Ağzı Olan Kürtleri Konuşuyor!
“Haydi gelin ağzımızı alıştırmak için hep birlikte soralım:
Türklerle Kürtler birlikte yaşamak zorunda mıdır?”
Eğer bu ortak iradeyi gösterip yaşayabileceksek, tabii ki yaşayalım.
Tabii ki hem Türkler, hem Kürtler için en iyisi budur.Ama yaşayamayacaksak?
Yaşayamayacaksak, artık adını koyalım. ERTUĞRUL ÖZKÖK
BU ÜLKEDE ortalık karıştırmak ne kadar kolaylaştı. Birileri çenesini tutamadığı için, diğerleri birbirinden nefret etme noktasına kadar geldi. Kardeşin kardeşliği kabul etmediği ve etnik çatışmaların gözle görülür bir şekilde, yaşandığı ülkemizde sancılanmalar hiç bitmiyor, kulaklarımızdaki çınlama oluyor. Akılda darbeler yaratacak kadar büyük depremler çıkıyor saniye saniye hem de artçısız sallantılar bunlar.
Bu cümle neden söylenmiştir, diye bakan ve bu kişiyi de dinleyen yok. Birileri yazıyor, birileri de sırf kendine has yazıldığı için onu destekliyor. Yanlış burada başlıyor, kıvranmaya. Yazar kelimelerine set çekemez, mübalağa yapmak yazarın kaleminin düşlerindeki birikintileri temizlemeye yarar.
Ertuğrul Özkök'ün "Türkler ve Kürtler birbiriyle yaşamak istiyor mu?” yazısın da abartılacak tek bir kaide yok. Zaten yıllardır, Türklerden ayrıyız, bizler sevilmiyoruz! diye dağlara çıkılmadı mı? Bizimde ayrı bir kültürümüz var diye, sokaklarla dökülmedi mi doğuda ki insanımız? Bunları ne çabuk unutuyoruz ve doğru bu kadar açık ve net cümlelerle, ortaya konuşulduğunda hemen farklı bir noktaya çekebiliyoruz. Özkök yıllardır süregelen bir anlayışa, gerçek bir açıklama getirmiştir. Sadece başlığı alıp, bir yazının başına koyup bakın Ertuğrul Özkök ve onun gibiler hep böyle düşünüyor, bu Türkler hep böyleydi demek, bana göre yargısız bir insafsızlık. Destur demek istiyorum. Destur diye de çığlık atıyorum artık.
“Gün görmemiş yüzlere
gün görmemiş çaresizlik saplandı.
Kağnısı ağır bir yürek işleyişi
Acı bir sona dayandı feryat figan” AYSUN GÜL
Yıllardan beri açık ve net bir şekilde Kürt vatandaşlarımızın istediği, özgür bir Kürt devleti değil miydi? Üniter devlet çığlıkları ne çabuk unuttunuz. Birileri birilerini gerçekten kötü kullanıyor, bence. İşine geldiği taraftan olayları yorumlayıp, yorumlattırıyor. Ve iki etnik soyu birbirine düşman ediyor. Birilerinin can yanması düzelecekse, ben de Ertuğrul Özkök’e sonuna kadar katılıyorum.
Türkler ve Kürtler bir arada yaşabileceksek eğer, buna göre davranmanın zamanı geldi de geçiyor. Yok, eğer bunu istemiyorsa, Kürt kardeşlerimizin istediklerini, onlara sunmaktan çekinmemek gerektiğine inanıyorum. Sayın Özkök’ün de dediği gibi Özal bunu yıllar önce söylediğinde yer gök inlemişti. Ama şimdilerde açılımlar yapıldığı halde açılımda eksiklikler var hakkımız olanı vermiyorsunuz diyebiliyorlar. Yıllarca şehit cenazelerinde ağlayan inleyen annelerin bile meclise girenlere sesleri bile çıkmıyor.
Ama bizler birlikte yaşamayı öğrenemedik ve öğrenmeye de niyetimiz yok. savaştan sokak baskınlarından, karşılık ölümlerden vazgeçemedik rahat bir uyku uyuyamadık. Bu artık sosyal bir sorun olmaktan çıktı. Ve iki ırkın saçma sapan kavgasına döndü. Biz üstünüz, siz üstünsünüz! Bizim topraklarınız! Sizin topraklarınız! Yapmayın artık, bırakın bu faşist söyleri ve artık kararınızı adam gibi verin. Birlikte yaşamayı istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Her iki tarafa da soruyorum. Ayrı millet olmak ilişkilere son vermek anlamına da gelmez.
“Yağmur sonrası ellerinde toprak kokusu
Gözlerinde kan oldu damar damar
Güneşe bakamayan çehrelerde
Yanık bir gözyaşı sessizce akıyor
Tenini kaplayan çizgiler nasırlaşmış düşüncelerde.” AYSUN GÜL
Açılım yapılacağına, masaya oturulup bu konuşulmalı. Birbirimizi yemekten kurtulmanın, tek yolu bu. Federasyon anlayışı bunun tek çaresi ise, bu böyle olmalı. Ama yıllardır istediklerini şimdiler de, istemiyorlarsa ve suçu olmayan o günahsız çocukları sokaklara döküyorlarsa, bunun altında da büyük kasıt ararım. Tabii ki birlikte yaşamaktan büyük zevk alırdık, almadık mı? Yıllarca, bir iki ayaklanma haricinde, Türkler ve Kürtler arasında hiçbir sıkıntı olmadı. Beraber bu savaşı verdik, yan yana savaştı atalarımız. Kansa hep birlikte verildi, cansa kıymeti hep birlikte bilindi.
Şimdiler de bakıyorum da, yazıklar olsun diyorum! O zaman birileri onların canını alırken, elele olan bu iki millet, birbirilerinin canını almaktan zevk alıyorsa ve atalarımız gibi beceremiyorsak, bunun tek çaresi oturup ne yapabiliriz’i? konuşmak.
“Çalgı seslerinde darlık pençeliyor geceyi
Çek üzerinden ağır ve ağıtsı bu sesleri
Dağlara yazılan kan renginde
Ah diye bir serzeniş.
Susturun katran karası bu ahu zarı
İçinde ölüm susuyor cana muhtaç.” AYSUN GÜL
Kız almak, vermek tabii ki hala var bu insanların arasında. Mecliste birlikte olmaktan da gurur duyuyoruz. Her yerde birlikte yaşayabiliyoruz, ama nedense doğu sınırlarındaki kargaşa bir türlü bitmiyor. Gelenek görenekleriyle bile iki kültürü birleştiren bizlere, ne oldu da bu hale geldik. Milliyetçiliğin, bu milletin başına aştığı en büyük yara, bu olsa gerek. Batı hiçbir şey bulamadı, ama milliyetçilikle içimize nifak bombasını yolladı işte.
“Dersim kapısında adı yazılı sevgili
İçimdeki aykırılık ayrılığı seçmeden gel
Secde eden sakıncalı sözcükleri
Kalbimdeki yerinden ben sökmeden gel” AYSUN GÜL
Bence bir daha eleştiri yaparken, biraz kalemine dikkat etmeli bazıları. Siyaset acıtır ve acıyan yerden kan sızar deliksizce. Karmaşa ve kaosa gerek olmayan cümlelere, bu anlam verilmeye kalkılırsa, yeniden diyorum orada durun! destur. Bu saatten sonra halk talep edenlerle, hak talepleri konuşulur bunun yorumu yapılmaz.
“Hey ağıt seni vuruyorum, bu saatte derinden
Soluğum kesildi, sığdıramıyorum bedenime
Bedenimde beynime karşı ahlaksız bir slogan var
Canım daralıyor, gidemiyorum bitmekten.
Ruhuma yenilenen bir değişim düğümlendi
İnkılâplar yol üstüne yığıldı, durduramıyorum sözlerimi.” AYSUN GÜL
Özgürlük herkesin hakkı, özgür değiliz diyenler eğer özgürce konuşabiliyor ve yazabiliyorlarsa bence biraz laf atarken insaflı olmalıdırlar. Ertuğrul beyin yazısında lastik gibi uzatacak kadar elastiki bir anlam yok düz ve olduğu gibi anlaşılır ve net. Doğru söze başka söz lüzumsuzluk olur. Ne diyordu Hz. Ebubekir, “lüzumsuz sözleri terk etmek imandandır.”
Selam ve dua ile
Sevgili Aysun,
Tebrik ediyorum sizi.Yureginize saglik.
Kurdum diyenle, vatan hainiyim diyeni ayni kefeye koymak mumkunmu?
Kimsenin sozu Dogu Anadolu da veya Guney Dogu Anadolu da oturan insanlara degil , Turkiye’nin herhangi bir yerinde oturan kurdum diyen insanlara soylenmiyor.
Sorun Turkiye sinirlari icinde kurdistan diye bi devlet kurma cabasi icinde olanlaradir.Yillardir gencecik fidanlar kiriliyor.
30 binden fazla kisiyi bu ugurda kaybettik.Oyun icinde oyun oynaniyor. PKK denen bir illet var.
Tavizle tacizin sonu yoktur.Sag gosteripte sol vurmanin anlami yok.
Amac TURKIYE'nin bolunmez butunlugu”dur. Yuzyillardir beraber oturmusuz, can olmusuz,canan olmusuz et ve tirnak olmusuz.
T.C devleti kurtleri hedef alsaydi simdiye kadar hedefine coktan ulasirdi, Bu konuda hic kimsenin bir suphesi olmasin.
Simdiye kadar oldugu gibi OZKOK gibi isimler bazi gazete ve dergilerde adi zikredilerek hedef gosterilir ve Birgun gazetenin ilk sayfasinda olduruldu diye okursunuz.
Yahu Allahtan korkun artik...
Ozgurlugumuz yok diyenler, Bu kurdum diyenler T.C Devletinde ,Cumhurbaskani mi, Basbakan mi, Bakan mi,milletvekili mi, holding sahibi mi, bir siyasi partinin Genel Baskani mi, memuru mu, iscisi mi, olmadilar.
Yoksa bir mal, mulk edinme durumun da siz kurtsunuz deyipte engelleyenlermi oldu?
Egitim dalinda siz kurtsunuz deyip universite kapilarimi kapatildi?
T.C devleti kurtleri hedef alsaydi simdiye kadar hedefine coktan ulasirdi.Bu konuda kimsenin suphesi olmasin.
Vatan hainlerinin etkisinde kalanlar da bu tur yorumlari dile getirebiliyorlarsa bu durumda kimsenin kimseyi ezmediginin ispatidir.
Ekim 2nd, 2010 at 01:55Sevgili Aysun, bence sen bu konulara girme! Çünki bu derinlik ve yakın tarih bilgisi gerektiren bir konu, sen daha çok kelimelerle haşır-neşirsin. Kürt sorunu'nun iki temeli vardır:
Ekim 2nd, 2010 at 11:03TC Devlet dinamiğinin yapısı ulus-devlet üzerine kuruludur. bu ne demektir? açıklayayım:
1. Çerkes, Laz, Ermeni, Kürt farketmez! her ırkın çocuğu sabahları andımızı okur ve "Ne Mutlu Türküm Diyene!" der. Aysun Hanım, sen inanç hassasiyetleri olan bir insansın; insanen ve islamen bu doğru mudur?
Ahmet Arif'in "33 Kurşun" diye bir şiiri vardır. O şiir, 33 masum insanın kurşuna dizilişini anlatır. Ve 33 insanın katledildiği bölgede yani 33 insanın çocuklarının torunlarının olduğu mıntıkada "Mustafa Muğlalı" adına bir karakol vardır. Ve Mustafa Muğlalı o 33 kişiyi kurşuna dizen kişidir. ve araştır o 33 insan niçin kurşuna dizilmiştir?
Aysun Hanım, bu ülkede " Kendini Kürt Sananlar Raporu" diye bir rapor var. Sen bir müslüman olarak buna ne dersin?
Sevgili Aysun,
İstanbul Barosu her yıl Mahmut Esat Bozkurt Hukuk Ödülü verir. O M.E.Bozkurt, " bu ülkenin sahibi Türklerdir, Türkler dışındakilerin tek bir hakkı vardır o da köleliktir" sen bir müslüman olarak buna ne diyorsun?
Rum 22'de bütün dillerin Allah'ın bir ayeti olduğu ifade buyruluyor. Peki Kürtçe kaç yıl yasaklı kaldı, neden yasaklı kaldı?
Aysun Hanım,Doğu ve Güneydoğu'da, insanların taktığı puşiler toplatılıp şehrin merkezinde yakıldı. ki benim babam da puşi takan biridir ve bunu sırf geleneklerinden dolayı takan PKK'yi sevmeyen biridir. yani sırf geleneğinden göreneğinden takılan bir puşiyi toplatıp yakmıştır resmi ideoloji.
Hariçten gazel okumak güzel, bekara avrat boşamak kolaydır. 80 darbesinden sonra Diyarbakır cezaevinde insanlara dışkı yedirildi, babadan oğluna, oğuldan babasına tokat atılması istendi. tokadı sert atmayana köpekler salındı. Bunlar olurken kılını kıpırdamayan bir Özkök, sorunun temeline inmeden böyle bir şeyi diyemez.
ki sevgili Aysun, 28 Şubat, benim gibi binlerce İHL mezununu sindirmiş bir post-modern darbeydi. Bu darbeyi desteklemiş bir adamdan bahsediyoruz. Bacılarımızın başörtüsüne eller uzatılmasını normal gören bir zihniyetten bahsediyoruz. Onda ne numaralar var! Ki yaşadığımız son süreçte Ergenekon denilen yapı ortaya çıktı. kises kayıtları,yerden çıkan suikast-law silahları, çocukların yoğun olduğu saatlerde müzeyi havaya uçurma planları,spatlı-tespitli yüzlerce belge ve ki ergenekon Kürt sorununun çıban başıyken, Ergenekon'a toz kondurmayan, "mahkemelerden çıkıp teröristlerle çatışmaya giden komutanlar" deyip, ergenekondan tutuklu komutanları her haliyle destekleyen bir adamdan bahsediyoruz. yani demem o ki Aysun Hanım, sen konuya vakıf değilsen girme! "yılan beni takip etse beli kırılırdı" gibi esnekliğini ifade eden bir adamdan bahsediyoruz. "mecliste 411 gibi ezici bir çoğunlukla kabul edilen "türban serbestisine" genel yayın yönetmeni olduğu gazetenin manşetine "411 el kaosa kalktı" gibi son derece kötü niyetli ve tahrik edici bir mbir yazı çeken bir adamdan bahsediyoruz. Ömrü darbe hayalleriyle geçmiş olan İlhan Selçuk'a aydın diyebilen, "Kardeşim Apo" diyen Yalçın Küçük'ü destekleme derdine düşmüş bir adamdan bahsediyoruz. Yani Aysun Hanım, o masumca bir soru sormadı, sen onu iyi takip etmiyor olabilirsin ama ben onu biliyorum.
merhabalar İbrahim bey ama sizin kadar bu konulara vakıf biriyim. sözlerinize dikkat ederseniz sevinirim.
Ekim 2nd, 2010 at 20:40ne anlıyorsanız ona göre yorum yapmaktan vazgeçerseniz beni mutlu edersiniz ben daha yeni öğrenmiyorum bu ülkede olanları ve bana göre yazdıklarımda vakıf olunmayacak anlaşılmayacak bir durum yoktur.
Siz yazarken doğru ve vakıfsınız biz yazınca anlamıyorsunuz yazmayın deme hakkını nerede buluyorsunuz bunu merak ediyorum.
Biraz empati yapmayı öğrenirseniz çok sevinirim. bakın ben size saygı duyuyorum ama ne yazık ki baştan beri sizden aynı saygıyı görmediğimi düşünüyorum.
BAKIN BEN ERTUĞRUL BEYİ DESTEKLEMİYORUM. SADECE BU CĞMKESİNDE YANLIŞ OLMADIĞINI SÖYLÜYORUM. YAZIMI İYİCE BİR OKUYUN ONA GÖRE YORUM YAPIN. BU ÜLKEDE Kİ SÜRÜ KÜLTÜRÜ İNSANLARLA BENİ DE BİR TUTMAYIN.
BİLİYOR MUSUNUZ YILLARCA KÜRTLERE YAPILANLAR KARŞISINDAYDIM. VE BİR SÜRÜ ARKADAŞIM VAR ONLARIN İÇİNDE.SAVUNMAKSA EN ALASIYLA YAPTIM.
AMA NE YAZIK Kİ YANLIŞ ANLAŞILMAYI BIRAKTIM ARTIK ANLAMA SORUNUM OLDUĞUNU SÖYLEYEN BİRYLE KARŞI KARŞIYAYIM
KALEMİNİZE BİRAZ ÇEKİ DÜZEN VERİN BİR DAHA BANA YAZARKEN. SİZİ DÜŞÜNCEYE SAYGIYA DAVET EDİYORUM.
SELAM VE DUA İLE
Ve sözün bittiği yerdeyim. Ve ben Aysun Hanım, tek bir cümle kurmak istemiyorum. Türkleri can-u gönülden sevdiğim için bir Türk hanımefendisiyle evlendim. Ben bir besteci/gitaristim, yıllardır yarısı Türkçe, yarısı Kürtçe aynı anlamlı aynı makamlı şarkılar yapıyorum. Ve ben artık Kürt faşistlerinden ve Türk faşistlerinden yoruldum. Beni ırkına düşman ilan eden bir çok kürt arkadaşım var yemin billah! Türkler de beni teröristlerden etkilenmiş bir zihniyet olarak telaki ediyor. Ve en önemlisi müslüman kesim... yıllarca köyler yakıldığında sessiz kalan kesim... dil yasaklamak haramdır bile diyemeyen islami kesim... Bir ülkücüye, dilini yasaklasalar ne yaparsın diye sorulmuştu bir keresinde, nefes almadan tek kalemde, "dağa çıkarım" demişti. Ve ben Aysun Hanım; dilimi, kıyafetimi, hakkımı savunmayan müslümanlara hakkımı helal etmiyorum. Yarın rûz-i mahşerde hesaplaşacağız. Ve sen kalkıp, olayı tam bilmeden, tilkiliği bir hayat felsefesi yapmış, bununla aaçık açık övünmüş bir adamın, son derece kötü niyetli cümlelerini destekliyorsun. Ertuğrul Özkök'ün ne olduğunu bilmek istiyorsan, Ahmet Kekeç'i oku, Salih Tuna'yı oku. Bunlar gerçekten dindar ve vicdanlı ve insaflı insanlardır. bu yazarların arşivine gir ve Ertuğrul Özkök ile ilgili yazılarına bir bak. ki yarın(03.10.2010) mektup tarzında bir yazım yayın(m)lanacak, diğer gün Ertuğrul Özkök ile ilgili bir yazı yazacağım, takip et anlarsın ne demek istediğimi. Son söz, yıllar yılı beraber yaşadık, omuz omuza savaştık diyorsun, elhâk doğrudur. peki, gündelik kelime ve kavramlar bazında bir ton İngilizce kavram ve kelime biliyorsundur, ama belki de tek kelime Kürtçe bilmiyorsundur. Neden mi? ne gereği var ki! halbuki Türkiye'de bütün Kürtler Türkçe'yi bilir. Ne olur yani yüzyıllardır beraber yaşadığınız bu insanların dilinden biraz anlasanız, sadra şifa bir kaç kelime öğrenseniz, kıyamet mi kopar. en azından, Bir Kürt olan 310 kiloluk topu bir çırpıda kaldırmış Seyit Onbaşı hatrına! Ömrünü bu ülkenin insanlarının imanına adamış, yıllarca hapishanelerde,sürgünlerde yaşamış Türkler bizim ağabeyimiz mesabesindedir diyen bir bediüzzaman hatrına! Kumandan-ı Aksa hazreti Selahaddin hatrına!
Ekim 2nd, 2010 at 21:35kime, neye söylüyor-söyleniyorum Allah Aşkına!
İbrahim bey sizin kadar faşistlerden bende bıktım. ben milliyetçilik denilen anlamsızlık içinde büyüdüm. ve hiç bir zaman kabullenemedim. siz nasıl kızıyorsanız onlara bende kızıyorum.
Ekim 2nd, 2010 at 22:27ertuğrul beyin avukatı değilim ben ve olmam da. ibrahim bey kızgınlığım sebebi beni anlamadan doğru dürüst dinlemeden elelştiri yapıyorsunuz. ve derin düşünmemekle suçluyorsunuz. ben doğudaki hali belkide sizden daha iyi biliyorum. bunu bilemezsiniz.
birde bene zaten yazımda yıllar öncesi birlikte yaşamayı biliyorduk şimdilerde ne oldu dedim. bunu beceremiyorsak bir karar veririz olur biter demeye çalıştım.
ben dağdakiyle şehirdeki insanı ayırt edecek kadar mantığa sahibim. ama bazı gerçekleri de göz ardı etmemek lazım.
bitik tükenmeyen bir kinle biribirine yaklaşan bu iki kesimdeki ırkçıların durumu ne hale getirdiği de belli. sizin gibi düşünen çok fazla kaldığını da sanmıyorum.
kime mektup yazarsanız yazın ülkemizin geldiği nokta belli. bu beni rahatsız ediyor.
ve tarih konuşmuyor artık kürtlerde de türkler de de artık tek konuşan şey bağımsızlık ve hürriyet aksiyonu içinde yaşanan gerçekler.
hayallerle yaşamıyorum ben hiç bir zamanda yaşamadım.
İbrahim bey size bir önerim daha olacak edebiyat yerine köşenizin adını eleştirel siyaset olarak değiştirin.
çünkü tek yaptığınız bu. başkalarının yazıları eleştirip birde üstüne akıl vermek size mi düşütü. siz ne kadar akıllıysanız bizlerde hamdlsun o kadar akıllıyız.
İbrahim bey birde benim kürtlere karşı tavrım varmış gibi yansıtmışsınız. oysaki dier yazılarıma bir bakın. anlarsınız ne demek istediğimi. yazar oana haklı gördüğünü yazar ve dile getirir bunu da unutmayın. bu ülkede özgürlük herkesin hakkı.
gerçekten faşiszme karşıysanız artık kaleminize öyle dokunun ben bunu yapıyorum. ve fasşiszmden nefret ediyorum demektende kendimi alamıyorum.
artı birşey daha faşiszme karşısıyım ama birlikte verilen bir mücadeleyle alınan bu toprakları da seviyorum. bu topraklar hepimize yeter.
yetinmesini bilene.
selam ve dua ile
Sayın İbrahim kardeşim,
Ekim 2nd, 2010 at 22:57Aysun Hanımın yazısının satır araları beni de incitti. Ancak yazının bütünlüğüne bakıldığında son derece kardeşane bir duyguyla yazdığı muhakkak. Biz Türkiye sınırlarının batısında orta anadolunun tümünde yaşayan insanların bizim yaşadıklarımızı tam olarak bilmediklerinden eminiz. Bundandır ki bu kardeşlerimizin değerlendirmelerindeki "cılızlığı" anlayışla karşılamalıyız.
Ve kardeşçe bir tavsiye;
Yazı ve yorum diliniz çok acı çektiğiniz için oldukça sert. Daha dikkatli olmanız sahip olduğunuz "inanca" da uygundur diye düşünüyorum.
Selam ile.
Ahmet Ağabey,
Ekim 2nd, 2010 at 23:28Kürt'ü,Beni ve benzerlerimi ırkına sahip çıkmamakla suçluyor, Türk'ü, beni ve benzerlerimi, teröristlerden etkilenmiş telaki ediyor veya öyle gösteriyor. Buyur çık işin içinden. Hayır ağabey, ben dilimi ölçerek, tartarak kullanırım. Hangi cümlem, Aysun Hanım'ı incitecek naiflikte? Ama hakkımı helal etmediğim kişiler var. Aslında sizinle başbaşa konuşsak, benden farklı şeyler söylemeyeceksiniz. Ve kızdığım husus, Ben aysun Hanım'ın müslim bir kardeşiyim. Ki onun başörtüne serbestilik getirmeyi kaos olarak okumuş bir adamı bana rağmen destekliyor. Olabilir destekleyebilir ama bilmiyor. Tek bir gün bile taşın altına elini koymamış bir adamın "beraber yaşamak zorunda mıyız demesi" çok çirkindir! Aysun Hanım eğer benim yazdığım "Türklerle Yaşamak Zorunda Mıyız?" yazısını tam kavrasaydı bana teşekkür ederdi. Ama o kalkıp, danıştay saldırsından sonra "Türkiye'nin 11 eylülü" gibi bizi deşen bir manşeti atabilmiş bir gazetenin mütekaid genel yönetmenini savunuyor. Adam, Aysun Hanım'ın başörtüsüne, bacılarımızın başörtüsünü bir kaos sebebi sayıyor, bizimkisi kalkıp bana karşı onu koruyor. Bu "Stocholm sendromu" değil de nedir! bu celladına aşık olma değil de nedir!
Ahmet Ağabey,
Biz terbiye kavramını, RAB'dan almışız, edebimizi aşmayız da! Tek bir tane, gayr-ı edeb, yalan-yanlış cümlemi söyle, ben kendimi geri çekeyim. Ama maal-esef, her şey iyi hoş, insanlar rakik, ama mesele Kürt Sorunu olunca milletin -tabiri ma'zur görün- şaftı kayıyor.
Ahmet Ağabey,
yapılanlara, birKürt olduğum için karşı çıkıyor değilim! Bir müslüman olduğum için karşıyım. Çünki bir müslüman, bir müslümanın kardeşidir, onun dili yasaklandığında kılını bile kıpırdatamaz değildir, olmamalıdır!
herneyse ağabey! ben aslen şiirle ve müzikle iştigal eden biriyim. Artık bu tarz yazıları azaltacağım. Çünki, "söylesem para etmiyor, söylemesem gönül razı değil!" gibi bir durum. Ve Aysun Hanım durumu tam bilmeden giriyor. Ki dikkat edin yazısına, nerede bir hüküm koymuşsa orada ciddi cümle ve mantık hataları yapmış,Allah'tan oluyor! ki ben Aysun Hanım'ı takip eden biriyim ve Allah şahit hiçbir yazısını bu kadar hatalı kurgusu problemli görmedim. Ama onun iyi niyetinden pekâla bir şüphem yok.
OFF OFFF olayları nerelere getirdiniz. arkadaşlar birden hepiniz barışçıl sloganlar atıyorsunuz. ben demiyorum bunları gidin sorun doğuda çalışanlara bakalım neler anlatacaklar size. ben kimseyi incittiğime inanmıyorum. sizler yazarken herşeyi dile getiriyorsunuz, başka birileri azıcık bamtelinize dokunduğumu hoyratça eleştiri hakkını kendinizde buluyorsunuz.
Ekim 2nd, 2010 at 23:30sanki sıkıntı çeken sadece sizlersiniz. bu ülkenin insanı doğusundan batısına neler yaşadı neler çekti. ama kimse kalkıpta ülke genelinde karışıklık çıkarmadı. bakın yorumları nerelere getirdiniz.
doğudaki bu insanlar artık özerk bir şekilde görünürde olmasa da bir devleti yaşıyorlar.
bu devlet ve millet sizden hiç bir şeyini esirgemedi ama karşılığında ne oldu.
daha dikkatli olmanız sahip olduğunuz inanca daha uygundur ne demek ahmet bey. bence biraz düşünerek yazın yazacağınızı.
eğer ben baştan berii deseydim ki oo siz doğru söylüyorsunuz sizinle aynı şeyleri paylaşıyorm. el üstinde öve öve bitiremezdiniz ama tabii kendi fikirlerimi tarafsız bir şekilde açıklamaya çalıştım ama ne yazık kii sözler nasıl anlaşılmak isteniyorsa öyle anlaşılıyor.
siz bilirsiniz nasıl anlarsanız anlayın artık sizlere tek kelime cevap vermeyeceğim.
sizler beni yaptığınız eleştirilerle incittiniz.ben bir trlü zeytinyağı gibi olamadım ona yanıyorum. etrafımdakiler bunu çok iyi becerdiler.
Saygıdeğer Aysun kardeşim,
Ekim 2nd, 2010 at 23:56"Daha dikkatli olmanız sahip olduğunuz “inanca” da uygundur diye düşünüyorum." tavsiyesi İbrahim beyeydi. O da öyle anladığı için bana içerlenmişti. Siz de kendinize anlamışsınız. İfademdeki eksikliğin yol açtığı hatadan dolayı hakkınızı helal ediniz lütfen.
İbrahim bey kardeşim;
sizi anlıyorum. Size tanıdık çevrenizde soruna yaklaşımınızla ilgili ithamlara karşı "provoke olmadan" yaklaşmak daya makbul ve size özgü olur.
Yorumlarında süküneti kaybederek incitme uslubuna örnek istiyorsun;
emir ve buyurgan dil kullanıyorsunuz. Mesela "Ahmet KEKEÇ'i oku" bir talimat, bir emirdir. eyse uzatmayayım. Lütfen sakin olalım.
Selam ile.
Arkadaslar,
Yazilarinizi ve yorumlarinizi okudum. Neyinizi paylasamiyorsunuz anlamadim.
Sorun bu ulke sinirlari icinde kurt devleti kurmaksa amac bu diye dusunuyorum .
Gerekceler ne olursa olsun bunu hazmedemiyorum.Sn.Ozkok konu iken konu geldi dayandi yine pkk lilara...
Kurdum diyen insanlara ne yapmis ki bu millet halaa konu olup duruyor.Yillarca beraber yasanmislik var.Inanin ki kurdum diyenler de bikti ve ifrit oldular. Kurdum diyenlerin adini kullanarak parcalayip bolemedikleri bir vatanimiz kaldi.
30.000 den fazla sehit verildi.Yeter artik.YETEEEEER...
Gecen sene telefonuma bir sms geldi.Onu aynen aktariyorum.Alinan alinsin umrumda bile degil.
Dagda uc bes domuz surusu...
Tutturmus bir kurdistan turkusU...
Eline almis bayrak diye bir masa ortusu...
Satsan bes para etmez ne dirisi ne de olusu...
Soyu soysuz olan toprak senin neyine,
Ekim 3rd, 2010 at 01:38Ite itlik yapip kafa tutma beyine...
Anlasana dedigimi sokaktaki kopek aglar haline...
Duy ulan soysuz "NE MUTLU TURKUM DIYENE"
Ahmet Ağabey,
Ekim 3rd, 2010 at 13:37bak Aysun Hanım hangi seviyeye geldi: doğal seviyeye!
devlet size ne yaptı ki bu kadar kaşındınız, dağa çıktınız demeye getiriyor. Bu ülkede herkes acılar çekti diyor. Her klasik Türk-İslam ülküsündeki insan bakışı.. Yani biraz fabrika ayarlarıyla oynadığınızda bilinçaltları ortaya çıkıyor. Biraz daha sıkıştırsan, hainler, elekrik faturalarını bile almıyor sizden bu devlet der. Ben son diyeceklerimi deyip konuyu kapatıyorum. Aysun Hanım'ı Kürt sorununa cılız yaylaştığını ifade etmedim! buna hakkım da yok! ben bir adamdan bahsettim. ve onun bu iki kardeş halkla ilgili cümlelerini eleştirdim. Ki yazıyı okuyan ulusalcı mihraklı Fazilet Hanım bile yorumunda teşekkür etmişti. Ahmet Ağabey, siz de Aysun Hanım da "Türklerle Yaşamak Zorunda mıyız?" yazısını bir daha okuyun. Nerede bir kusur var bana iletin. Ama Aysun Hanım, kalkıp Ertuğrul Özkök'ü destekliyor. Evet normal bir insan, normal şartlarda o yazıyı yazsa es geçerim. Ama bahsettiğimiz kişi Ertuğrul Özkök. Ve gerçekten Aysun Hanım onu bilmiyor. Her neyse!
Aysun Hanım, evet ben şiirle alakalı bir adamım yani edebiyat. Ben ötelerle de alakalıyım o da ebed. Benim köşemin adı da "EBEDİyÂT" . yani ebed-edeb tekibi. Yani benim köşemin adının "edebiyat" olduğunu söylemekle yine ıskaladınız Aysun Hanım. Ve ki bu bir kelime yanlışlığı değil, siz benim köşemin adını edebiyat olarak okuyorsunuz hep.
ve son sözlerim:
1. Ben artık, hangi -de'lerin ayrı, hangilerin bitişik; hangi -ki'lerin ayrı, hangilerin hangilern bitişik yazıldığını daha kavrayamadan tarih ve ideolojik bilgi gerektiren konulara dalan arkadşlara cevap vermeyeceğim.
2. Kırmızı-beyaz arkadaşın durumu patolojik olduğu için; kelimeyle,cümleyle sırat-ı müstakime yönlendirme imkanı yoktur.
BU ÜLKEDE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ VAR. HERKES İSTEDİĞİ GİBİ İNANIR VE YAZAR. AMA İNCİTMEDEN KIRMADAN. BAKIN BEN İNCİTMEDEN KIRMADAN YAPMAYA ÇALIŞTIM.
Ekim 3rd, 2010 at 13:41AHMET BEY KUSURA BAKMAYIN AKŞAM ÖYLESİNE KARIŞTIKİ YORUMLAR HERKES BİRİBİNİ YANLIŞ ANLADI GALİBA.
SAYGILAR SUNUYORUM VE İBRAHİM BEYE DE TEK DİYECEĞİM ELEŞTİRİ YAPMAK YAZMAYA BENZEMEZ.
Sevgili Arkadaşlar,
Özde birbirinizden farklı düşünen insanlar değilsiniz. Ayrıntılardaki renk tonlarının canlılığı sizleri ayrı kulvarlara savurmakta. Lütfen merkezkaç etkiden silkinin ve kendinize gelin.
Temelde önemli olan "insanlık" tır.
Sonra "islam" lık gelir.
Sonra "türklük" ve/veya "kürtlük" v.s. gelir.
Lütfen yukarıdan aşağıya bakın. Aşağıdan yukarıya düşünürseniz, öze giden yollardaki önyargı tümörleri önünüzü kapatır.
Kalbinizi açın. Ayrıntıların renk cümbüşü özünüzü gizlemesin. Sizlerin her biri aydın kişiliklersiniz. Kendinden süzülmüş toplumu ve toplum adına konuları dile getiren, bunaları yazan kişiler zaten belli seviyenin üstündedir. Cesaret edebileceği her konuya girer. Yorum okuyucuya aittir.
Teknik hatalara gelince, her bir yazarımızın evveliyatını bilmekteyiz. Kaç ton imla hatası yaptığını bizler (editörler) görmekte görebildiğimiz kadar düzeltmekteyiz.
Teknik hatalar yazar olmaya da dili bilmemeye gerekçe gösterilemez. Sadece özensizliği gösterir. Bu da bize yansır. Biz de şiddetle toplum önünde bu hataları söyleyerek göstererek yazarlarımızı "teknik olarak" şirazeye sokarız. Kendi bedbin veya hodbin ruhumuzu okşamak için değil, yazarımızın teknik kalitesinin toplumsal baskıyla yükselmesi gelşimesi için.
Renkler, ırklar, dinler toplumun zenginliğidir. Erdemliliğe ulaşmada "insan"lığa ulaşmada birer vesiledir.
Ayrıntılar üzerine vurgu yapıp kitleleri birbirine kırdıranlar ise, hunhar ruhlu katillerdir. Bu katillere hizmet edenler ise, sadece ve sadece birer piyon veya kukladır.
Selam saygı ve sevgilerimle.
Ekim 3rd, 2010 at 15:46Evet evet Sayın editör, bugün yayın(m)lanan yazımda benim de bir teknik hatamı düzeltip,"Taklamakan"ı "saklamakan" yapmışsınız. Herhalde Taklamakan size garip geldi ki, saklamakan yaptınız.Ama Taklamakan ünlü bir çöldür ve saklamakan diye bir acube de yoktur. Ayrıca her yazar her konuya girer demişsiniz, katılmıyorum! Zaten olayın bu kadar büyümesinin temel nedeni budur.Ayrıca, teknik hata özensizlikten kaynaklanıyor beyanatında bulunmuşsunuz ki buna da katılmıyorum. Yazılara dikkat edilirse bu taknik hataları yapanların özellikle iki ekin bitişik mi, ayrı mı yazılacağını kestirememesinden kaynaklandığı görülür. Ve sayın editör, siz yazarların evveliyatını biliyorsanız, biz de birilerinin ahiriyatını görüyoruz.Ki insanlık, islamlık, ırk... bunlardan da bahsetmişsiniz ki, ben de aynı şeyi vurguladım. Ki olayın başlangıcı ırki bir şey değildi. Ben Stocholm Sendromu'nu, yani "celladına aşık olma" psikolojisini irdeledim ve eleştirdim, olayın geldiği boyuta bakın. Sanırım herkes bir parça ıskaladı. Ve durup düşünüyorum, ey İbrahimi! sen ne dedin, ne oldu! Olduğu şu; narin cümlelerle dehşet-engiz gururunu iyi kamufle etmiş, eleştirildiğinde, ruhu herc-ü merc olan,kıvamını daha bulamamış, neredeyse bütün istimal ettiği cümlelerin altına adını yazmayı adet edinmiş, arada bir tabuları kırıyorum diye mahrem şeyleri bile ayan beyan yazabilen(ki ne gereği vardı anlayamadım! zaten yazarın o mahrem yazısını okuyacak internet imkanı olanlar google'da zaten her istediğini bulabilir, yazar neyi amaçlamıştı?)Bir bölgede doğup yaşamış, pek dışarıda yaşamamış olduğu halde mesela doğudaki bir adamdan doğuyu belki daha da iyi bileceğini ifade eden tüfeyli bir ruh hali. Ben yapım gereği; -mış gibi yapamam! konu kelimeler olunca gördüğüm hatayı söylerim. Haddini bilene hakkını verir, haddini bilmeyenin hakkından gelirim. doğrudur, benim gibi ölümüne eleştiren bir adamın kendini beğenmişlikle ittiham edilmesi tabiidir. Ben, öyle bir yapıda olmadığım halde, analitik yapımdan dolayı o kendini beğenmiş zehrini de yudumluyorum.
Ekim 3rd, 2010 at 21:54Ayrıca sayın editör,
Ekim 4th, 2010 at 08:54yazının kapağı eksik kaldı. Kapağı da takıp, olayı bitirelim. Ben bir yazar hakkında düşüncelerimi havi bir yazı yazdım değil mi? Evet. Bizim siteden bir arkadaş bunu eleştirdi, olabilir! o yazıda beni vicdansızlıkla ve insafsızlıkla itham etti, bu da olabilir. Ben, herkesin herşeyi yazmaması gerektiğini söyledim, en başta siz karşı çıktınız editör, değil mi? Evet. Peki, vicdansızlık ve insafsızlıkla eleştirildiğim, benim hedef alındığım yazının başlığı neydi? "Ağzı Olan Kürtleri Konuşuyor" Peki bu nedir bana okunaklı, "ama"sız cümlelerle anlatabilir misiniz? Tamam, kadın milletine karşı daha rakik olmalıyız, ki bu dinin de emridir. Ama bu kadar şövalyelik te fazla değil mi? Mesela neden o kardeşimize, bana dediğiniz gibi; ne demek kardeşim "ağzı Olan Kürtleri Konuşuyo!" herkes herşeyi yazar, takdir okuyucunundur demediniz? Ayrıca sayın editör, gençleri teşvik etmek için, yazılarının altına pekâla güzel cümleler yazabilirsiniz. Ama bu durum, o kişide alt bir benlik, tartışılmaz, eleştirilmez gibi hastalıklı bir yapı oluşturuyorsa bu vebal oluyor. Sorduğum soruları cevaplamanız için değil, bir çelişkiyi nazara vermek için yazdım. Konu kapanmıştır!
Sevgili İbrahimî, konuyu kapattığın için teşekkür ederiz.))
Ekim 4th, 2010 at 11:49BOŞ KONUŞMAYI NE ÇOK SEVİYORSUNUZ... BU ÜLKE TÜRKİYE CUMHURİYETİ BUNU KAFANIZA SOKUN NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE DİYEMİYORSAN GÜLE GÜLE BUNU SÖYLETMEYEN ÜLKE ÇOK
Ekim 8th, 2010 at 16:29Sayın NAZ;
Ekim 8th, 2010 at 23:59YUKARIDAKİ TARTIŞMAYI TAVSİP ETMEMEKLE BERABER SİZİN "GÜLE GÜLE"NİZİ İADE EDİYORUM.
ÇÜNKÜ BEN "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" DEMİYORUM. ZİRA TÜRK DEĞİLİM. ANCAK "NE MUTLU TÜRKİYE'DE YAŞAYAN ÖZGÜR BİRİYİM" DİYEBİLMEM MÜMKÜNDÜR.
NE DEMEK "GÜLE GÜLE"? KİM KİMİ NERDEN KOVUYOR?
BU ÜLKE KİMSENİN TAPULU MALI DEĞİL...