Aç Kapıyı Özerklik
Kimi kandırıyorsunuz. Terörü bitirecek diye başlattığınız yeni adım emin olun yeni eylemlerin tetikleyicisi olacak. Ben ki iktidarı yeri geldiğinde doğru yaptıkları için baş tacı eden biriyim. Sadece sahip olduğu belediyelere yeteri kadar hizmet götürmediği için muhalefeti eleştirdiğim zaman, adı sanı bilinmeyen sıradan bir yazar olarak içten içe düşman bilindim. Yazmış olduğum birkaç sitede ne sağ tarafta ne sol tarafta durduğum için " Safını belirlemelisin" tarzı yaklaşımlarla yazdıklarım kaale alınmadı. Muhalefeti eleştirdiğim zaman, hiç takip edildiğini düşünmeyen bana, birtakım adresler aracılığıyla o belediyenin yapmış olduğu hizmeti link olarak gönderen birtakım insanlar var oldu.
Dedim ki kendi kendime, ben hiçbir zaman taraf olma konusunda subjektif olmadım. Eğer bu ülkede gerçek bir yazar olmak istiyorsan, ne yapman konusunda en ufak bir bilgiye sahip olmayacaksın. Çünkü istesende olmuyor. Şimdi daha da iyi anlıyorum insanların birbirini medya aracılığıyla suçlayarak ne denli prim kazandıklarını. Öyle yapıyorlar, çünkü o zaman ekmek yiyorlar bu sektörden.
Yakın zaman içinde İzmir'in yerel gazetelerinden birine samimi bir mail yolladım. Diğerlerinden akıllı olduğumu düşünmüyordum. Ya da diğer yazar adaylarından bir farkım olduğumu anlatma yolunu seçmedim. Sadece sizin yapmış olduğunuz şekilde bu ülkede nasıl yazar olabilirim diye bir soru yönelttim, cevabını bildiğim halde. Görüşmeye çağrıldım. Ve sitenin genel yönetmeniyle konuşma fırsatım oldu. Bu bir ilkti. Ve kendisine teşekkürü bir borç bilirim.
Çünkü beni zerre küçümsemeyerek konuşmayı sürdürdü. Ancak söyledikleri ilginçti. İması ise şu yöndeydi. İzmirli sıcaklığıyla " Kardeşim, benim başımda onca dava var. Gerisini sen düşün. Ancak yine de yazmak istersen gönder iki yazını değerlendirelim, haftasonu bir kere olmak üzere yazılarını yayınlayabiliriz dedi." Benim anladığım konuşmadan buydu. İşin ekonomik boyutunu söylemiyorum bile. Biliyorsunuz ki, yazarlıktan belli şahsiyetler dışında pek para kazanan yok. Zaten reyting toplayan adam kim olursa olsun, bir süre sonra bir köşe buluyor medya kuruluşlarının birinde. O an vazgeçtim herşeyden. Emekli bir vatandaşın oğlu olarak, ne kadar zor bir yolu seçtiğimin farkına vardım. Hevesim kırılmıştı. Bu yüzden yazmıyorum ne zamandır. Ya başıma bir iş açarsam diye korkuyorum. Öyle ya öyle bir sofra ki bu, güçlü olan zayıfı daime eziyor.
Klasik ezilmiş edebiyatı yapmak değil amacım, bu ülkede birtakım şeylerin yolunda gitmediği üzerinedir şikayetim. Kar amacı gütmeyen, ve belli mevkilere gelmiş değerli yazarların arasında, kendi halinde görüşlerini açıklamaya çalışan bir üniversite mezunu genci bile, görüşlerinden dolayı içten içe yargılamaya çalışan, ve ulaştığı mütevazi kitlenin boyutuna bakmadan bu yazılardan rahatsız zatlar olduğu için bir adım ilerleyemiyoruz. Saf olmaya zorlayan odaklar var oldukça, halk birbirine düşman olmaya devam edecek.
İnsanlar herhangi bir konuda objektif olma yolunu tercih ettiklerinde, halk tabiriyle özür dileyerek " Sen ne ayaksın" tarzı ithamlarla karşı karşıya geldiği sürece sağlıklı nesiller yetişmeyecek. Partilerin gençlik kollarında gençliğini harcayarak, gençliğini doğal seyrinden uzak yaşayan ve körü körüne içinde bulunduğu örgüte bağlanmayı seçen bu nesil, objektif olmayı unutarak yarınlara birşey götürmeyecek.
Birtakım düzen insanları, Türk halkının sahiplenici, davacı yapısını kendi lehlerinde başarılı şekilde kullanabiliyorlar. Biliyorum ki benim sonumda aynı olacak. Ancak ölene dek bu görüşlerin karşısında olacağım. Taraf olmanın sonucunu Odtü'de gördük. Karşılığında ellerinde Kuran tutacak neslin onlara kinini de. Bu karşılıklı olanlardan ağzı sulanan çevrelerin yönetiminde ömrümüzü heba ediyoruz. Bu devran böyle sürüp gidecek anlaşılan neyse biz konumuza dönelim.
Pkk ile yapılan müzakere, emin olun yeni açılımların yolunu açacak. Bundan daha evel de bahsetmiştik. Irak'taki kırmızı çizgilerin Türkiye tarihiyle Irak savaşı sonrası yanlış hatırlamıyorsam 2005 li yıllar ve ondan sonraki süreçte çiğnendiğini, aslında Kuzey Irak' taki dönüşümün doksanlı yıllarda başladığını ancak bizim yönetimlerimizin bu konuyu siyasi ranttan öteye götüremediklerini hepimiz çok iyi biliyoruz. Yıllarca bu konuda uyutulduk. Ve şimdi Suriye, aynı şekilde birtakım çevreler tarafından sınırımızda bir özerk devlet kurulma çabasında. Ve yine aynı yönetim, buna asla izin verilmeyeceğini ifade ediyor. Dün olanlar unutulmuş gibi.
Terörün en büyük hedefi Büyük Kürdistan'ın kurulmasıdır. Bunu herkes çok iyi biliyor. Ancak halk uyutulma eğiliminde. İçimizdeki odaklar ise bölünmeyi istemediğini söylemekle meşgul. Tabi istemeyecek, adam salak mı? İstanbulun ortasında kaçak sigara ve uyuşturucu pazarlayabiliyorsa, üniter devlet sayesinde bunu başarıyor.
Pkk da Ankaradan kopmak istemiyor. Palazlanıp kendi ayakları üstünde duruncaya dek. Görün ondan sonra kim kimi istemiyor? Uyanın artık. Terör örgütünün halkı deşarj etme yollarının en başında, bakın dün haklarınız yoktu şimdi neler kazandık, bizim sayemizde oldu bu yüzden silah bırakamayız demek olduğunu Sağır Sultan bile biliyor. Ancak hala birtakım programlarda, pkk ne istiyor ya da barzani bu işe çok sevindi tarzı haberler yayınlanıyor. Dün bizim pasaportumuzla yurtdışına çıkarılan insanlar bugün baş tacı edilerek, beyimiz çok sevindi makul gördü tarzı yaklaşımlar hangi odakların ürünüdür? Bu işten kimler pay alıyor?
Merhum diplomat Şerafettin Elçi'nin cenazesinde asılan bayrakları gördünüz mü sorarım? Bu neyin provası. Hem ayrılmak istemiyorum diyeceksin, hem de bir ülkenin bayrağını tanımayacaksın. Bu düpedüz hainlik değil nedir? Türkmenleri öksüz bıraktınız Irak'ta azınlık yaptınız, mutlu musunuz?
Şimdi kalkmış Bölgesel yönetimi en büyük müttefiğiniz haline getiriyorsunuz, kimin direktifiyle? Bırakın artık halkı uyutmayı.
İktidarında muhalefetinde içinde bu ülkenin bölünmesini içten içe bekleyen insanlar mevcut. İdeoloji öne sürerek, ideoloji manyaklarını uyutmaya devam edin, çünkü işleriniz tıkırında. Bölgenin yapısına göre siyaset üretmek, birtakım çizgilerin dışına çıkmak anlamına gelmemeli. Hangi partide bu yok Allah aşkına. Hepsinde var. Para sevdalısı yazarlar, Türkiye süper bir yere gidiyor diye bağıra dursun. Hayal güçleri o kadar geniş ki. Bölgesel yönetimin size sağlayacağı petrolden medet umarken, yarın bölücü örgütün kasasına kurşun parası olarak gitmeyeceği ne malum. Öyle ya sizlere göre Barzani, Pkk'yı hiç sevmez. Haklısınız, sizi şaşkınlıkla alkışlıyorum.
Verilen binlerce şehidi geri getirebilecek misin? O insanların ailesine ne hesap vereceksin siyasi? Dün bu ülkenin bölünmemesi için savaştı bu çocuklar. Bölünmesin özerk olsun razıyız diye ölmediler. Bu vatan bölünmez diyerek şehit oldular. Şimdi kalkmış özerk yapıya zemin hazırlayarak ikna politikası yürütüyorsunuz. Oluşacak özerk yapı, senin askerini, polisini istemiyor. Devlet memurunu istemiyor özerk yapı. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi onların gözünde, bağımsızlığın en büyük adımı. Ve Ankara bize kaynak göndermekle mükellef diyecek bir yapı özerk yapı. Hem seni sevmeyecek, hem senin ihtiyaçlarını karşılamasını bekleyecek. Razı mısınız buna? Ben hiç razı değilim.
Sizlere kimler emir veriyor anlamış değilim. Yüzyıllar geçse de kimse anlamayacak sanırım, ya da kaynağı bir türlü bulunmayacak. Biri ABD diyecek diğeri Rusya kimin piyonları olduğumuzu kimse çözemeyecek. Biz içerde büyük orduyuz diye kendimizi kandıracak, o sırada senatoda Türk ordusuna iki savaş gemisi versek mi diye referandum yapılacak. İşleriniz güzel gidiyor beyler, böyle devam edin. Çünkü bu halk güdülmeye alışkın. Sizler bilirsiniz manevi değerlere saygıyı. Iraktaki kırmızı çizgileri ellerinizle sildiniz. Türkmenleri yem ettiniz, birtakım odaklara. Gün sizin gününüz.
Ya Erzurum'u napacaksın; Elazığ, Malatya, Erzincan ne olacak? Iğdır ne olacak baylar. Kars ne olacak. Bitlis Ahlat'taki Türke mi özerk bölge vereceksin? Mardindeki Arapa mı? Bingöldeki Zaza ben özerklik istemiyorum derse ne olacak, Azeri Iğdır'dan sürülecek mi? Türkiye Cumhuriyeti bir bütünleyici devlettir. Karadenizdeki lazı da, doğudaki Kürtü, Arapı, Süryani yi de kucaklamakla mükelleftir. Dünkü yanlışları Kan davası misali otuz yılı aşkın süredir yaşatmaya devam ediyorsunuz. Kürdistan haritanızda Mersin de var.
Mersin Güneydoğu'nun incisi mi? Yörük şehri Mersin de özerk bölgeye dahil olacak mı, Gaziler şehri Antep te mi o bölgenin bir parçası. Harran'daki Arap katılmak istemezse ne olacak. Irak'taki Türkmenlerin sonunu mu layık göreceksiniz. Bu işi bilmiyorsunuz baylar. Ellerinizle bu ülkenin geleceğine dinamit koyuyorsunuz. Bu ülkede çıkabilecek bir kıvılcımda, Patriotlar dahi kurtaramaz kimseyi. Bunun farkına varın. Bölgesel milliyetçiliğin merkezinde olan unsurları muhattap almayın kendinize. Çünkü onlara göre sadece doğuda onlar yaşıyor. Zaten yaşamıyorlarsa bile, bir şekilde nüfus yapısını değiştirmekte geç kalmıyorlar.
Otuz, kırkbin şehit verdiğimiz bu topraklarda bir kere dahi Kandil kuşatılmamışsa, ve bunun imkansız olduğu kanısı beyinlere işletilmişse bunda bizim suçumuz nedir? Ara ara yüreklere su serpme seanslarınızdan ibaret olan Kandi, Zap, Hakurk bombalandı demekten öteye gidemediniz. Şimdi ise çözemiyoruz, çaremiz kalmadı diyorsunuz. Bitirmek istediniz mi, soruyoruz size? Madem verecektiniz, neden bugüne kadar beklediniz. Kandırmayın artık bu halkı, Milli duygularla oynamayı bırakın. Vatandaşlarımız da bundan sonraki sürece alıştırmalı kendilerini. Artık yapılacak herşey mübah çünkü. Vatanınızı ve bayrağınızı savunmayın, çünkü faşist diyecekler.
Çözülsün de, bölücübaşı çıksın diyebilmelisiniz. Bu arada son söyleyeceğim şeye hazır olun. Bir akım vardır bilirisiniz. " Türk batıda en güzel yerleri alacak, Kürte doğunun verimsiz toprakları kalacak yok öyle yağma İstanbul'da bizim İzmir'de günü geldiğinde hepsiniz alacağız" bu akımın saflarına katılmak için yerinizi alın derim. Çünkü özerk bölge verildiğinde sıra buralara gelecek...