Adalet Partisi İktidarında Ordu
27 Mayıs darbesinden sonra, !961 anayasası kabul edilir. Seçime gidilir. İnönü liderliğindeki CHP 36.72, Ragıp Gümüşpala liderliğindeki Adalet Partisi 34.78 oy alır. Koalisyon kurulur.
Askeri yöneutim, 1961 yılında Anayasa kabul edilir. Demokrasiye, çok partili siyasi hayata geçildikten sonra devlet üzerinde görüşlerini devam ettirecek bir takım kurumlar, anayasa'da yer alır. Anayasası'nın 111. maddesiyle kurulan MGK istişârî fonksiyonunu yerine getirir.
Osmanlının yıkılış sürecinde, Türk Milleti'nin iç ve dış düşmanla çevrili olduğu ve Türk'ün Türk'ten başka dostu olmadığı anlaşılmıştı. Zaten Lozan anlaşması müslim-gayrimüslüm esasına dayalı imzalanmıştı.
Sözkonusu vatan ise gerisi teferruattır algısı, İnönü dönemi, DP döneminde ve nihayet darbe ile bir kez daha anlamsızlaştırılır. İnönü ve DP ile başlayan bu ABD'ci vesayet rejiminin bazı siviller tarafından içselleştirilmesi sağlanır.
Türkiye'nin ABD-NATO ekseni ile ilişkilerinde Kıbrıs en belirleyici faktör olur. Kıbrıs Rumlarının silahlanması ve adada yaşayan Türklere karşı katliama girişmeleri üzerine Türk hükümeti, 2 Haziran 1964 tarihinde Kıbrıs‘a çıkarma yapma kararını açıklamıştı. Bu karara ABD çok sert tepki gösterdi. ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, Başbakan İsmet İnönü'ye oldukça kaba ve aşağılayıcı üslupla yazılmış bir mektup gönderdi.
Mektupta; NATO müttefiklerinin tam rıza ve muvafakatleri olmadan Türkiye'nin girişeceği bir harekât neticesinde ortaya çıkacak muhtemel bir Sovyet müdahalesine karşı NATO'nun Türkiye'yi müdafaa etmek mükellefiyetinin olmadığı, Birleşmiş Milletlerin Türkiye'nin tek taraflı hareketine en sert şekilde tepki göstereceği, Türkiye'nin Kıbrıs'a yapacağı bir müdahalede Amerika tarafından temin edilmiş olan askeri malzemenin kullanılmasına muvafakat edilmeyeceği, Türkiye'nin ABD ile yeniden ve en geniş ölçüde istişâre etmeksizin böyle bir harekete tevessül etmeyeceğine dair Başkan Johnson'a teminat verilmediği takdirde, NATO Konseyi ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin acilen toplantıya çağrılacağı bildiriliyordu. Mektubun ardından Türkiye müdahale kararından vazgeçmişti.
Bu mektup, 1947'den 1964'e kadar devam eden Türk-Amerikan ilişkilerinde kırılmaya sebep olmuş, dış politikasını ABD'ye endeksleyen, güvenliğini NATO'ya terk eden Türkiye'yi şok etmişti. Sözkonusu mektup, 1960 yılında başlatılan fakat askeri bir darbeyle yarıda kalan Türk-Sovyet ilişkilerinin yeniden canlanmasını neden olur.
Türk-Amerikan ilişkilerinin iyice zayıfladığı bu dönemde, Sovyetlerin daveti üzerine Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin 30 Ekim 1964 de Moskova'ya gider. Türk-Sovyet ilişkilerinde yeni bir dönemi başlar. Sovyetler Birliği Başbakanı Aleksey Kosigin'in 3 Temmuz 1965'de, Akis dergisine verdiği demeçte; "Biz politik sahada, ekonomik sahada, kültürel sahada işbirliği yapmalıyız... Sovyetler Birliği'nin Türkiye'den hiç bir toprak talebi bulunmadığını size beyan ederim" sözleri, her iki ülke arasında yeni bir güven ve işbirliği havasının doğmasına zemin hazırlar.
1965 seçimlerinde Adalet Partisi yüzde 52.9 oyla seçimleri kazanır, iktidara gelir.
1969 seçimlerinde ise Adalet Partisi yüzde 46.5 oyla seçimi kazanır.
Türkiye SSCB ilişkisi gelişir. 1969 da Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay Sovyetler Birliği'ni ziyaret eder. İskenderun demir-çelik sanayi, İzmir Aliağa rafinerisi, Seydişehir alüminyum kompleksi gibi büyük sınai projeler, Sovyet kredisi ve mühendisliği ile gerçekleştirilir.
Bu ilişki, ABD'yi rahatsız eder. Türkiye; ABD'nin çizmiş olduğu kırmızı çizgileri ihlal eder. Ülkede Sosyalist bağımsızlıkçı akım güçlenmeye başlar ve AP sokaklar yürümekle aşınmaz diyerek, demokrasinin gereğidir anlayışına yönelir. ABD'nin tedirginliği artar.
Yeniden ABD'ci ve millici/ulusalcı ayrışmasına giren Ordu üzerinden ABD oynar.
Eisenhower burslu Süleyman Sami Demirel, merkez sağı,
Amerikan Haberler Servisi (USIS) ve Rockfeller'in burslu Bülent Ecevit, merkez solu,
NATO burslu Alparslan Türkeş, Türk Milliyetçiliğini temsil ederler.
Her üç kişide siyasi çizgide ABD ve Batı odaklı politikaları savunur, ABD çizgisinde kalırlar.
Günün Sözü: Çıkarını düşünenle amaç birliği yapılmaz.