Ah Şu, Kartel Medyası…
Ne yazık ki, yaşanan bu kadar olaya ve çekilen sıkıntılara rağmen; medyanın önemli bir bölümü, hale hatalı/tek taraflı/kasıtlı/baskıcı/abartıcı davranışlarını sürdürmektedir.
AKP döneminde, medyanın büyük bir bölümünün,hizaya getirildiği (?);el değiştirdiği, yandaş konumuna sokulduğu, doğrudur. Özellikle Doğan Grubu, bundan fazlası ile nasibini almıştır.
Peki, niçin, toplumdan, medyaya herhangi bir destek gelmemiştir? Halktan kopuk olduğu, güvenilir olmaktan çıktığı, halkın çıkarlarını değil de kendi çıkarlarını ön plana aldığı, kendini her kişi ve kurumun üzerinde gördüğü için… Milli ve manevi değer sahiplerine devamlı saldırdığı için. Sermayesinin önemli bir bölümünü sattığı ABD/İsrail/Almanya vb. ülkelerin güdümüne girdiği için. 27 Mayıs/12 Eylül/ 28 Şubat vb. demokrasi ve ahlak dışı olaylarda, baş rolü oynadığı her türlü yalana/iftiraya/abartıya/baskıya/provokasyona başvurduğu için.
Halk, bu tür davranışlardan bıkmıştır. Tiksinmektedir. Ve kendilerini itibarsız, inanılmaz, çıkarcı, konumuna düşürmüşlerdir.
-Şimdi, (iktidardan korktukları için) yeni taktikler uygulamaya başladıklarını görmekteyiz. Türkiye düşmanı, yabancı basına haber yazdırmak ve abartarak aktarmak. Ne imiş-Dünya bizi konuşuyormuş? Dayanakları ise, Türk düşmanı Fransız basını; Roschilld grubunun medyası, ve Türk düşmanı AB li politikacılar.
-Müşterek tenkid noktası da, (her zaman olduğu gibi) laiklik ve Atatürkçülük. Hep aynı senaryolar, aynı yalanlar.
-AB kendi derdinden ölmüş. Ekonomik çöküntüsü ile uğraşıyor. Türkiye’yi düşünecek hali mi kalmış? Hele halkın gündeminde, Türkiye’nin hiç yeri yok. Bu tür, sipariş haberlere ilgi de duymaz. Sadece, bizim aktarmacılara kaynak olur.
-AB halkı ise, hiç ilgilenmez. Zaten, çoğu da Türkiye’nin yerini, haritada bile bulamaz.
-Kimin umurunda; halkını küçük gören, inançlarımıza hakaret eden, kendini beğenmiş Fazıl Say’a açılan dava?
-Kimin umurunda, istismar ettiğiniz pankart açma davası? (Mahkeme, devamlı açıklıyor. Bu iki kişiye verilen ceza, pankart ile ilgili değildir, terör örgütü üyesi olmaktan dolayıdır, diye. Siz, ısrarla saptırmalarınıza devam ediyorsunuz.)
-Hangi geri zekalı, Türkiye’nin adım adım İslam Devleti olmaya doğru gittiğini iddia edebilir? Rüşvet/israf/ihale yolsuzlukları/fuhuş/zina/tecavüz/alkol/uyuşturucu/hırsızlık/yolsuzluk/torpil/sapıklık, velhasıl her türlü melanet zirveye ulaşmış. Emanet ehline vermek, saçı bitmemiş yetim hakkına el uzatmak vb. hasletler kaybolmuş. Yalan-dolan olağan hale gelmiş. Kartel medyası, hala provokasyon peşinde. Hala din düşmanlığı yapıyor. Hala, baskı ve zulüm düzenini savunuyor.
-İnsanımız, aş ve iş peşinde. İşsizlik, başını almış gidiyor. Tuzu kuru medya patronları, servetlerine servet katma peşinde. Mevcut dejenere düzenin devamı için uğraşıyorlar. Hiçbir şey,umurlarında değil Ekonomiye ve Ülke’ye verdikleri zararın haddi hesabı yok. Bir bakıyorsunuz, “taşaron işçi” konusunu istismar etmekteler. Ama, kendilerinde, tek bir sendikalı işçi çalışamaz. Bu arada, bir çok evladımızı da, sefalet ücreti ile, ve de sigortasız çalıştırırlar.
Bir bakıyorsunuz, tersane kazalarını dillerinde dolamışlar. Niçin? Krizden önce, Dünya’da ilk beşe giren, gemi inşa sanayimiz, en fazla Alman tersanelerinin işlerini kaptığı için. Zira, sermayenin bir bölümü Alman patronları elinde ve onların emirlerini dinlemek lazım.
Diziler, magazin haber ve programları, zaten ahlaki değerlerimizi yok etmek amacını güden bombalar. Aile yapısını çökertme senaryoları.
Ne ekersen, onu biçersin. Kartel medyası, başına gelenleri hak etmektedir. Zaten, satış tutarları da, kendilerine verilen değerin, önemli bir ölçüsüdür.