer tanımadığından, insanları sözde tesadüflerin ürünü bir hayvan olarak gördüğünden, tüm dünyaya yayılmış bu sapkın felsefenin böyle dehşet verici sonuçlarının olması da doğal olacaktır.

Ahir zamanda ahlaksızlık ve insaniyetsizlik, bu propagandanın en önemli sloganları olan "modernlik", "çağdaşlık", "cesurluk" ve "özgürlük" adı altında pek çok ülkede adeta meşru hale getirilecektir. Kuşkusuz modern bir dünya görüşüne sahip olmak, çağın gelişmelerini yakından takip etmek, yeniliğe açık olmak güzel özelliklerdir. Ama bunu ahlaksızlık ve dejenerasyon için araç olarak kullanmak büyük bir aldatmacadır.

Ahir zamanda ortam, bu ahlaki çöküşü tetikleyen ve destekleyen çeşitli unsurlarla da dolup taşacaktır. Nitekim şu anda dünyanın pek çok ülkesinde barlar, gece kulüpleri gibi sözde eğlence mekanları ahlaksızlığın adeta bir sektör haline gelmesini sağlayan yerler haline gelmiştir. Fuhuş sektöründen para kazanma adeta legal hale getirilmiş, çeşitli devletler tarafından desteklenir olmuştur. Bazı Uzak Doğu ülkelerindeki durum göz önünde bulundurulduğunda bu gerçek daha iyi anlaşılacaktır.

Belirli çevreler tarafında verilen telkinin etkisiyle eşcinsellik neredeyse makul ve olağan gösterilmeye çalışılmış, TV’lerde ve yazılı basında adeta teşvik edilir hale getirilmiştir. Eşcinsel hakları, eşcinsel dernekleri, eşcinsel evlilikler gibi bu sapkınlığın önünü açan pek çok konu rahatlıkla gündeme getirilmekte, hatta bu sapkınlıklar bazı ülkelerin resmi kanunlarıyla korunmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde çeşitli TV kanallarında ve kimi magazin dergilerinde sergilenen ahlaksızlıklar, bugün artık evlilik dışı ilişkilerin, fuhuşla geçimini sağlamanın, homoseksüelliğin, kumarbazlığın, yolsuzluğun, israfın son derece yaygın olduğunu göstermekte ve daha da önemlisi bu haber ve görüntülerle halkın bilinçli olmayan kesimleri de benzer bir yaşama özendirilmektedir.

Fuhuşun kapsamlı şekilde yaygınlaştırılması ve hatta birçok ülkede yazılı ve görüntülü basın tarafından adeta teşvik edilir hale getirilmesi de ahir zamanda yaşanan ahlaki çöküntünün ibret verici boyutlarının görülmesi açısından önemlidir . Kimi zaman küçük yaştaki çocuklar bile bizzat kendi aileleri tarafından fuhuşa teşvik edilmektedirler. İnsanlar, evlilik dışı ilişkilere yönlendirilmekte ve bu ilişklier toplum içinde oldukça olağan karşılanmaktadır. TV’de, filmlerde, dizilerde verilen yoğun telkin hep bu yöndedir. Evlilik dışı ilişkilerden doğan çocuklar önemli bir toplumsal sorun halini almıştır. Her yıl sokağa bırakılan çocukların oranı oldukça fazladır ve bu çocukların bir kısmı yaşamını sokaklarda uyuşturucu ve fuhuş sektörünün pençesinde geçirmektedir. Ahir zamanda yaşanan bu manzara, Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde 1400 yıl öncesinden haber verilmiştir:

Büyüğe saygı, küçüğe merhamet kalkacak. Zina çocukları çoğalacak. O kadar ki kişi sokak ortasında kadınla zina edecek. (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s.140)

Günümüzden 50-60 yıl öncesine kadar ahlaksızlık olduğu bilinen ve şiddetle kınanan söz konusu kavramlar, dünyanın birçok ülkesinde Darwinistlerin tekelindeki medyanın etkisiyle şu anda çoğu insan tarafından son derece sıradan olaylar olarak görülmektedir. Oysa zina, Allah tarafından haram kılınmış büyük bir suç ve günahtır. Yüce Rabbimiz ayetinde şöyle bildirir:  “Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, 'çirkin bir hayasızlık' ve kötü bir yoldur.” (İsra Suresi, 32)

     AHLAKSIZ TOPLUMLAR  ÇÖKMEYE VE YOK OLMAYA MAHKUMDURLAR

Ahlaki çöküntünün hız kazandığı günümüzde ailesini ve kendini kurtarmak yetmiyor çevreye ve topluma da sahip çıkmak gerekiyor. Esrar, eroin, uyuşturucu, alkol-kumar ve fuhuş sektörü arttıkça toplumda manevi bir çöküntü dönemi başlıyor. Ahlaksızlığın getirdiği manevi huzursuzluk insanlığı tehdit eder hale geliyor.

Akıllara durgunluk verecek boyutlara ulaşan ahlaksızlık belirli sayıda kalmayıp tüm toplumu huzursuz etmeye başlıyor.

Allah Rasûlu şöyle buyurıyor: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Yönetici bir çobandır. Erkek, aile halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz." (Buharî, Nikah, 91)

"Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır" atasözüne uygun olarak, ahlak bozukluğu olan bir kişide tüm mahalleyi huzursuz ediyor, aile içi başlayan kavgalar toplumun geneline yayılıyor ve namuslu- haysiyetli insanları da tehdit ediyor.

Genel bir değerlendirme yaptığımızda, fuhuş sektörü toplumu tehdit eder hale gelmiş adeta devleşmiştir. Fuhuş batağına düşen binlerce hanım kardeşimiz bu sektördeki acımasız insanların elinde oyuncak haline gelmiştir. Televizyonlar, paylaşım siteleri, video ve CD lir ahlaksızlığın ne denli boyutlara ulaştığını gösteriyor.

Aile içi istismarlar insanın kanının donduracak boyutlardadır. İçki ve kumar, yaş sınırı 12-13 yaşlara dayanmış olan içki tüketimi tüm dünyada ürkütücü boyutlardadır. İnsanlığı uyuşturan kötülüklerin anası sayılan "içki-alkol" kullanımının önüne bir türlü geçemiyoruz. Malesef alkol kullanımı ve kumar belası kişinin kendisine değil, ailesine zarar veriyor, ailelerin dağılmasına vesile oluyor. Huzursuzluğun ana kaynağını oluşturuyor.

Esrar-eroin ve uyuşturucu kullanımı: İstatistikler bu konuda da bizi korkutuyor. Okul önlerinde-mahalle aralarında, cadde ortasında açık açık satılır hale gelen uyuşturucu belası insanlığın düşmanı durumundadır. Sadece para kazanmaya yönelik olmayıp, siyasi - askeri ve ahlaki tüm çöküntüleri, beraberinde getiren uyuşturucu mafyasına karşı mücadele etmek insanı bir görevdir.

Ailelerin bu konuda bilgilendirilmesi ve uyarılması çok önemlidir. Mahallelerde, cadde ve sokaklarda uyuşturucu satılır hale gelmişse, bana karşı mücadele etmek hepimizin görevi olmalıdır. Aksi takdirde yarın ahlaksızlık toplumları tehdit eder konuma gelecektir.

Alkol kullanımı ve fuhuş olayları ülkemizde tehlikeli boyutlardadır. Manevi çöküntü toplumu sarmışsa, "Toplumsal felaketi" beklemek kaçınılmaz olacaktır. Ahlaksızlık, akla ve hayale gelmeyen tedirginlik konumuna gelmişse tehlike çanları çalıyor demektir.

Tedbir alamadığımız takdirde kötülükler bir gün bizi de boğacak hepimizi rahatsız edici boyutlara ulaşacaktır. Sanırım bugünün istatistikleri de ahlaki manada. “ Tehlike Çanlarının Çaldığı” noktasındadır. Yasal düzenlemeler de dahil her türlü tedbirler alınmalı, her ilde ciddi manada ahlak zabıtası birimleri kurulmalıdır.

Unutmayınız ki: ahlaki çöküntü her geçen gün katlanarak devam edecek  ve toplumun huzurunu bozacaktır. Ahlaksızlıkla ciddi manada mücadele edilmediği takdirde toplumun geneli bundan etkilenecek, gençleri ve çocuklarımızı korumak imkânsız hale gelecektir.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank