Affı Getireceklerin Kendileri Suçluysa, O Af Meşru Olmaz
Siyasi iktidar, kendisine karşı hiçbir yerden saldırı olmamasına karşın, bilinçli kasıtlı, planlı olarak, kendisi gibi düşünmeyenlere, çok büyük bir saldırı yaptı.2008 yılından bu yana süren bu saldırılar sonucunda, gazeteciler, parti başkanları aydınlan ve binlerce Türk subayı tutsak edildi.
Dünya literatüründe, şöyle bir yargı var.
Size bir saldırı yoksa, durup dururken, siz, karşıtlarınıza saldırı yapıyorsanız, bunun adı terör’dür.
Ülkemizde bu durum, siyasi iktidarın şiddeti olarak algılandı.
Buna karşı bedel ödeyerek, karşı koyanlar oldu.
Mücadele etmeyip teslim olanlar oldu.
İktidar terörüne teslim olmanın gerekçelerini üretenler oldu.
“Yargı çözer” yalanını öne çıkarıp, şiddete destek verenler oldu.
Ama yürekli insanların mücadelesi; bu mahkemelerin mahkeme olmadığını, iktidarın şiddet kullanma araçlarından birisi olduğunu anlatabildi.
Altı yıllık sesli sessiz bu direniş, herkese, suçlular varsa, “yargı çözer” sözünün boş bir söz, aslında iktidara hizmet eden bir yol olduğunu anlatmış oldu.
Dolayısıyla, iktidarın kullandığı şiddet araçlarından biri çöktü.
Geniş halk yığınlarında bir yargı oluştu, siyasi tutukluların hepsi suçsuzdur. Mahkemeler iktidarın şiddet aracıdır.
İşte tam bu sırada, iktidara yeni bir yardım olarak, mücadele edemeyen, teslimiyetten başka, aklında bir yolu yordamı olmayan çevrelerden, af çağrıları gelmeye başladı.
Kimden affetmesi bekleniyordu, bu kadar haksızlıkları yapan, suçüstüne suç işleyen, ABD ile birlikte Türk Ordusuna operasyon yapanlardan.
Af Çağrıları, PKK’ya af çağrıları ile birleştirildiğinde, İlker Başbuğ ile Öcalan’a af bir kefeye konulmuş oluyordu.
Biliyorduk ki, bu bir Amerikan planıydı. “Orduyu suçlu konuma getir ve ülkenin bölünmesini bir ileriki aşamaya taşı.”
Şimdi şöyle görüşler var.
Toplumdaki kutuplaşmaların, gerginliklerin giderilmesi, iç barışın temini için genel af gereklidir.
Bu çağrıyı yapanlardan birisi olan, Aysel Çelkel’in, niyetinin iyi olduğundan eminim.
Ancak, böyle bir af, topluma bir rahatlama getirmediği gibi, affı sağlayanları (gerçekte suçluları) meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramaz.
Siyasi iktidara yeni suçlar işlemesi için güç verir.
Türk ordusuna karşı operasyon yapılması, ülkenin bölünme noktasına taşınmış olmasının, bir bedeli ödenmeden, devlet, devlet gibi olamaz.
Af çağrıları, haksızlığa karşı mücadeleden kaçıp, icazet dilenme eylemidir.
Eğer gerçekten adalet istiyorsak- ki bu toplum barışının temelidir- suç işleyen bu siyasi iktidar, işledikleri suçların bedelini ödemelidirler.