ABD’nin Kirli Oyunları ve Türkiye’nin Azmi!
Amerika'nın uzun süreden beri ismini bile bir arada duymak istemediği Türkiye-Suriye- İran üçlüsü birlik mesajı veriyor... Peki acaba gidişat nedir? Ve bizi neler bekliyor?ABD'nin bu isimleri bir arada duymasıyla hep bir sıkıntı yaşadık. Geçmişte birçok kirli olaylara tanık olduk.
***
ABD Ortadoğu'daki otoritesini korumak için neler mi yaptı? Hemen göz atalım:
ABD Türkiye'nin bölgede güç olmasına ve Türkiye'nin İran, Suriye gibi devletlerle isminin anılmasına karşı olduğunu biliyoruz. Geçmişte yaşanan bazı olaylarla İsrail'in Barış Gemisine yaptığı saldırı arasındaki bağ ise çok dikkat çekici! İşte geçmişten bugüne kirli oyunlar ve olaylar:
1. Muavenet Olayı:
2 Ekim 1992 tarihinde Türk Deniz Kuıvvetleri'ne ait "TCH MUAVENET" muhribi, katıldığı NATO tatbikatının ara safhası bittikten sonra, intikal seyri esnasında ABD'nin SARATOGA gemisinde atılan iki güdümlü füze ile vurulmuştu.
Gemiden atılan iki adet SEA SPARROW füzesi geminin köprü üstüne isabet ederek havaya uçurmuş, geminin beyni konumundaki köşk onarılamayacak derecede hasarra uğramış ve beş Türk denizcisi hayatını kaybetmişti.
Bu olayda dikkat çekici nokta ise İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in İran gezisinden yaklaşık 20 gün sonra oldu.
Ne kadar garip değil mi?
Bitmedi;
2. Eşref Bitlis Olayı:
İran, Irak, Suriye ve Türkiye'nin dışişleri bakanlarının 10 Şubat 1993'de Şam'da biraraya gelmelerinin ardından tam "7 gün" sonra da Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağı düştü.
Pentagon, Türkiye'nin bölünmesini istemeyen bu savaşın ancak İran, Suriye ve Türkiye'nin ortak bir paydada biraraya gelerek biteceğini düşünen Eşref Bitlis'in ortadan kaldırılmasıyla hem Çekiç Güç'ün önündeki en büyük engeli ortadan kaldırmış, hemde Türk Devleti'ni ABD-İSRAİL ikilisinin bölgedeki en büyük düşmanı olan bu ülkelerle işbirliğine girmesi karşısında uyarmış oluyordu. (!)
3. Mavi Marmara Olayı:
Şimdi ise gene Türkiye-İran-Suriye yakınlaşmasının olduğu bir zamanda, görüşmelerin arttığı bir zamanda Mavi Marmara yardım gemisine İsrail Ordusu tam tesisatlı askerlerle baskın yapıp 9 Türk'ü şehit ettiler. VE nedense diğer gemileri nezaket gösterileri altında hiçbir sıkıntı yaşanmaksızın Ashdod limanına çektiler.
***
İşin garip tarafı bu tür olayların hep Türkiye-İran samimiyetinin artmaya başladığı zamanlara denk geliyor.
Türkiye eski Türkiye değil. Daha güçlü bir Türkiye ile karşı karşıyalar. Aynı zamanda İran da eski İran değil. İki ülkede bölgede saygın bir güce sahip. Bu gücün birilerine battığı kesin.
Artık bu tür oyunlarla Türkiye'nin önüne geçemeyeceğini anlayan sözde dost ülke ABD ve uşağı İsrail'in ne yapacağı merak uyandırıyor. Türkiye'nin kararlılığı, tecrübesi, tarihinden aldığı derslerle, oyunları farkederek attığı adımlar ABD'nin ve İsrail'in canını sıktığı kesin! Bu saldırıyla birlikte Muavenet olayında olduğu gibi Türkiye'ye belkide bir mesaj daha verilmek istendi. İşin garip tarafı ise İsrail'in yeni silahlarını denemesi oldu...
Herşeye rağmen bu sefer Türkiye kararlı bir şekilde kimseye kendini ezdirmeyeceğini kaliteli politikasıyla ortaya koydu.
ABD'nin ve İsrail'in tahammül edemediği Türkiye-İran ilişkisine her ne kadar darbe vurmak isteseler de bu sefer başarılı olamadıkları kesin. Bunun kanıtı ise İsrail'in aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Türkiye'nin israil'e karşı politikasını değiştirmek için çaba göstermenin faydasız olacağını öne sürmesiydi.
Bu açıklamayla ABD ve İsrail mağlubiyetini bir nevi ilan etmiş oldu.
Tarih boyunca kurulmaya çalışılan bu ilişkinin önü birçok sebep ve suikast yapılarak engellenmeye çalışıldıysa da bu sefer bir yol kat ettiğimiz anlaşılıyor.
Asya Güvenlik Zirvesi için Türkiye’ye gelen İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinecad çarpıcı açıklamalarda bulunarak İran Devlet Başkanı, "Türkiye ile el ele verip süper güç olacağız" dedi.
Ve dahası Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinecad'ın verdiği bu mesaj yeni bir oluşumun habercisi olduğu kesin:
"Türkiye ve Brezilya’ya katkılarından dolayı şükranlarımı sunuyorum. Bu anlaşma bir nükleer anlaşmadan öte bir şeydir. Bu anlaşma yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bu milat bundan böyle birkaç devletin dünyayı yönetmeye muktedir olamayacağını gösterdi. Türkiye’nin buradaki rolü çok büyüktür. Türkiye bu rolünde çok başarılıdır. Bu yol uzun bir yol ve bu yolun sonunda başarı var, dostluk var, kardeşlik var, adalet var."
Eskiden yapmaya cesaret edemediklerimizi şimdi cesurca yapmaya başladık. Diliyorum ki bu böyle devam eder ve kimsenin oyununa gelmeden çok iyi noktalara varırız.
Yazılarımın devamının birçok olayı eğrisiyle doğrusuyla ele alacağımı belirterek bu mücadeleden kazançlı çıkacağını düşünen güçler, bunun için sürekli plan ve programlar yapanlar unutmasınlar ki:
"(Onlar) tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." (Âl-i İmran Sûresi, 54)
Allah yar ve yardımcımız olsun!
Eşref Zeki PARLAK
Twitter: http://twitter.com/ezmparlak
Olay üzerine olay yaşanıyor bu ülkede. Huzur uzak diyarlarda kaldı.
Haziran 25th, 2010 at 11:52