Ah Bu Köy Düğünleri!…
Pazar günü akşamı bir arkadaşımın düğünü vardı. Arkadaşım bir beldeye üç-beş km mesafesindeki mahallesinde oturuyordu. Yani köy düğününe gittim sayılır.İstese idi beldenin düğün salonunda düğününü yapabilirdi. Evinin yanındaki harman müsait olduğu ve kendisi de böyle tercih ettiği için düğününü evinin harmanında yaptı.
Düğüne gittiğimde tercihin sadece yer ile ilgili olmadığını anladım. Düğünün içeriğinde de köy düğününü tercih etmişti. Aslında bunu bizim geleneksel düğünlerimizi tercih etmişti desem daha doğru olur.Bu tür düğüne gitmeyeli en az 10-15 yıl oldu. Arkadaşımın mali durumu iyi olduğu için kaybolmaya yüz tutmuş geleneklerimizi elinden geldiğince sergilemeye çalışmış.
Bir çok oyunlarımızı, davul zurna ile çalınan gaydalarımızı yeniden dinlemek ve oyunlarımızı görmek nasip oldu. Burada bir şey dikkatimi çekti, müzik ile oyun figürleri birbirlerine uyumluydular. Ayrıca seyredenleri gülümseten, neşelendiren oyunlar oynandı. Yani aşağı yukarı herkes düğüne ruhen iştirak etti.
Halbuki şehirlerdeki düğün salonlarında yapılan düğünlerin ne olduğu belli değil. Müzik ile oyunlar birbirine uyum sağlamadığı gibi, ne oynayanları ne de seyredenleri tatmin ediyor. Laf olsun diye oynanıyor ve laf olsun diye de seyrediliyor. Hani bitse de gitsek diye bakılıyor.
Bu yaz gününde bu hafta fazla “felsefe” yapmayacağım, yazımı da kısa keseceğim, ama ben sizin yerinizde olsam arada bir boş kaldığımda bu konuyu kenarından köşesinden irdelerdim…………