Adeviye’den Taksim’e Mısır Türkiye’ye Bakar
Güncelde tartışıldığı üzere Batı, İslam coğrafyasında demokratik uygulamaları kendi çıkarı açısından tehlikeli mi görüyor? Yoksa Mısır’da bizdeki 28 Şubat mı uygulanıyor? Şayet bu doğruysa Müslüman Kardeşlerden yeni bir oluşum veya parti ortaya çıkarılıp bir süre sonra iktidara getirilecektir. Askeri darbeye rağmen halkın direnircesine meydanlardan çekilmemesi üzerinde düşünülmesi gerektiğini vurguluyorum. Burada zannedilenin aksine kurallara aykırı bir durum hatta tehlike daha ilerisi bir tuzak seziyorum. Kalabalıkların meydanlarda tutulması Mısır’ı bitirecek iç kargaşayla sonuçlanabilir.
Van’ın hemen yanında karşı karşıya olduğu gerçeğini ifade eden ancak çoğumuzun Balıkesir’in bir ilçesi olduğunu düşünerek ‘ne alaka’ diye içimizden gizli sorular sorduran Anadolumuzun güzel ezgilerinden ‘Edremit Van’a bakar’ türküsü yaşadığımız yoğun Mısır gündeminde bu başlığı yazdırdı. Oysa buradaki ‘Edremit’ Balıkesir’in değil Van’ın bir ilçesidir. Hatta geçmişte Van’dan daha güzel bir yerleşim yeridir. Türküde anlatılan bu güzel Edremit’tir.
Evet, Edremit-Van misali mesafeler çok uzak olsa da Mısır Türkiye’ye bakar. Öyle ki tüm İslam merkezleri birbirine bakar; birbirlerinden hoş ve güzeldirler; birbirlerinden etkilenir ve birbirlerini etkilerler.
Ak Parti ile bir çok açıdan benzerlik kurulan Müslüman Kardeşlerin Mısır’da seçimle iktidara gelmesi tüm dünyanın ilgisini çekmişti. Ak Parti, Türkiye’de on yıldır iktidarda kalmasına rağmen Mısır’da Mursi yönetimine ancak bir yıl müsaade edildi.
Müslüman Kardeşler, Türkiye’deki İslami oluşumlardan çok daha önce ortaya çıkmış ve bizdeki İslami oluşumlara etkide etmiştir. Mısırlı ‘Müslüman Aydınların’ ki Müslüman Kardeşlerin kurucusu kabul edilen Hasan el-Benna’nın, yine bu grubun en etkin aydını Seyyit Kutub’un eserlerinin Türkçe çevirilerle yayınlanması İslami kesime önemli bir fikir ivmesi kazandırmıştır. Mısır’da belirli eğitim grubunda Türkiye’ye göre okuma oranının daha yüksek olduğu söylenir.
İslami bilgi, algı ve oluşumlar açısından Mısır, bizden önde olmuş; yukarda belirtildiği üzere bize örneklik edip etki bırakmıştır.
Bir dönem dindar aydınlarımız karşılaştıkları güçlük ve sıkıntıları dile getirmede Mısır’ı örnek olarak kullanmışlardır. Hakimoğlu İsmail’in ‘minyeli abdullah’ı buna en güzel örneklerdendir. Firavun’a benzetilen Nasır zulümleri dindar kesimde çok anlatılmıştır.
Türkiyeli dindar kesim, Mısırlı hafızların Kuran okuyuşlarıyla da kalplerini beslemişlerdir. Hafız Abdussamet’in teyp kasetlerindeki Kuran okuyuşu hala hafızalarda ve kalplerdedir.
Bunun için bizdeki ‘dindar kesimi’ Müslüman Kardeşlerin Mısır’da iktidara gelmesi heyecanlandırmıştı. Maalesef bu heyecan ve beklenti fazla uzun sürmedi. Batılılar, demeseler de bir ‘darbe’ ile Mursi yönetimi devrildi.
Darbe sonrası alışılmış ve beklenenin aksine Mısır’da Mursi taraftarı kalabalık halk meydanlardan ayrılmıyor; bu işbaşından uzaklaştırmayı kabul etmiyor, kabullenmiyor.
Edremit-Van misali Türkiye ile benzerliklerden hareketle Mısır’daki darbe olayını değerlendirmek gerekirse ihtimalleri şöyle ifade etmek mümkün:
Eşzamanlı bir benzetmeyle bizde Taksim’de başlayan gezi olaylarıyla bir anda on yıllık meşruiyeti tartışılır hale gelen Ak Parti iktidarına Mısır’da yaptırılan darbeyle ‘kızım sana diyorum gelinim sen anla’ mı demek isteniyor? Yoksa mafya benzeri uygulama misali Mısır ayağımıza kurşun mu sıkıldı? Yani bir zamanlar Osmanlı tüm İslam coğrafyasına hakim idi.
Batı, dini oluşumları iktidara getirdiği gibi sonrasında onlarla çalışma tercihinden vaz mı geçti?
Güncelde tartışıldığı üzere Batı, İslam coğrafyasında demokratik uygulamaları kendi çıkarı açısından tehlikeli mi görüyor?
Yoksa Mısır’da bizdeki 28 Şubat mı uygulanıyor? Şayet bu doğruysa Müslüman Kardeşlerden yeni bir oluşum veya parti ortaya çıkarılıp bir süre sonra iktidara getirilecektir.
Askeri darbeye rağmen halkın direnircesine meydanlardan çekilmemesi üzerinde düşünülmesi gerektiğini vurguluyorum. Burada zannedilenin aksine kurallara aykırı bir durum hatta tehlike daha ilerisi bir tuzak seziyorum. Kalabalıkların meydanlarda tutulması Mısır’ı bitirecek iç kargaşayla sonuçlanabilir.
Senaryolar, ihtimaller ne olursa olsun ortaya çıkacak sonuç Batılılar lehine olacaktır. Bu, Türkiye dahil tüm İslam coğrafyası için geçerlidir. Neden mi? Çünkü oyunu, oyun kurucular hiçbir zaman kaybetmezler.