Ahh Dost!
Ah dost, ne çok örselendin. Ne çok yağmalandın, ne çok aldatıldın!.
Sevgili “dost” bu yazım sanadır bilesin.
Bu güne kadar herkes ne çok dostu olduğunu zannediyordur. Ve de kendini dost biliyordur.
Dostun kapısı açıktır yirmi dört saat.
Dosta gitmek için randevu alınmaz. Öylesine çat diye çalarsın kapısını.
Dostun mazereti/bahanesi yoktur.
Dosta karşı programınız olmaz. Programı birlikte yaparsınız.
Dosttan borç istersiniz o size para verir ama borç vermez.
O sizden borç ister ama siz geri almayı düşünmezsiniz bile. Vadesi kesilmeyen, tahsili düşünülmeyen bir borçtur, bunu iyi bilirsiniz.
Dost, ne olursa olsun seni düşünür. Herkes işini gücünü paranı pulunu sorar, dünyalıkları merak eder durur. Dost, şöyyyle bir derinden “sen nasılsın bakalım onu söyle” der. Onun sorusundaki derinliği, yüzündeki saflığı içtenliği, ses tonundaki güveni taaa içinize kadar çekersiniz. “İyiyim hamdolsun” dersiniz siz de. Alışılagelen bir cevap gibi görülse de, öylesine samimi bir sorudur ki, sahiden de bu, candanlığı görünce iyileşiverirsiniz bir parça. Aslında onun iyi mi kötü mü olduğunu da çok iyi bilirsiniz. Şöyle bir parça yüzüne bakmanız yeterlidir. Sizin ona sorduğunuz “nasılsın” sorusu tam anlamıyla BEN BURADAYIM YİNE EN SON BIRATIĞIN YERDE ve SAPA SAĞLAM demektir. Bu nasılsın sorusu öyle bir sorudur ki, hastaları iyileştiren, ümitsizleri umutlandıran, iradesizleri çelikleştiren doğal bir dopingdir.
Kendini dost olarak görenler, örselemeyin “dost”u. Biliyor musunuz, ne siz dostsunuz sevdiklerinizin, ne de sevdikleriniz sizin dostunuz. “Arkadaş” ile aldattığıız sözcük size hesap sorar şimdi dost bildiğimiz arkadaşları, arkadaşlık payesinden çıkarıp dost hanesine yazdığımız için.
Peki hazır mısınız sorguya:
Eeee, sonuç:
Kaç kişi kaldı… Yaaa, öyle mi?
Kimse kalmadıysa o halde dost hanenizde, acaba aynaya batınız mı hiç, yoksa bennn? diye düşünerek? Hıı’ , baktınız mı?
Cevabını kendinize verin bence, bana değil.
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, www.bilgievreni.com, www.haberanaliz.net www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.kamudanhaber.com www.gercekgazete.web.tr, ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Balıkesir Demokrat, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Değerli dostum.
Yazına Mevlananın bir sözüyle cevap vereyim;
Haziran 21st, 2009 at 19:26"Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütünün parçalarından daha büyük olmalı...
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı..." Demiş Mevlana.
Dostlukla ilgili diğer konular olduğu gibi herkes bir yorum yapar.Senin yorumlarında doğru saptamalı tabiiki.
Ben dostluk konusunda şanslı ve bu konuda aynaya hiç bakmayanlardanım.Zira onlar değil ben onlara dost olurum.Sayılarıda çoktur.Sevmek gibi dostluk beklentim yoktur.Bu yüzden hiç şüphe götürmez dosluğum.Çünkü dostluğum çok sağlamdır.
Buradan bir kez daha açıklıyorum ki senin en sağlam DOSTUNUM bunu asla unutma. Yüreğindeki sevgisi ve dostluğu gibi kalemide sağlam dostum.Yüreğine ve kalemine sağlık.
Sevgiyle,Dostlar ve Dostluklarla mutlu kal
Söyleyeceklerim belki garip gelecek bu yorumu okuyan okuyucularımıza...
Ahmet beyin " 2050 Yılına Subjektif Bir Mektup " isimli yazısını arıyordum, sayfa aralarında dolaşırken "Ahh Dost!" Gözüme ilişti hemen durdum ve devamında okuduğum "Ah dost, ne çok örselendin. Ne çok yağmalandın, ne çok aldatıldın!.
Sevgili “dost” bu yazım sanadır bilesin." sözleri sanki bana söylüyormuş gibiydi. Yıllardır nette kullanıcı adı olarak "1dost" benimle bütünleşmiştir sevmediğim bir kelimedir "sanal alem" denmesi. Sanal da olsa hep dost olmuşumdur, ama ne yazık ki aynen bana uyarı gibi gelen "Ah dost, ne çok örselendin. Ne çok yağmalandın, ne çok aldatıldın!." Bu sözler beni çok duygulandırdı...
Eylül 2nd, 2010 at 01:01Çok güzeldi... Kutluyorum harikasınız... Pazara kadar değil, mezara kadar olan dostluklara selam olsun diyorum huzurunuzda... Saygılarımla...
Sacide Hanım,
Dostluğunuzun nezaheti,
Şiirlerinizin lezazeti,
Misyonunuzun nezaketi,
Yorumlarınızın nefaseti eksik olmasın.
Not: O yazının müsebbibi olan zihnimdeki psikolojik kalıntıların iz düşümlerine ilişkin önümüzdeki pazar günü yeni bir yazı kaleme almayı düşünüyorum.
Gazetemiz için özverili çalışmalarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum sayın Müdürüm.
Eylül 2nd, 2010 at 01:15Sayın Ahmet bey, yazınız çok güzel, dostluk özeldir, dostluk naziktir hemen kırılabilir. O yüzden zarif hareketlerle tutmak lazım dostluğu. Şimdi bunu okuyunca dostlarım geldi aklıma aynaya baktığımda yalnız kalmayışım beni mutlu etti. Koparılan bağlar yazımda da söylediğim gibi dostluk uzaklaşılsa bile devam edendir. Dost belki saçma gelicek ama yazdıklarından bile ruhundan emin olandır. Benim dostlarım uzakta ama hep yanımda. Saygıyla...
Eylül 2nd, 2010 at 09:29