Adem Baba Dünyaya Paraşütle mi İndi? -II
Dünden Devam...
Bir zamanlar, Katolik klisesinin Kopernik ve Galileo’nun dünya yerine güneşi merkeze oturtan modele Allah adına açtığı savaşın bir benzeri şimdi de Darvin’in geliştirdiği evrim teorisine karşı açılmış bulunuluyor. Müritlerinin yazdığı veya sağdan soldan aşırarak derlediği kitapların üzerine kendisine sonradan yakıştırdığı Harun Yahya ismini koyan Adnan Oktar adlı mehdi özentisi şeyhin Allah adına, İslam adına evrim teorisine karşı açtığı savaş maalesef konu hakkında pek bilgisi olmayanları etkilemektedir.
İki yıl önce bu konuda felsefi bir makale yazmaya karar verdim. Orijinalini İnglizce yazdığım makalemin başlığı: "The Blind Watch-watchers or Smell the Cheese: An Intelligent and Delicious Argument for Intelligent Design in Evolution." (Kör Saat İzleyicileri veya Peyniri Kokla: Evrimde Akıllı Tasarım için Zeki ve Lezzetli bir Tartışma.). Akıllı tasarımın evrimin her anı ve noktasında kendini gösterdiğini tartışan İnglizce makalemi Quran: a Reformist Translation adlı Kuran çevirisinin arkasına ekledim. Bu makalenin Türkçesi, Ozan Yayıncılık tarafından yakında yayımlanacak olan felsefi makalelerimi içeren kitapta yer alacak inşallah.
“Biz hepimiz bu gezegenedeki maceramıza, hayati ve acımasız bir yarışmada küçük canlı bir şampiyon olarak başladık. Genetik yapımızın yarısı, kurbağa yavrusuna benzeyen başlıbaşına bir spermdi. Umulur ki, dünyaya doğmadan dokuz-on ay önceki olaylar bazı kahkaha ve karşılıklı sevgi dolu öpücükleri içeriyordur. Bir kalem uzunluğunda bir tüp içerisinde bir gün süren uzun bir maratonun sonunda, yani vajinadan başlayıp serviks ve uterus boyunca ilerleyerek sonunda diğer yarımızla karşılaştık. Böylece yaşam ödülünü ya da mahkûmiyetini kazandık. (Bu makalenin yazarı bir bayan olsaydı bunun tam tersi de anlatılabilirdi: “Genetik yapımızın yarısı bir zamanlar uslu uslu bekleyen bireysel yumurtalardı...” şeklinde başlayabilirdi).
Seçilen kadın yumurtalarından birine ulaştıktan sonra, çoğumuz şampiyon spermler olarak yumurtaları bencilce kapadık ve milyonlarca kardeşimizi ölmeye mahkûm bıraktık. Beğensek de beğenmesek de, milyonlarca potansiyel spermi bizden biraz daha yavaş oldukları veya şansız oldukları için ölmelerine sebep olan bencil genler olarak başladık. Biz aslında tarih boyunca kendilerini zafer kazanmış kimseler olarak bilen katillerin çocuklarıyız. Dahası, biz dünya hayatımıza olası kardeşlerimizi kitlesel imha yoluyla öldürerek başladık. Biz Kabil’in çocuklarıyız; bizler, makro ve mikro dünyanın her ikisinde, acımasız savaşlarda sağ kalanlarız.
“Evet, organik roketlerimiz organik gezegenlerimizi vurduktan sonra, zigotlara dönüştük ve annemizin karnında 266 gün sürecek bir evrimi yaşamaya başladık. Adenin, Sitozin, Guanin, ve Timin adlı dört baz veya nükleotid diliyle kodlanmış yaklaşık altı bilyon bitlik DNA programı, fiziksel evrenin en harika ve kompleks varlığı olan birbuçuk kiloluk pelteyi, insan beynini yaratır.”
Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor? Pis kokan bir damla meni ve yumurtacıktan, kurbağa gibi bir fetusten, altına pisleyen ve gördüğü herşeyi ağzına sokan bir bebekten evrimleşmeyi kabul ediyorlar da sevimli bir şempanzeden evrimleşmeyi onurlarına yediremiyorlar? Hulusi Başar Çelebi adlı bir arkadaşın 19.org sitesinin Türkçe forumunda 2006 yılında evrim teorisini tartışan bir zincirde evrim teorisini savunduğum için beni şiddetle eleştiren bir arkadaşa cevap olarak astığı bir kaç satırı burada sizinle paylaşmak isterim:
“Tabuları yıkmak mı, yoksa tabuları korumak mı daha ciddi iş? Maymun ya da yılan ya da kedi ya da sinek... Ne kadar aşağılık mahlûklar değil mi? Leş gibi kokar, leş gibi yerlerde dolaşır. Aman mideciğim bulandı. İnsan ise cisim olarak istisna he mi? Misk-ü amber ve-l çember kokar durur. Bambaşka malzemeden imal edilmiş. Kılsız, tüysüz, hormonsuz, kokusuz, berrak, süt dök yala yani. Cesetleri de gömme, al ciğerini as duvara gözün gönlün açılsın. Vay be nasıl bi saplantıymış bu. Hepsinin hammaddesi birdir. Bu da bir ayettir ama görene. Darwin'i geç, materyalizmi geç, madem beğenmiyorsun. Ama evrim bir hakikattir. Milyonlarca yıldan beri mutasyon geçiren bütün canlılar şekil de karakter de değiştirmiştir.”
Maymunlardan genetik olarak miras aldığımız ilkel hormonlarla tepki göstereceğimize, aşağıdaki ayetler üzerinde düşünüp akledelim. Hormonlarla akledilmez. Cahili olduğumuz konulara hormonlarla veya taklidi normlarla tepki göstererek de akledilmez. Bu tür tepkiler olsa olsa maymunlaşmaya doğru gerileşmemize sebep olur:
15:26 İnsanı, kurumuş, yıllanmış balçıktan yarattık.
Yaratıcı'nın mikroskobik canlılarda başlattığı biyolojik evrelerin ilk belirtileri balçık katmanları arasında başladı. Balçık geosedik olarak sekizyüzlü ve dörtyüzlü dizilen bir atomlar şebekesinden oluşur. Sekizyüzlü ve dörtyüzlü birimler sıkıca paketlenmedikleri için birbirlerine göreli olarak kayma özelliğine sahiptirler. Moleküler yapısındaki bu esneklik, balçığın birçok kimyasal reaksiyona katalizör olmasını sağlar. İnsanlar balçık katmanları arasında milyonlarca yıl önce başlayan organik hayatın en gelişmiş meyvesidir.
24:45 ALLAH bütün canlıları sudan yaratır. Onlardan kimi karnı üzerinde hareket eder, kimi iki ayakları üzerinde hareket eder, kimi de dört ayak üzerinde hareket eder.7 ALLAH dilediğini yaratır. ALLAH her şeye gücü yetendir.
Milyonlarca yıl önce iki ayak üzerinde yürümeye başlayan memelinin iki ayak üzerinde yürümeye başlaması, beynin gelişmesi ve insan haline dönüşmesi için kritik bir nokta olarak değerlendirilir. İki ayak üzerinde yürümek ilk başta basit bir ayırım gibi gözükse de Homo Erektus'un alet kullanmasında ve beyninin gelişerek bilinç sahibi olmasında, yani Homo Sapien'in (Adem'in) yaratılmasında önemli bir role sahiptir.
29:19 ALLAH'ın yaratılışı nasıl başlatıp, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbette ALLAH için kolaydır.
29:20 De ki, "Yeryüzünü dolaşın ve yaratılışın nasıl başladığını görün." Sonra, yine ALLAH (ahiretteki) son yaratılışı başlatacaktır. ALLAH'ın her şeye gücü yeter.
Arkeolojik araştırmalar, yaratılışın mikroskobik organizmalardan başlayarak, genetik mutasyon ve doğal seleksiyon metotlarıyla evrimleştiğini gösteriyor.
71:14 Oysa sizi evreler halinde yaratan O'dur.
71:15 ALLAH'ın yedi göğü tabakalar halinde nasıl yarattığını görmez misiniz?
71:16 Ayı bunların içinde bir ışık, güneşi de bir lamba yaptı.
71:17 Ve ALLAH sizi topraktan bir bitki olarak bitirdi.
Evrim, Tanrı'nın düzenlediği, bitkiden başlayıp insana kadar yükselen harika bir sistemdir. Nuh peygamberle birlikte biz insanların son bir evrim daha geçirdiği anlaşılabilir.
7:69 "Sizi uyarmak amacıyla Rabbinizden bir mesajın aranızdan bir adama gelmesine mi şaştınız? Nuh'un halkından sonra sizi halifeler yaptığını ve yaratılışta sizi onlardan güçlü kıldığını hatırlayın. Başarmanız için ALLAH'ın nimetlerini düşünün."
Insanların Allah'ın halifesi olamıyacağını, halifenin Kuran'daki anlamının "izleyen" veya "daha sonra gelip egemen olan" olduğunu, meleklerin Adem'in yeryüzünde yaratılışından önce yeryüzünde kan döken vahşi bir cinsin varlığını bildiğini düşünürsek aşağıdaki ayet bu konuda ilginç ipuçları verir:
2:30 Rabbin, meleklere şöyle demişti: "Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim." Melekler de: "Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz," dediler. "Bilmediğinizi Ben bilirim," dedi.
Bu arada, evrim teorisine yönelik eleştiriler yapan Hristiyan kaynaklarından aparılıp derlenen kitaplarla İslam’a en büyük ihanetlerden birisini işleyen cemaatlere de değinmek istiyorum. Bunların başında, varlıklı ailelerden genç yaşta kapılan müritleri iliklerine kadar sömürmekle tanınan ve masonlardan çok daha gizli çalışan bir tarikatın fiyakalı pozlar veren, bir zamanlar paranoyak raporu alarak askerlik görevini erteleyen ve mehdilik hayalleriyle yaşayan şeyhi Adnan Oktar’ın müritleri gelmektedir. Müritlerin gece gündüz çalışarak derlediği ve kozmetik yönleriyle, fıyakalı kapakları ve kâğıtlarıyla ilgi çeken kitaplardaki referansları anlayamıyacak ve hatta okuyamıyacak kadar yetersiz bir şeyhin uydurma ismine, Yahya Harun’a maledilen kitaplar bilime karşı cahili bir savaş açmışlardır. Evrim teorisini sadece o kitaplardan öğrenenlerin cahili refleksleri gıdıklanmakta ve konu hakkında yanlış bilgiler ve yorumlarla kandırılmaktalar.
Umarım Kaan’ın bu çalışması, evrim teorisi ile Kuran’ın yaratılış modeli arasında çelişki olmadığı, aksine Kuran ayetlerinin evrimsel bir yaratılış modelini savunduğu gerçeğini tartışma gündemine getirecektir.
Bir kere ''Kopernik ve Galileo’nun dünya yerine güneşi merkeze oturtan modele Allah adına açtığı savaşın bir benzeri şimdi de Darvin’in geliştirdiği evrim teorisine karşı açılmış bulunuluyor'' Siz gerçekten bu çkarıma inanıyormusunuz? O zamanlar skolastik düşünce hakimdi, şimdi uzay çağını yaşıyoruz ve uzay çağında bilimin ispatlayamadığı şeyi zorla kelime oyunları yaparak kurana mı ispatlatmaya çalışıyorsunuz? Bir kere Kuran-ı Kerim meali verilirken ayetler cımbızla çekilmiş gibi anlamlandırılmaz, bir önceki ve bir sonraki ayetle birlikte alınır. İnanın tüm iyi niyetimle bile yazının çok tutarsız olduğunu söyleyebilirim, yine yaratılışla ilgili olarak meleklerin Allah'a cevap olarak “Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Ya bunun evrimle alakası olmadığını vallahi bizim mahalledeki 7 yaşındaki çocuklar biliyor, İnsanlık yaratılmadan önce cinler yaratılmıştı meleklerin kastettiği budur. Biz Harun Yahyaları da biliyoruz, Darvinleri de iki kesimde uç nokta da, biri islamiyeti tamamiyle bilimle açıklamaya çalışıyorki bu imkansız islamın temelinde iman vardır, bir diğeri de toptan inkar ediyor. Gerçekten bu tür yazılar da, Harun Yahya 'nın yazılarını direkt olarak alan, cahil kesimin inanıp alacağı yazılardan farklı değildir...
Eylül 28th, 2008 at 14:11Ben hayatımda bu kadar saçma bir yazı daha okumadım. Hİç bir tutar tarafı yok üstelik Kuran'ın çarpık bir yorumlanması olmuş. Kuran'ı istediğin gibi yorumlayamazsın. Kuran dan ayetleri alıp evrime delil gibi gösteremezsin. Üstüne kalkıp bir de olmayan biyoloji bilginizle evrim anlatmaya çalışmanız komik olmuş. Evrime artık çocuklar bile inanmaz. Hiçbir delil yokken evrim var demek evrimcilerin ne kadar da çaresiz olduklarını göstermektedir. Varsa bir delil gösterin biz de kabul edelim ama gösteremezsiniz çünkü yok. HArun YAhya nın yaptığı da bu gerçeği ortaya çıkarmak oldu. Tüm dünya gerçekleri gördü. evrim yoktur ve hiç olmamıştır.
Eylül 29th, 2008 at 21:32Merhaba,
Ekim 13th, 2008 at 03:01Aslında bizim tanıdığımız Edip Yüksel (rahmetli Metin Yüksel'in kardeşi veyahut ağabeyi) de sıradan müslümanlar gibi Allah'ın "ol" emri ile her şeyin yoktan var olacağına teslim olmuş biriydi. Hakkında rivayetler dolaşır oldu, şehir efsanesi gibi. Çok zeki, çok ilim sahibiydi biraz -aklı karıştı- vesaire...
Şu evrim hadisesi, velevki doğru; diyelim ki, Allah (c.c) kademeli bir şekilde insanları ya da canlıları yarattı. Netekim, bu da bir güç değil midir? Sonuçta bilim adamına "bırak kardeşim, başka işin mi yok? Ne kurcalıyorsun?" demek biraz garip olmaz mı? Sonuçta aramızda kaç kişi kurcalayıp, araştırmaya kendini adayabiliyor ki? İnsanlar ellerindekileri sunarlar. Kimi topladıkları bu bilgilerle daha çok Allah'ın ne büyük Rab oluşuna iman üzerine iman eder; kimileri de kainatın ne büyük bir akıl olduğuna iman eder. Rabbimiz hepimize doğru yolu ihsan etsin ve oradan şaşmamayı.
Saygılarımla,
Harun Yahya adını kullanan tarikat şehi adına bazı müritlerin sağdan soldan, özellikle Hristiyan kaynaklarından derleyip yayımladığı kitaplar sadece konuya hormonla ve reflexle yaklaşanlar için bilimsel bulguları inkar etme bahanesi sağlıyor…
Ben, evrimin, evreni altı günde yaratmayı seçen Yaratcı’nın, ilahi bir yaratış sistemi olduğuna inanıyorum ve evrim olayının Allah’ın iradesinden, bilgisinden, gücünden ve sanatından hiçbir şey eksiltmeyeceğini savunuyorum.
Dileyenler, konuyla ilgili Blind Watchwatchers … adlı makalemdeki tartışmalarıma bakabilirler.
Selam,
Edip
Ekim 14th, 2008 at 23:41 e
Ekim 17th, 2008 at 22:49Not: Bu yorum host saldırısı nedeniyle silinmiş ve veri tabanı yedeğinden geri kazanılmıştır. Bilgilerinize.
Ekim 17th, 2008 at 22:50selamlar,
Edip bey, bi zamanlar bende harun yahya nın etkisinde kalmıştım...fakat son zamanlarda sizin gibi düşünenler sayesinde benimde fikirlerim yerine oturmaya başladı.
saygılarımla.
Mart 29th, 2009 at 22:04akıllı tasarım.. planlı evrim... cok mantıklı... işte bu Allah'ın en büyük kudreti.. cokta mntıklı.. ama hala aklımda cözemediğim problemler var.. ama ben aylardır bu dedikleirnizi kendi içimde oturtmaya calişiyorum.. sonucta gercekten paraşütle inmedik..
Mart 30th, 2009 at 01:37"Aslında bizim tanıdığımız Edip Yüksel (rahmetli Metin Yüksel’in kardeşi veyahut ağabeyi) de sıradan müslümanlar gibi Allah’ın “ol” emri ile her şeyin yoktan var olacağına teslim olmuş biriydi."
Allah Ol der ve olur... Ama Kuran, Allah'ın bu emri evrenimizde gerçekleştirirken "OLUR" fiili "OL" emrini heme izlemiyor... Örneğin, İsa'yı OL emriyle Yaratan Allah İsa'yı Meryem'in rahminde 9 ay bekletti... Çocuk olarak yetiştirdi... Aynı şekilde, bizi de OL emriyle Yaratan Allah çeşitli sperm yumurtayı dölledikten sonra birçok evrelerden geçirdi, geçiriyor...
DÜŞÜNME, AKLETME denilen en önemli melekeye yabancılaşmış, hurafe ve rivayet kitaplarını Kuran ile değiştirerek Allah'a ve elçisine ihanet etmiş insanlar maalesef bu basit gerçeği bile göremiyor.
Selam,
Mart 30th, 2009 at 23:26Edip
Allah (cc)'ü yarattığı her şeyi bizim anlamlandırmamız için kurallar silsilesine oturtmuştur. Hz. İsa'da ki mucize (Allahın 'ol' deme kudreti) 9 ay anne karnında beklemesinden ziyade Hz. Meryem'in kendi kendini döllemesidir. Aslında bunu şu anda hatırlayamadığım bir canlı hali hazırda da yapmaktadır. (Ya mercandı ya da öyle birşey) her neyse... Rabbimiz kainattaki her şeyi bir kanun üzerine, biz araştıralım ve Rabbimizin yüceliğini anlayalım diye yaratmıştır. Bu ister kademeli olsun ister birden bire... Bu durum bizi Allah ve elçilerine ihanete neden götürsün ki??
Nisan 1st, 2009 at 23:59Çömlekçi Tanrı Teorisi ve Evrim
Cemal Aktaş
Onbeş milyar yıl önce...
Boşluğun bir noktasında toplu iğne başı büyüklüğündeki sonsuz yoğunluktaki bir nokta big bang adı verilen büyük bir patlama ile
patladı. Takip eden ilk üç dakikada meydana gelen nükleer tepkimeler, bütün evreni ve içindeki canlılığı oluşturacak ortamı uygun hale getirdi.
Ve yaklaşık on beş milyar yıl sonra...
Bu büyük patlamanın nihai meyvelerinden biri olan Dünya adlı gezegenin Türkiye adı verilen bölgesinde, ülkenin en önemli bilimsel kuruluşu TUBİTAK aylık olarak yayımladığı Bilim ve Teknik Dergisi’nin evrim teorisi ile ilgili kapağına ve yirmi sayfalık içeriğine “tepkilerden çekinerek” sansür uyguladı. Bununla da kalmayarak Yazı İşleri Müdürü’nün işine de son verdi
Din adına bilimsel bir teoriye karşı çıkış, geçmiş İslam mütefekkirlerin evrim konusunda ki olumlu görüşleri dikkate alındığında büyük bir talihsizliktir . Darwin'den önce evrim düşüncesiyle ilgilenen bazı Müslüman alimler şunlardı: Nazzam (ölm.845), Câhız (776–869), İbn-i Miskeveyh (970- 1035), , İbn Tufeyl (1100–1185), Kınalızâde Ali Efendi (1510- 1572) ve Erzurumlu İbrahim Hakkı (1703–1772)...
Evrim teorisi canlılığın ortaya çıkışını genetik sürüklenme, genetik göç, mutasyon ve doğal seleksiyona bağlar. Basit canlılar düzeyinde başlayan hayat, nihayetinde insansıları , insansılarda evrimleşerek bilinçli insanı ortaya çıkarmıştır.
Kur’an açısından tesadüflere dayanan bir Evrim kabul edilemez. Eleştirilmesi gereken bu iken maalesef bu bilimsel teorinin tamamına din adına haksız reddiyeler düzülüyor.
Öyle ki bu eleştiriler bazen haddini aşmış ve teoriyi ortaya atan, savunan, katkılarda bulunan bilimadamlarına hakaret düzeyine varmış. Örneğin; Darwin’i maymun şeklinde resmeden bir çizim çok popülerdir. Elbette Darwin’nin eleştirilecek birçok görüşü olabilir. Ancak bunu belden aşağı eleştirilerle yapmak ne kadar ahlakidir.
Ben kendi açımdan İslam dini adına Evrim teorisine karşı çıkanları anlamakta zorluk çekiyorum.
“Efendim felanca adamın kitapları evrim teorisini çürütüyor...”
Sorarsın iddia sahibine; “ Nasıl çürütüyor? Okuduğun bilimsel eleştirilerden ne anladın, bir anlat bakalım”
“Ehem, şey... Kem küm...”
Yazar Alev Alatlı bu trajı komik duruma güzel bir şekilde vurgu yapıyor:
“....bir Darwin tartışması yok. İki ayrı inancın Darwin’in arkasına saklanıp, Darwin’i öne sürüp kavga etmesi var. Zaten nasıl olabilir ki; Biyolog muyuz, antropolog muyuz, kimyacı mıyız? Neyiz? Darwin teorilerini doğrulayacak veya yalanlayacak bilgi kimde?...”
Evet, burada din adamlarına bir çağrı yapmak gerekiyor. Lütfen bilimsel teorileri bilimadamlarına bırakınız.
Kur’an adına bu teoriye karşı çıkanların bazı temel argümanları vardır. İşte Adem ve Havva olayı, balçıktan veya topraktan yaratma , Allah’ın ol emri ile herşeyi yaratması vs...
Ama şu gerçeği es geçiyorlar; İçinde bulunduğumuz evrende herşey fizik kuralları ile işliyor. Evrenin bigbang ile başlayıp gaz aşaması ile devam eden surecinden doğan evrenimizin, bu evrimsel geçmişini kabul edip, iş dünya üzerindeki canlılığın yaratılışına gelince çark etmek nasıl bir mantıktır anlamak mümkün değil. Dünyanın soğumasına kadar olan bilimsel verileri ve dolayısı ile evrenin evrimini kabul ediyoruz ama iş canlılara gelince onları gökten zembille aşağı indiriveriyoruz.
Temel itiraz şudur: “Allah ademi balçıktan yaratıp ona şekil verdi ve ruhundan üfledi. Adem bu şekilde yaratıldı o yüzden evrim sureci Kur’an’a aykırıdır.”
İyi de Allah’ın Ademi yaratırken koyduğu fizik,biyoloji ve kimya kanunlarını kullanmadığını bu ayetten nasıl çıkarabiliriz ki?
Örneğin; Allah Kur’an’da diyor ki “yağmuru yağdırırız”. Şimdi Allah tepemizden su mu boşaltıyor? Soğuk hava ile karşılaşan yoğunlaşmış su buharı tanecikleri üzerimize yağmur olarak düşüyor. Yani yağmurun yağması için gerekli fizik kurallarını Allah koyduğu için “yağmuru yağdırırız” diyor. Peki bu durumda “Adem’i balçıktan yarattık” ayetini neden benzer şekilde anlamıyoruz? Benzer şey “bulutları rüzgarla sürer” ayeti içinde geçerlidir. Yağmur yağışında ve bulutların rüzgarlarla hareket edişinde fizik kurallarının geçerli olduğunu kabul etmemek için çok saf olmak gerekir. Peki “Adem’i balçıktan yarattık” ayetini yorumlarken neden fizik ve biyoloji kurallarını devre dışı bırakıyoruz da Allah’ın Adem’i bir çömlekçi gibi yarattığını düşünüyoruz. Üstelik canlılığın ilk yapı taşlarının, biyolojik evrelerin ilk belirtilerinin balçık katmanları arasında başladığı kabul edildiği halde ve bu da pekala balçıktan yaratılma olayına uygun olduğu halde, neden hala “çömlekçi Tanrı” teorisinde diretiyoruz.
Bir başka temel itiraz: “Biz bir şeyin olmasını istediğimizde ol deriz ve o şey olur” ayeti ile ilgilidir. Bu iddiaya göre Allah bütün canlıları ol emri ile bir anda yaratmıştır.
Bu ayetten bu yorum nasıl çıkarılıyor anlamak mümkün değil. Allah Isa peygamber içinde ol emri ile yarattık diyor (3:59). Ancak Allah İsa’yı bir bebek olarak Meryem’in kucağına vermedi ki. O da hepimiz gibi annesinin karnında dokuz ay bekledi. Kaldı ki o ayet Adem’in bir anda yetişkin bir birey olarak yaratıldığı teorisini de çürütüyor. Çünkü ayetin başı “İsa’nın durumu Ademin durumu gibidir” diyor. Yani İsa nasıl Allah’ın evrene koyduğu biyoloji kuralları ile bir anneden dünyaya gelmişse Adem’de o şekilde dünyaya geldi. Kur’an’nın bu ayeti dikkatle incelendiğinde Adem’in insansı bir anneden doğan ilk bilinçli insan, yani yaşadığını bilincinde olan ilk insan olduğu anlaşılıyor. Benzer şekilde Havva içinde aynı şeyi söyleyebiliriz. Bu yorum kesinlikle Kur’an’a aykırı değil. Kaldı ki mitokondri üzerinde yapılan modern bilimsel araştırmalara göre, yeryüzünde yaşayan tüm insanların yaklaşık 150-200 bin yıl önce Afrika’da yaşayan tek bir dişi bireyden geldiği ortaya konmuştur. Hatta bilimsel literatürde bu ilk dişi ataya “Mitokondriyal Havva” ismi verilmiştir. Roger Lewin’nin “The Origin of Modern Humans” adlı eserinin yaklaşık otuz sayfalık dördüncü bölümü “Mitokondriyal Havva” konusuna ayrılmıştır. Fakat ilginç olan bu eserin TUBİTAK eski yönetimi tarafında “Modern İnsanın Kökeni” adı ile Türkçe’ye kazandırılmış olmasıdır.
Elhasıl-ı kelam: Tanrı’nın plan ve programı ile gerçekleşen bir evrim surecini neden kabul etmeyelim ve bu Kur’an’a neden aykırı olsun?
Evet, sen, ben, ağaçlar, kedi, yıldızlar... Evet biz toplu iğne başı büyüklüğündeki ve sonsuz yoğunluktaki o noktanın içinde
potansiyel olarak mevcuttuk. İnsansılardan veya maymunsulardan evrimleşerek geldiğimiz teorisinden daha çarpıcı bir gerçek işte burada saklıdır. EVRENDEKİ HERŞEYİN KÖKENİ TEK BİR NOKTADIR. HEPİMİZ TOPLU İĞNE BAŞI BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ O TEK BİR NOKTADAN GELDİK. HEPİMİZİN KÖKENİ AYNI. İşte bu çarpıcı gerçek karşısında evrimin birer palavra olduğu iddiası değersiz ve anlamsız kalıyor.
Son olarak; Biz müslümanlar din adına bilimsel teoriler karşı çıkmamalıyız. Aksi taktirde yıllarca sonra Galileo karşında yer alan afarozcuların durumuna düşeriz.
Nisan 2nd, 2009 at 12:55Sevgili Cemal Aktaş,
Bu güzel makaleniz için sizi candan tebrik ederim. Bu konuda yazılmış en güzel makalelerden biri. Bu yazını lütfen bana email ile yolla. Felsefi Makalelerimi içeren kitabıma izninle misafir makale olarak almak istiyorum.
Selam ve saygılarımla,
Eylül 6th, 2009 at 07:39Edip
evrimi ilk soyleyen ve teorileriyle katiyetine en azindan kendisininde inandigina sarih belgeler bulunan arastirmaci malum sakalli kel...Kendin cal, kendin oyna ile yetinecek turden degil imiski.MIZRABI tutacak,notalari hifz edip,taganni ile duyanlari cazibesine ram la,papaganvari ,koro halinde aleme duyuracakimis...
Ocak 8th, 2010 at 11:46Miski,edip,ile,la,imis.Benim gibi az okumuslar eksik dusuncelerini bilem hurufla kagida dokerken luzumsuz takilari nerde nasil kullanacagini bilmeden tuslara basiveriyor. Dar...nin teorileri,yaratici inancina ve tek tanrili dinlerde yaraticinin yaratma sunnetine ve dahi onun mecburi varligina isik tutacak kiymetli
teorilerki yuz kusur yil,tam zitti olan baska bir meslegin teorisyenleri elinde o dinleri yasatan yegane organlari(esasat-i imaniye)oldurmek icin kullanilmistir.Hal bugunde boyle.Anarsinin her nevini doguran son 70 yilin medenilerinin ve medeniyetlerinin titredigi ve avama kan kusturan insanlik aleminin en cirkin,dehsetli tumorune tasimacilik yapip butun cirkinligini perdeleyen maskeden baska bir hakikati yoktur.POZITIF ILIM BIZLERE KAFI VE vafi.teorilere,meorilerin girmemesi ,mumkun degil kapi pencere ardina kadar acik.SULTAN-I KAINATIN SOZLERININ MUCESSEM ,VUCUDA CIKARILMIS HAKIKI TEZAHURU DEGILKI ONLARDAKI 3BIN ESMANIN MUHURLENIP KODLANMIS INKARIN GOZUNU ELINI AYAGINI SOKAMIYACAGI ONLARA KAPANMIS SIFRELI PENCERELERI KAPILARI OLSUN.Dalalet vadilerinde aglayan sefkat ve muhabbet yetiminin iniltileri yani dar...n teorisi.Gelin siz siz olun bu bacadan annaklamayin sarkip icine dusersiniz.incinir telef olursunuz....YALEYTENI KUNTU TURABA. EYI KIREMIT TUGLA OLMAKDA VAR HA. Mugla degil tugla...bir mekana hammadde...sizlerle kendi kardesim ve abim gibi,alakadarim ALLAH C.C KALBLERINIZE ONUN RAZI OLACAGI ILHAMLARI VERSIN..ZAMANIMIZ AZ SIZLERE VERILEN BU ZEKAVETI ISABETLI KULLANIN.AZ BIR ZAMAN SONRA ASLI GORECEGIZ DIKKAT ET.ASLI GOREN HABIBULLAH BIR DAHA EVVELKI GIBI GULECEK HALI DONULMEYECEK INILMEYECEK BASAMAK GORMUS Ciddimi ciddi yerlere alinip acaip islerin icine irade ve meylimiz olmadan uzayda firinlarda yildiz pisirenlerin kardesinin harika siyirmasi ile dehalet edecegiz.ey gidi Edip ey...
sevgili edip.
Ocak 8th, 2010 at 23:34yada değerli kardeşler .
kim neyi nasıl görmek isterse o şekil görür
kim nasıl kimlerle haşr olmak isterse onlarla haşr olur .
gelelim evrim teorisine yada çürütenlere .
bir insan olarak yaratılmışların en şereflisi olarak bana değer koyan rahman a sonsuz şükürler olsun .
o yaradanın hangi yaratılışında hata tespit edilmişki yaratılışı tartışmaya yada yargılamaya koyulduk .. kısa ve öz olarak kim neyden yaratıldığını ( evrimini) kabul ediyorsa o şekilde yaratılmış olsun ama insan olarak aklın ve mantığın gereği olarak ben insan ım ve insandan evrildim i kabul ediyorum maymunculuk yada yılancılıkla evrildiğini kabul eden varsa da onların sorunudur ama hesap gününde yaradan yoktan var eden benim seni yaratmamı beğenmedin demi kendini maymundan evirilmiş kabul etin o halde var seni eviren kabul etiğin haşr etsin demezmi rahman ALLAH BİZİ O GÜN KENDİSİNDEN HOŞNUT OLANLARDAN EYLESİN sevgili metin yüksel ağabeyim gibi cenet gençleriyle haşr etsin beni maymunlarla değil.....
selam ve dua rahmanın rızasını kazanmak için mücadele edenlere olsun
Vedud Murat,
Sen ya ne dediğini bilmiyorsun veya buradaki makale üzerinde hiç düşünmeden basma kalıp sözlerle cevap veriyorsun...
Sana ne söylesem anlamsız galiba. Selam.
Ocak 9th, 2010 at 03:12Edip
sayın edip yüksel
ne dediğini bilen ama!!!
ne demek istediğini anlamak istemeyenlere cevaben !!yazdığım yorum hakında maklenizi yada şahsınızı ele değilim kaldıki; basma kalıp sözlerle cevap veren biri hiç değil im !!
makale ve yorumlar hakında yersiz şeylerin sizin gibi bir yazar tarafından bu denli yazılması hiç alışılmamış bir durum olmasa gerek ki yorumcunuz hakında kızgınlığınızı SANA NE SÖYLESEM gibi bitirmenizden;!!! ya bu fikri tam savunanlardan yada bu tür idddia ları ortaya koyanlardan nefretinizi buraya aktarmışlığınız dan olsa gerek yazdığımı makalenizle ve yorumlarla eşleştirip makul bir çizgide birleştirmeden cevap yazma gereği hissetmişliğiniz ne yazdığımın tarafınızdan anlaşıldığı konusunda kanaate kapılmama sebebiyet veriyor ..yazdığım yorumun neresinden bu denli rahatsız olduğunuzu yazarsanız yanlışım ( olmuşsa ) eğer sizden dahi özür dileyecek kadar erdemli biri olduğumu hatırlatmak isterim.
Ocak 11th, 2010 at 01:01selam ile ....
sayın edip yüksel
ne dediğini bilen ama!!!
ne demek istediğini anlamak istemeyenlere cevaben !!yazdığım yorum hakında maklenizi yada şahsınızı ele almış değilim kaldıki; basma kalıp sözlerle cevap veren biri hiç değil im !!
makale ve yorumlar hakında yersiz şeylerin sizin gibi bir yazar tarafından bu denli yazılması hiç alışılmamış bir durum olmasa gerek ki; yorumcunuz hakında kızgınlığınızı SANA NE SÖYLESEM ANLAMSIZ gibi bitirmeniz;!!! ya bu fikri tam savunanlardan yada bu tür idddia ları ortaya koyanlardan nefretinizi buraya aktarmışlığınız dan olsa gerek....Makaleniz ve yorumlar hakındaki yazımı makalenizle ve yorumlarla eşleştirip makul bir çizgide birleştirmeden cevap yazma gereği hissetmişliğiniz ne yazdığımın tarafınızdan çok iyi anlaşıldığı konusunda kanaate kapılmama sebebiyet veriyor ..yazdığım yorumun neresinden bu denli rahatsız olduğunuzu yazarsanız yanlışım ( olmuşsa ) eğer sizden dahi özür dileyecek kadar erdemli biri olduğumu hatırlatmak isterim.
Ocak 11th, 2010 at 01:07selam ile ....
cevap 2 kez yayınlanmış özür dilerim
Ocak 15th, 2010 at 19:45Yaratan seni alçak bir damladan yarattığını söylüyor sevgili Vedud. Bizi üstün kılan böbreğimiz, midemiz, bağırsaklarımız, kıllarımız değil. İnsanı insan yapan, insanı diğer hayvanlardan ayıran Allah'ın bize kendisinden verdiği Ruh, yani bilinç ve mantıktır.
Kuran dışı hurafelerin, hadislerin, mezheplerin, tarikatlerin etkin öğretileriyle beynin allak bullak olmadıysa bu konuyu yeniden inceleme cesaretini göster.
Selam,
Ocak 19th, 2010 at 06:09Edip
sayın yüksel.
kur'an dışı hurafelerden kastınız eğer sizin mealiniz deki gibi ise evet hurafelerden besleniyorum. Ayrıca ABD vatandaşı olup da siz benim dinimi sorgulayacak kadar erdemli değilsiniz sanırım.
gelelim iman yada hurafelere .
açın mealinizi 93. sure kaç ayettir bakınız. bu bile sizi tanıtmaya yeter de artar sanırım .yanlışınızı düzeltmeniz babında yazıyorum, kişiliğinize hakaret mahiyetinde değil. Sakın bu da yanlış anlaşılmasın.
Yaradan beni en şerefli varlık olarak yarattığını söylüyor. İsterse en alçak damladan yaratsın neticede beni yaradan yaratmıştır. Hakkımdaki bir başka olumsuz mesajınızda, sizinle anladığınız dilde tartışmaya hazır olduğumu bilmenizi isterim .. Öncelikle "Yüksel" soyadını hak edin ondan sonra dinimi sorgulayınız ....
Mantıksızlığın kol gezdiği beyninizdeki mantık yollarını aydınlığa çıkarmadan beynimin allak bullaklığı hakkında yorum yapmaktan sizi men ederim.
Kur'an-i yaşantının dolu olduğu bedenimin her zerresi ile size cesaretimi kanıtlayabilirim.
Özür dileyerek siteye aykırı olduğunu düşünen adminlerimden , yöneticilerinden mesajımın yayınlanmasını talep ediyorum ..
Ocak 26th, 2010 at 20:47saygıyla.. vedud murat
selam..
Ağustos 18th, 2010 at 07:59yazınızı kaleme aldığınız tarih epey olmuş.ben yeni okudum biraz geç bir yanıt olacak farkındayım hatta okuyup yada okuyamıyacağınızı da ihtimal alarak fikrimi genede dile getirmek istedim..
anladığım kadarı ile yazdığınız ayetleri okuyarak darwin teorisini destekliyorsunuz.
(burada bir açıklama yapmak gereği duydum lütfen beni ve yazacaklarımı bilim araçtırmacısı olarak değil cahil bir evhanımının yazdıkları olarak okuyunuz ki öyleyim.)
ilk yaratılan sırası ile nur-ruh-akıl-kalem ise,nur da ,muhammedi nur (çekirdek)ise daha sonrada ruh üfürülmüş ise evvela insan var idi ,tüm eşyayı- mahlukat ise insana hizmet için yaratıldı..nasılki ekmeği yapabilmek için ekmek mayası gerekiyorsa aynı cins ,aynı cinsten oluşur.
enasır-ı erbada yani 4 unsurda su ,hava, ateş,toprak bileşimi tüm canlıların ana maddesidir.
muhammed (nur)-su, melek-hava,ateş -şeytan,toprakta-insana tekamül eder..(hac ın artı+ simgesi gibi)
kuranda maymuna ve domuzlara dönüşen insanlardan bahseden ayetlerde vardır.
bu bize insanlarn maymundan değilde,maymunların insanlardan olduğunu düşündürmeye sevketmezmi..
şu halde duygularımızı orman gibi düşünüp huylarımızın hangi hayvana ait olduğunu algılasak.mesela yılan gibi kaç kişinin en hassas yerinden sokarak canlarını yaktığımızı,yada bir aslan gibi karşımızdaki rakiplerimiz ustalıkla ele geçirip çiğçiğ etlerini yemeyi arzuladığımız inkar edebilirmiyiz.(meleklerin evcileştiremediğimiz bu duygularımız ve fiillerimiz için ayetteki bu cümleleri kurduklarını düşünsek)
yine ayeti okuyarak anladığım ise şudur.nuhun bizlerin bu vahşi hayvani sıfatlarımızdan arınmamız için (beden kabrimizdeki buna beden gemisi de diyebiliriz)ehli hayvanlara dönüşebilmemiz için yani insanın halifeliğe tekamülü için gemisine aldığını mecazi olarak anlatıldığı düşünüyorum..
hem hay-van kelimesi hay kökünden yani diri kelimesinden geliyor ise hayvanların diri yani en küçük gevşememizde tavana sıkışmış hapsolmuş örümcekler gibi ağlarını delip bizi sarmalayıp cehennemizi de yaşatabilecekleri düşündürüyor..yada tam tersi hz. süleymanın ehlileştirdiği hükmü altına aldığı ve kendisine saltanatın sefasını yaşattıklarını düşündürmezmi..(buradada aklıma yunus emrenin sözü geliyor.
ölenler hay-van imiş.aşıklar ölmez.)
ayrıca üzerimizde hücrelerimizle beslenen küçük hayvancıklarımıza ne demeli bizle beslenen ama bizi temizleyen bizde evlenip çoğalan maytlar..yada bağırsaklarımızda yaşayanlar..
hadi gene soralımmı kendimize bizmi maymundan türedik.??onlarmı bizden türedi.??
ya peki hayvanların akılları yoktur onlar düşünemezler mi?
peki arıya ,karıncaya ,örümceğe vahy eden ayetleri nasıl inkar ederiz.
kısaca şunu demek isterim darvin teorisine inanamıyorum kabul edemiyorum..bir tek bilebildiğim hayvani makamlarımızın olduğu..nuru muhammedden geldiğim..
sevgiler..