Acziyet, İşbirlikçilik ve Şaşkınlık
Demokrasi, milli irade, değişim dönüşüm, açılım saçılım ağızlarda ciklet gibi. Herkes konuşuyor da konuşuyor. ABD Türkiye’yi yönetiyormuş, işsizlik artmış, gelir dengesi bozulmuş, yatırımlar durmuş, kalkınma rafa kaldırılmış kimsenin umurunda değil!
Ağız dalaşı, gözboyayıcı kulaklara hoş gelen sözler TV ekranlarında! Gazete köşe yazarları ise o dedi bu da dedilerle meşgul! Bayan yazarlar ise cinselliği esas alan sokak dedikodularına ayna tutar hale gelmiş!
Herkes ürküyor, herkes çekiniyor. Ya siyasi iktidardan ya, patrondan ürker, korkar hale gelmiş. Düşünen üreten gerçekleri açıklayacak donanımlı birikimli insanlar ise halkı aydınlatma görevinden uzak bırakılmış. Şarlatanlar, laf ebeleri ekranlarda gazetelerde günü kurtarma, kafa karıştırma görevi ile arzı endam eyliyor...
Ne oluyor? Evet ne oluyor? Curcunalı bir dönemin işaretleri!
Peki neden bu söylemler bugün yüksek sesle dile getiriliyor. Her toplumun iç sorunları vardır. Ama bunlar bastırılan duygular olarak kalır. Bu herkesin yararındadır. Bunun için ‘toplumsal mutabakat' sağlanmıştır.
Ortadoğu halklarında ‘geçmişin sorunları neden gün ışığına çıkarılmaya çalışılır' da batılılarda bunlar olmaz.
Batı ülkelerinde; etnik-mezhepsel farklılıklar yanında devletin varlığı, kimliği ve yönü tartışılmaz da Ortadoğu halklarında tartışılır. Türkiye'de de tartışılmaya açılıyor?
Batı, Ortadoğu'nun Yavuz Sultan Selim hanın kurduğu tam 500 yıl süren kardeşlik düzenini, yıkıyor. 1517 den 1918' e kadar süren bu dönemde oluşan halkların kardeşliğinin, 1918 den bugüne kadar İngiliz Fransız ve nihayet ABD işgal süreçlerinde damarları çatırdatıldı. Ve nihayet işbirlikçiler eliyle demokratikleşme ve özgürleştirme adıyla batı emellerine ulaştı.
Bakın Türkiye'de ki akımların çizgisini bir hatırlayalım.
Dinci, İslamcı, Ümmetçi, Arapçı, Milliyetçi, Ulusalcı, Türkiyeci, Amerikancı, Avrupacı, Avrasyacı. Bunların kendilerine verdiği farklı tanımlar da var.
Cumhuriyetçilerin cumhuriyeti anlatma ve anlama zaafı var. Cumhuriyet idealinin tek iddiası laiklik midir? Ya da resmi ideoloji midir? Resmi ideoloji nedir neye dayanır?
Türkiye; özgürlük eşitlik kardeşlik ideallerine uzak sosyal demokrasiyle alakasız demokratikleşmeye öfkeli sağcı bir hale gelen cumhuriyetçi akımı. Sağ bir partiye karşı reaksiyonun koyu bir reaksiyoner sağcılık haline gelmesi. Resmi ideolojiye karşı olan sağın yeni ideologları ise dünün solcuları.
Hukuku, sistemi ve demokratik ilkeyi aşırı zorlamak, hem sisteme hem de sokaktaki insana çok ağır sıkıntılar getirmiştir.
Üretim durdu ve tüketim arttı, muhafazakar kesim modern yaşamla tanıştı. Yoksul ve dar kesimlere dayanışma adı altında yardımlar yapılıyor. Bunlar sağcılık mı solculuk mu?
Yaşanmakta olan sürecin adı kapitalistleşme ve onunla birlikte gelen modernleşmedir. Bu süreç elitin maddi ve manevi imtiyazlarını aşındırdığı için gerilim çıkmaktadır.
Türkiye'nin siyasi ve toplumsal yapısı; Ulusalcılık ile milliyetçiliğin, dindarlık ile işbirlikçiliğin farklılaşması sonucunu doğurmuştur.
Hangisi ülkeyi daha çok düşünmek ve sevmektir? Ulusalcılık mı, milliyetçilik mi, dindarlık mı, işbirlikçilik mi, Avrupacılık mı, Amerikancılık mı, küreselleşmecilik mi, Siyonistleşmecilik mi? Hangisi?
Türkiye'de ifade edilen milli irade üzerinde güç-kurum tanımayız anlayışı, çoğunluğun diktatörlüğüne dayalı otoriter bir rejim oluşturma sevdasıdır. Ve totaliter rejime yani faşizme varan bir süreci ifade der. Hukuk devleti anlayışını yok sayan, yargısal denetimi olmayan çoğunluk oyuna dayalı iktidar yaklaşımı demokrasi değildir.
Ülkeyi kalkındırmamak, büyütmemek, küresel bir güç haline getirmemek için batının pompaladığı, bazı maceraperestlerin ise şöhret olmak için üzerine atladığı o kadar kavram ve konu var ki? Evet yüzyıl öncelerinin tartışılan konuları tekrar gündem de!
Türk insanına faydası ne? Bunu da her siyasi akımda olanlar düşünmelidir.
GüNüN SöZü: Bilinçli cesaret, insanı hedefine ulaştırır.