Ah Be Pala Mustafa…
64 yıllık hayatında bir kez Bakan gördü.
Gördüğüne pişman oldu.
Tanıştığına önce sevindi, sonra içi yandı.
Coşkusuna gem vuramadı, takla atmadı ama davulcu çaldı, o meydanda oynadı.
Bir o yana, bir bu yana.
Döne döne, seke seke.
Alkışlayanlar yanından çekip gidince…
Ne olduğunu anlayamadı.
Eli ağzına gitti.
Pala bıyıklarına değdi.
O andan sonra da “ Pala Mustafa” lakabı “Taklacı” olarak değişti.
*
Hafta sonunda Erzurum’un Pasinler ilçesine giden İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin, önüne çıkan Mustafa Boğaçayır’ın sevincini ölçmüştü.
“ Senin geldiğine sevindim” diyen vatandaş Mustafa, Bakan Şahin’in “ Yok ya, nerden bileyim sevindiğini” lafına şaşırmış…
“ Hadi bir takla at da göreyim” sözünü anlamamış…
“ Bir oyna bakayım” talimatıyla da davul zurnanın kıvrak nağmeleriyle döktürmüştü.
Ne kadar gazeteci, televizyoncu varsa hepsine “ Siyasi magazin” konusu olmuştu.
Kendisini haberlerde izleyince tatlı burukluk hissetti, ve karizmayı çizdirdiğini mahalle kahvesinde anladı.
*
Oysa herkes ona “Pala” diye sesleniyordu.
Dudaklarını kapatan pos bıyıklarıyla ünlüydü.
Hava veriyor, namını yürütüyordu.
Ta ki…
İçişleri Bakanı karşısına çıkıncaya kadar.
*
Şimdi oturmuş, dizini dövüyor.
“ Ne yaptım, ne ettim” ağıtı yakıyor.
Tansiyon, şeker, astım hastası Mustafa Boğaçayır Bakan’ı görünce “umut” diye koşmuş.
Yıllardır iş arıyormuş.
Çare olur, elinden tutar, bir işe koyar hayalini kurmuş.
“ Seni görünce sevindim” sözünden sonra da her şeyi unutmuş.
*
Pala Mustafa’yı bir dinleyin:
“ Karımı 7 yıl önce kaybettim. Yokluk, çaresizlik her yanımda. Bakan için öne atıldım, bir şeyler dedi, meğer “takla atmamı” istemiş. Duymadım, “oyna” deyince kendimi tutamadım. İş bile isteyemedim. Oynadığımla kaldım”
*
Pala Mustafa artık kahveye de çıkamıyor.
Önüne gelen dalga geçiyormuş.
Tansiyon, şekeri daha da artmış, üzüntüsünden nefes alamaz hale gelmiş.
*
Olay, memlekete gündem oldu.
Meclis’e taşındı.
Ankara’da “Takla at” sözünü protesto eden gruplar polisle çatıştı, bir sürü kişi gözaltına alındı.
Hiçbiri Pala’nın umurunda değil.
O “makaralık” olduğuna…
Oynatılıp yüz üstü bırakıldığına…
İş isteyemediğine…
Yokluk ve çaresizliğine yalnızlığın eklenmesine yanıyor.
*
Ah be Pala Mustafa.
Demediler mi sana?
“Siyasete bulaşma!”
***************************