Adam Olmak
Bir adam oğluna sürekli “sen adam olmazsın” der dururmuş, oğlu okumuş vezir olmuş ve babasını jandarma ile yanına getirttirmiş. Baba “Hani sen bana adam olamasın demiştin” Bak ben okudum vezir oldum demiş. Babası da oğluna ben sana vezir olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Eğer sen adam olsa idin jandarma ile apar topar babanı ayağına getirtmezdin demiş.
Adam olmak kolay değil elbette, adam olmanın mektebi, medresesi de yok. Nasıl adam olunur onuda bilemiyorum. Galiba İlim meclisinden ve hayat mektebinden feyiz almak gerekiyor. Rahmetli babam anlatırdı. Köylü vatandaşın birisi oğlunu köy hayatından kurtarmak için, bütün imkânsızlıklara rağmen şehre gönderip okutmuş. Oğlu da okuyup bir resmi kurumda maaş başına geçmiş. Babası köyden oğlunu görmek için gelmiş, çarşıda yan yana giderken herhalde oğlu babasının kıyafetinden utanmış olacak ki, baba sen benim yanımda gelme diye ikazda bulunmuş. Babam o şahsa kızardı ve derdi ki “babanın kıyafetinden utanıyorsan bir takım elbise al da giydir”. Evet, bu birazda şu hikâyeyi hatırlatıyor. Baba oğul’a bir bağı bağışlamış da, oğul babaya bir salkım üzümü vermemiş. Ne günlere kaldık dersiniz.
Evlatlar okuyup kavuşmuş üne
Babalar kalmışlar ne kara güne
Acep gideceğiz biz hangi yöne
Yolaklar şaşırmış yollar şaşırmış.
Evlat sormaz olmuş baba halını
Amma miras için bekler malını
Arılar nereye yapsın balını
Dalaklar şaşırmış ballar şaşırmış.
Şükrani bu ömür nerede kışlar
Hep boşa gidiyor bütün uğraşlar
Ne yaptığın bilmez, dik gezen başlar
Kulaklar şaşırmış, diller şaşırmış.