Abur Cubur, Olacağı Budur!
Yiyeceklerimize, içeceklerimize renk, koku, tat vermek ve bozulmalarını önlemek için kullanılan binlerce katkı maddesi olduğunu artık herkes biliyor.
Kozmetik ürünlerde ve hatta ilaçlarda da yaygın olarak kullanılan bu maddelerin, duyarlı kişilerde başta alerjiler olmak üzere, astım, migren tipi baş ağrıları, karaciğer büyümesi, kanser, depresyon ve çeşitli ruhsal bozukluklar gibi pek çok hastalığa neden olabileceklerini gösteren sayısız araştırma var, ama kanıtlar henüz yeterli değil.
İlk kez bundan 30 yıl kadar önce çeşitli gıda katkı maddelerinin çocuk psikolojisini etkileyebileceği ve küçük çocuklarda hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi psikolojik bozukluklara yol açabileceği ileri sürülmüş, ancak o zamandan beri yapılan birçok araştırmada çelişkili sonuçlara ulaşıldığından kesin bir kanaate varılamamıştı.
Ünlü tıp dergisi Lancet’de yayınlanan ve gıda katkı maddeleri ve hiperaktivite arasında ‘doğrudan ilişki olduğunu kesin olarak kanıtlayan’ bir araştırma anne babaların endişelerinin yersiz olmadığını ilk kez bilimsel olarak ortaya koydu.
İngiltere Gıda Standartları Ajansı tarafından da desteklenen araştırma Southampton Üniversitesi’nde, 3 ve 8 yaşlarında iki grupta yer alan 297 çocuk üzerinde yapıldı.
Bu çocukların bir kısmına 6 hafta süreyle birçok şekerleme, kek, lolipop ve içecekte renklendirici ve koruyucu olarak yaygın şekilde kullanılan katkı maddeleri içeren, bir kısmına ise bu katkı maddelerinin bulunmadığı meyve suları içirildi.
Bu katkı maddeleri karmen kırmızısı (E122), günbatımı sarısı (E110), tartrazine (E102), ponceau kırmızısı (E124) gibi gıda boyaları ve sodyum benzoat gibi koruyuculardan oluşuyordu.
Araştırma sonunda, değişik derecelerde katkı maddesi bulunan meyve suları içen grupta bulunan çocuklarda hiperaktivite, dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu ve öğrenme zorluğu gibi davranış bozukluklarının daha fazla görüldüğü saptandı.
Bu, son derece önemli bir bulgu; çünkü daha önce katkı maddelerinin sadece zaten hiperaktif olan çocukları etkilediği sanılıyordu. Oysa, bu araştırma katkı maddelerinden tüm çocukların zarar görebileceğini kanıtlıyor.
Araştırma sonuçlarını yorumlayan uzmanlara göre, hiperaktivite belirtisi gösteren çocuklara verilen katkı maddeli yiyecek ve içeceklerin kesilmesiyle davranış bozukluklarında belirli ölçüde düzelme mümkün. Ancak, unutulmaması gereken nokta hiperaktivitenin başka pek çok sebebinin de olması. Genetik ve çevresel faktörler, prematüre doğum, fiziksel aktivite azlığı bunların başlıcaları.
Son yıllarda artan hastalık
İstatistiklere göre Amerika’da son 25 yılda hiperaktivite rahatsızlığı bulunan çocuk sayısı üçe katlanarak 2001-2002’de 3 milyona yaklaştı. Fransa’da da 400 çocuktan birinin hiperaktivite ilacı Ritalin kullandığı biliniyor. Türkiye’de ise bu konuda kesin sayısal veriler mevcut değil, ama hiperaktif çocuk sayısının giderek artmakta olduğuna hiç şüphe yok.
Avrupa Birliği’nin, katkı maddeleri için çok sıkı denetimler uyguladığı malum. Bu ülkelerde, yiyecek ve içeceklerde, E-sayıları ile tanımlanan gıda boyalarının kullanılmasına daha önceki çalışmaların sonuçlarına dayanılarak izin veriliyor. Ancak bu araştırma, bu konuda alınmış olan kararların mutlaka yeniden gözden geçirilmesinin gerekli olduğunu da ortaya koyuyor.
Gıda boyalarının yiyecek ve içecekleri daha çekici kılmak dışında hiçbir değerleri yok. Ayrıca bu yüksek kalorili besinlerin obezitenin de başta gelen sebebi olduğunu tekrar hatırlatalım.
Çocuklarımızı, kolalı ve renkli içeceklerden, janjanlı paketlerden ve tüm hazır gıdalardan olabildiğince uzak tutmaya özen gösterelim.
Kaynak: http://ahmetrasimkucukusta.com/2010/02/03/kitaplar/yeni-kitaplar/biri-bizi-hasta-ediyor/