Adıyamanlı Sarai Sierra(!)
ÜLKEMİZDE gündemden başımız dönerken odağımızı kaybettik adeta.
Birkaç gün önce Başkent’te ABD Büyükelçiliği’nde meydana gelen bombalı saldırı sonrası gündem Sierra’nın cesedinin bulunmasıyla şekillendi.
Fotoğrafçı olarak Türkiye’ye gelen Sierra İstanbul’da vahşice öldürüldü. Bu olay İstanbul’da ilk işlenen cinayet değildi. Fakat İstanbul Emniyeti bu olayı büyük bir titizlikle incelemeye aldı…
Günlerdir kayıpmış
Sarai Sierra’nın ailesinin Türkiye’ye gelip ya günlerce Sarai ile irtibata geçmediklerini söylemeleri üzerine İstanbul Emniyeti harekete geçerek fotoğrafçı kadının kiraladığı evde incelemelerde bulundu.
Türk Polisi, Amerikan filmlerindeki polisiye olaylarını aratmayacak bir şekilde “kaybolmuş bir kişi” için kolları sıvadı. Önce mobese görüntülerine bakan polis daha sonra Sierra’nın gittiği yerlerdeki en ufak ayrıntıları tek tek incelemeye alarak ABD’li kadının cesedine ulaştı.
Yukarıda da belirttiğim üzere bu konuda birçok güvenlik gücü çalışmalara başladı.
Geçmişten günümüze kadar olan cinayetleri göz önüne aldığımda iki kere düşünüyorum. Çünkü geçmişteki belli başlı cinayet olayların dışında hiçbir cinayette devlet organları ellerindeki araç gereçleri bu şekilde en üst seviyede kullanmamışlardı. Bunun için akıllarda bu olayla ilgili birçok soru işareti oluşuyor.
Sierra’nın ölümünün altında başka nedenlerin olduğunu düşünüyorum.
Çünkü çelişkiler var…
Hadi diyelim bu kadın fotoğrafçı:
Nerde senin fotoğraf makinen?
Nerede senin çektiğin fotoğraflar?
Bu soruların cevapları net değil. Kadının şu anki bulgulara göre telefonuyla fotoğraf çekip çektiği telefonuyla “instagram” denilen siteye gönderdiği belirlenmiş. Peki, sizce bir fotoğrafçının bu şekilde basit bir yolla düşük çözünürlükte fotoğraflar çekmek için Türkiye’ye ve sonrasında farklı ülkelere gitmesi ne kadar mantıklı?
Mantıksız diye düşünüyorum…
Ufak bir ayrıntı daha var aslında. Evli ve çocuklu bir kadının bu derece özgürce davranıp internet aracılığıyla birçok kişiyle tanışıp daha sonra o kişilerin ısrarları üzerine ülkeleri dolaşması ve günlerce kalıp o insanlarla görüşmesi ne kadar doğrudur? Bir de bu insanların birçoğu da erkek…
Yazıyı fazla uzatmak istemiyorum fakat vurgulamak istediğim başka şeyler de var.
Türk olduğu için mi yoksa genç olduğu için mi önemsenmedi?
FBI,MİT ve oluşturulmuş 260 Güven Timi öldürülen bir kadın için mi yoksa öldürülen Amerikalı bir kadın için her yerde delil peşinde?
Neden böyle dediğimi düşünüyorsunuz ve belki de “ne fark eder ki ölen bir kişi var sonuçta ortada” der gibi olduğunuzu düşünüyorum. Emin olun bende sizlere ayı düşüncedeydim, ta ki az önce okuduğum habere kadar.
Okuduğum haberde; Adıyaman’da bir ormanda bıçaklanarak öldürülmüş bir genç kız cesedi bulunmuş olduğunu yazıyordu.
Simdi durup düşününce akıllara takılacak soru bizim polisimizin kahramanlık gösterisi kime?
Ya da sorumu şu şekilde sorayım ki kimsenin kalbi kırılmasın:
Ülkede MiT ve Güven Timi gibi güvenlik mensuplarının bu derece geniş çalışmalar yapmaları için ille Amerikalı mı olmak gerekiyor?
Takdir mi edelim yoksa hatalarını yüzlerine mi vuralım ona siz karar verin…
Saygılarımla
Hasan GÜÇLÜ