“Adalet Solduğu Zaman; Toplum Çürür, Devlet Çözülür.”
“Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi manasına gelir. Haklı ile haksızın birbirinden ayırt edilmesi ancak adaletle sağlanır.
Adalet kavramı temelde hukuk kaidelerine olan uygunluğu içerir. İnsanların toplum içinde yapmışoldukları davranışlarıyla alakalı olduğundan ahlak ve din kaideleriyle da ilişkilidir ve tarih süresince genellikle tartışmalı bir alan olmuştur.
Düşünürler daha önceki çağlardan beri adalet kavramıyla ilgilenmişlerdir. Mukaddes kitapların hepsinde adalete ve adaletli olmaya ait bölümler bulunur.
Eski Yunanlı düşünür Platon’a göre adalet en yüce erdemlerden biri, insanın ve devletin temel davranış kaidesidir.
Aristoteles’in hareket noktasını ise eşitlik kavramı oluşturur. Ona göre, herkese eşit davranmak adalet için yeterli değildir. Bir hukuk düzeni güçsüzleri savunduğu ölçüde adil olabilir. Mesela, son zamanlarda kişinin tükettiği rastgele bir maldan alınan katma değer vergisi adaletli bir vergi değildir. Zira kişinin gelir düzeyini dikkate almaz. Buna karşılık, kişinin geliri üzerinden alınan ve gelir düzeyi yükseldikçe vergi oranının da arttığı gelir vergisi daha adaletli bir uygulamadır.
18. asırda Aydınlanma Çağı düşünürleri adalet kavramını daha dar biçimde tanımladılar. Onlara göre hukuka ve hukuki eşitliğe uygunluk adalet için yeterlidir. Ne var ki, hukuk düzeni her vakit adaletli olmayabilir. Zira hukuk yasaların her vaziyette aynı biçimde uygulanmasını gerektirir. Oysa yargıç rastgele bir olayda yasayı uygularken, vaziyetin özelliklerini de göz önünde bulundurmak zorundadır. Böylelikle genel bir nitelik taşıyan yasanın eksik yanları uygulamada giderilebilir ve adalete daha çok yaklaşılabilir.”
Genel Kültür ve Hukuk Terimleri Ansiklopedisinden aldığım bu bilgiler, adalet kavramını dile getirir.
Adalet olmayan yerde âdil davranmak, haklıya hakkını vermek zor bir olaydır.
Mahkemelerin bulunduğu binalar, adalet sarayı olarak adlandırılır. Sayıları her geçen gün artmaktadır.
Adalet, yüce bir değer; adillik de, kutsal bir haslettir. Türkiye'de hâkimleri hak adalet merkezinde oturan insan olarak niteleyen anlayış, bunun apaçık göstergesidir.
Yargı'nın bu mertebeye layık görülmesi, tarafsızlığına duyulan inanca dayanır. Bu nedenle, tarafsızlık, yargının bir özelliği değil, adeta özüdür. Tarafsızlığını kaybetmiş bir makam, yargı olarak nitelenemez.
Bağımsızlık ve yargı tabularının Türkiye’de tarafsızlığı tartışılır hale gelmiştir. Bir zamanlar paralel yapının eline geçen adalet mekanizmalarının bu memleketi, adaleti, yargıyı ne hale getirdiği, nasıl zararlar verdiği bellidir, tarihe geçmiş kara bir leke olarak anılmaktadır.
“Görevli memura sen kim oluyorsun demeyi bile sövme sayan; ulan, terbiyesiz, adam olmamışsın sözlerini hakaret kabul eden Yargıtay hedef tahtasında. Tabii mahkemelerin ve Yargıtay'ın hangi ifadeleri düşünce özgürlüğü kapsamında gördüğü hangisini görmediği da ayrı bir sorundur. Halkın yargıya düşmanlığı önemlidir. Halkın yargıya güvensizliği daha da önemlidir. Eğer güvensizlik doğarsa, işte asıl felaket o zaman başlamıştır.”diyenler, yazanlar haksız değildir.
Yazımı, anlayanlar için yine bir şiirimle bitireyim:
ADALET, HAK YE…
Sırtından bıçakla, “Ben yapmadım” de,
Beraber çırakla, adalet, hak ye,
Bostanda sırıkla, yola çık niye?
Açılan yarıkla, acı vermeye,
Büyük olan farkla, sinir germeğe,
YALANDA YALAN VAR, YALAN SÖYLEME,
BUNU BİLİR DOST, YÂR, UMUT DÜYLEME.
“Kalleş” der adına, sakın kıvırma,
Bakayım tadına, sırttan sıyırma,
Yosmanın kadına, bakıp ayırma,
Çentik ahfâdına, torpil kayırma,
Güven avradına, miden doyurma.
DÜZENİN BOZULUR, DOSTUN BULUNMAZ,
ŞAN/ŞÖHRET YOK OLUR, NAMAZ KILINMAZ.
Fâni bu dünyada, nedir telaşın,
Konya’yla, Hanya’da, var arkadaşın,
Mazi gelsin yâda, akranın, yaşın,
Sığar mısın merkata, gizli sırdaşın,
Gözlerin arkada, kuvvet yoldaşın,
GEÇMİŞİNE BİR BAK, GELECEK İÇİN,
BÖYLE EMREDER HAK, SORULMAZ NİÇİN.
Dikilmiş, bekliyor, ‘Dünya Düzeni’,
Nesil emekliyor, olsa güveni,
Gayeler tekliyor, ol serüveni,
Âzim tetikliyor, ateş evreni,
Düşman etekliyor, geliyor yeni.
KEMÂLİ UFUKTA, TANYERİ GÜNEŞ,
NEFESLER SOLUKTA, BEKLİYOR BİR EŞ.