ABD, Türkiye ve Ortadoğu
ABD yıllarca Türkiye'yi, İsrail’le ikiz küçük kardeş, olarak gördü. Bugün değişim var mı? Yok. Göstermelik İsrail karşıtlığı senaryosu ise oynandı.
Oysa; ABD’ye, Siyonizme, İsrail’e, Vatikan’a, Dinlerarası diyalog safsatası aldı altında endekslenmişlerin yönetiminde bir Türkiye var.
Ankara’da İstanbul’da; Haçlılarla ittifak içinde Müslümanları katleden topraklarını işgal edenleri destekleyen, eklemlenmiş devşirmeler var. Bunları Müslüman zanneden halk var.
ABD’de eğitim görmüş yeni jenerasyonun diplomatları, generalleri yeni Türkiye stratejisini başarılı bir şekilde uyguluyorlar. NSA, CIA, FBI ajanları, bazı kilit bakanlıklarda memur statüsünde çalışmaya başladılar. Yön verici stratejik planlamalara dahil oldular.
Türkiye'nin yükselen bölgesel güç olarak görüldüğü propagandasını yaparak perde arkası yönlendiriciliklerini örtbas etmektedirler. Ortadoğu'nun çalkantılı günlerden geçtiği, dünya dengelerinin yeniden şekillenmesi beklenen dönemde, Türkiye’nin rolü ABD için önemlidir.
Bakın; Ortadoğu'daki halk hareketleri ve pek çok rejimin devrilmesi BOP’nun uygulamaya konulması sonucudur. Bölge, Kuzey Afrika ve Körfez olarak ikiye alandır.
Kuzey Afrika'da hiçbir rejim devrilmedi. Mısır'da Mübarek oğlu Cemal'i yerine geçirmek istediği için bir süredir huzursuzluk vardı. Bu nedenle ordu, Mübarek'i görevi terk etmeye zorladı. Gelecekte muhtemelen başka bir şey olacak ama henüz rejim değişikliği yok. Tunus'ta Bin Ali gitti ama ortada rejim değişimi yok.
Libya'da kabilesel bir savaş yaşanıyor. Eğer toplumun çoğunun tepki vermesi, demokratik bir hareket. Ancak bu Avrupa tarzı demokrasi istedikleri anlamına gelmez.
Körfez bölgesinde ise; Özellikle Bahreyn'de Şiiler Sünni monarşiyi sarsmaya çalışıyor. Bahreyn'de hükümet açıkça Suudi Arabistan tarafından destekleniyor. Körfezde ne olacağı belirsiz. İran bölgedeki en güçlü askeri güce sahip. Suudiler kendilerini güvende hissetmiyor, Kuveyt ve Umman, Katar gibi ABD üssü olan yerlerde hareketlilik var. Mübarek gitti ancak Mısır’da devrim nerede? Gelecekte ne olacak belli değil. Sadece kişiler değişti.
ABD, Kuzey Afrika'daki durum hakkında gittikçe daha rahat hissediyor kendisini. Ama Körfez'deki durumla ilgili tedirgin. İran'ın bölgenin en büyük konvansiyonel gücü olduğu kesin ve ABD bölgeden çekildiğinde İran'a karşı koyacak kimse yok. Bu, ABD için bir kriz.
Ortadoğu'da büyük bir değişim Suudi-İran ilişkilerine bağlıdır. Suudi Arabistan ordusu İran etkisine karşı durabilecek mi? Bir Şii-Sünni çatışması görebiliriz. Aynı zamanda süper güç olan ABD de bölgeden çekilmek isterken Bahreyn dolayısıyla İran ve Suudiler arasındaki bu gerilimin içinde bulabilir kendini.
ABD'nin Ortadoğu'daki gücü sarsılma sürecine girmiştir. Tarih bu noktada yazılacak.
Libya saldırısında, Almanya yok. Dolayısıyla NATO odaklı değil. ABD İngiltere, Fransa, Kanada, Belçika, Hollanda ve Türkiye var.
CIA gibi Gölge CIA diye tanımlanan Stratfor'da ABD nin istihbarat stratejik kurumu. Stratfor, CIA'den daha hızlı ve güvenilir bilgi oluşturduğu iddiasında. Diyorlar ki; CIA başkan için çalışıyor, biz halk için çalışıyoruz. Bizim işimiz herkesi tanımak ve dinlemek. Stratfor'da tüm dünyadan 500 kişi çalışıyor ve 269 bin üyemiz var. Bilgi toplamada ABD Dışişleri'nden daha iyiyiz. Onların alanda daha çok insanı var.
Peki bu yapının Türkiye ayağı nasıl şekillendirildi?
Dünün İslamcısı, cemaat önderi, siyasetçisi, akademisyeni, gazetecisi hangi eğitimle ABD’nin Siyonizmin ve Vatikan’ın papağanı haline getirildi? Haçlı emperyalistlerle neden niçin işbirliğine girdiler?
MİT’in dışında ayrı özel bir istihbarat örgütlenmesi oluşturuldu mu?
Medya da bu konuda haber yorum var mı? Yok. Pek ama neden yok?
Akademisyenler, siyasetçiler bu konuda konuşabiliyorlar mı? Hayır. Peki ama neden? Bilmedikleri için mi yoksa korktukları için mi?
Günün Sözü: Tereddüt eden kararlarını uygulayamaz, amacına ulaşamaz.
