content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

12 Ara

AB’nin Anlaşması ve Türkiye’nin Tek Gerçek Derdi

Euro bölgesi ülkeler Cuma günü yaptıkları toplantılar ve aldıkları kararlar sonucu ciddi bir önlemlerle sıkılaştırma ve Euro bölgesi ülkeleri birlikte hareket etme odaklı çabaya girdiler.

Avrupa Birliği'nin anlaşması ve Büyümeme beklentileri, Cari açık, Yatay Piyasalar,

AB ekonomik tedbirleri almaya başladı ve birlik olma yolunda daha sağlam adımlar atacağa benzerken Asya dan da büyümeyi destekleyecek yeni veriler gelmeme eğiliminde oldu. Artık sene sonuna kadar yatay bir piyasa görmek mümkün olacak. Kimse varlıkların değerini yeni yıldan önce marjinal oranda değiştirecek bir adım atmak istemeyecektir. Endekslerde ve emtia fiyatlarında yeni yıldan önce ciddi bir değişiklik beklemiyorum. Hatta pozitif yönde hareket edebilir.

Euro bölgesi ülkeler Cuma günü yaptıkları toplantılar ve aldıkları kararlar sonucu ciddi bir önlemlerle sıkılaştırma ve Euro bölgesi ülkeleri birlikte hareket etme odaklı çabaya girdiler. Bundan sonra uygulamaya kaldı işler. Avrupa merkez bankası ve IMF’nin doğrudan 750 Milyar Euro destekleri ile Çin’in de 300 Milyar USD’lik bir yatırım fonu ile piyasalarda olacağını düşürseniz, AB’nin bundan sonra yasal olarak yeni kıstaslar-müktesebatlar ile belirlenen oranların için kalması için çabalayacağı ve nereden fon lama yaparım diye endişeye kapılmayacağını beklemeliyiz. 

Güçlü Ekonomi Güçlü devlet;

Türkiye için; Üretim, Ticaret, eğitimde rekabetçi olmadığımızı ve nüfusumuzu bile yeterince hitap edemediğimizi düşünelim. Sizce bu sağlıklı bir durum olur muydu? Fazlasını ürettiğimiz her şeyi dış dünya ya sattıkça kendi dünyamıza katkıda bulunmuş oluyoruz. Güçlü ekonominin temelleri ciddi bir ticari hafıza ve üretim gücünün bir araya gelmesi ile oluşur. Kısa sürede bunları yapmak mümkün olmazsa da toplumların tarihlerinden gelen birikimler ve coğrafyanın sağladığı imkanlarla bu kazanımları hızlandırır. Türkiye bölgesel faktörlerinde etkisi ile etkin bir şekilde Binlerce yıldır olduğu gibi ticaretin göbeğinde yer aldığından dış faydayı sağlayacak, ihtiyacından fazlasını alıp satacak yapıya sahiptir. Üretim kabiliyeti de bize Cumhuriyetin kuruluşu ve Osmanlı dönemine ait hurafelerde anlatıldığı kadar kötü değil. Hatta beklenenden iyi. Bu durumda üretmeyi, ticareti bilmeyen bir toplum olarak bunları yapabilmek nasıl mümkün oluyor ?

Türk toplumu göçebe özelliğinden dolayı her zaman olmadığı kadar mobilite ve yenilikçi olmuştur. Tarih boyunca yeni yerler keşfetmiş ve her türlü iklim koşuluna, hayat koşuluna adapte olmuştur. Aynı şekilde Anadolu toprakları da medeniyetin ilk kurulduğu bölge, ilk tarım toplumlarının oluştuğu, ticaret yollarının ilk oluştuğu ve en büyük savaşların yaşandığı bölgelerin ortasında. Bu coğrafyada yaşayan bütün toplumlar bu gerçeklerle yüzyıllarca yoğrulmuş ve DNA sına eklenmiş verilerle yaşamıştır. Bu topluluk da bu enjekte edişmiş eski bilgilerle tabiî ki hem imparatorluk hem de güçlü devlet unsurlarını hayata geçirme gücünü bulmuştur. Bölgesinde ticaret yapan üretim yapan ataları gibi oda buna asılmış, hatta bugün adı ihracat olan ama aslında göçebe ve yeni yerler fethetme, keşfetme güdüsü ile hareket eden ataları gibi yeni pazarlar keşfetmiştir. Ticaretini geliştirme yönünde adımlar atmaya devam etmektedir.

Bugün geldiğimiz nokta ithalat ile çokça desteklenen ve dünyanın bir çok yerine mal satmaya çalışan bir millet olgusudur. Bundan sonra yeni teşvik ve destekleme politikaları ile daha çok katma değeri yüksek ürünlerle daha fazla mal ve hizmet ihraç etme yolunda ilerleme olacaktır.

Türkiye’nin tek gerçek derdi Cari açık…

Cari açık sorunun mevcut ekonomi yönetimi 3-4 yıl önceden çözeme yoluna gitmeliydi. Dünya da yaşanan aşır rekabetçi ortam ile TL’nin değerli oluşu, pazarlarımızın  regülasyonlar gereği her türlü mala açık olması bu durumu hızlandırdı. Bugün için bazı nihai ürünlere uygulanmaya başlanan vergi ve benzeri duvarlar 4 yıl önce başlaması gerekirdi. Kriz ile birlikte dış ticaretimizin ciddi br kısmın oluşturan Euro bölgesi mallarımıza ve hizmetlerimize taleplerini kısacaktır. Buda ihracat rakamlarımızın yeterince büyümesini engelleyecektir. İhracatı daha hızlı arttırıp cari açık rakamının GSMH ya oranını düşürmek mümkün olamayacağı için bizim ithalat üzerinde oynamamız daha mantıklıdır. Kurların TL karşısında belli seviyenin üzerinde seyretmesi risk olacağını düşünürsek geriye gümrük vergisi, anti damping vergisi gibi dolaylı doğrudan önlemler kalmaktadır. 

Türkiye’nin önünde kısa vadede hal edilmesi gereken acil bir sorun bulunmamakla birlikte cari açık yapısal olarak ciddi bir uzun vadeli sorun olarak durmaktadır.

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank