ABD-İngiltere İstihbarat Ağı ve Türkiye
İnsandaki haber alma, öğrenme, bilme, anlama, dinleme isteği, beyinsel bir dürtü. Son yüzyılda yüksek teknolojik gelişmeler, istihbarat alanındaki çalışmalarla yürümektedir.
Dünyanın gizli bir kulak tarafından dinlendiği 1960 yılında ortaya çıkmıştı. 6 Eylül 1960'da Rusya'ya iltica eden iki NSA görevlisi, Bernon Mitchell ve William Martin, Moskova'da bir basın toplantısında NSA'nın 2000 dinleme istasyonuyla, bunların kurulu oldukları ülkeler de dahil olmak üzere en az 40 ülkenin gizli haberleşmesini dinlediğini açıkladılar. Dünyanın her yanına dağılmış olan istasyonlardaki binlerce analist şüphelilerin mesajlarını izliyordu.
Sonradan kurulan Echelon ise dev bir kulak olarak, Dünyadaki bütün telefon, faks, telsiz, SMS ve elektronik posta iletişimini dinleyen sistemdi. ABD'nin sürekli inkar ettiği Echelon'un varlığı resmi olarak ilk kez, 23 Mayıs 1999'da Avustralya, Canberra'daki Savunma Sinyalleri Müdürlüğü (DSD) Başkanı Martin Brady'nin ülkesinin 50 yıldır varolan ve gizlenen küresel bir elektronik izleme sisteminin parçası olduğunu açıklamasıyla kabul edildi. Bu gelişme, üye ülkeleri en çok da ABD ve İngiltere'yi rahatsız etti. Sisteme 5 ülke üye idi ve diğer üyeler, Yeni Zelanda ve Kanada idi. Ayrıca, çeşitli müttefik ülkelerde de Echelon'un üsleri bulunuyordu.
Echelon'un kökleri İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar uzanıyor. Nazi 'Almanya'sına karşı savaşta ittifak yapan İngiltere ve ABD, doğal olarak istihbarat alanında da yakın bir işbirliği yaptılar. Alman şifre makinesi Enigma'nın şifresini çözmekle görevlendirilen matematikçi ve bilgisayar teknolojisinin önderi Alan Turing ve ekibi, şifreyi başarıyla çözdü ve anahtarını Amerikalılar'a da verdi. Amerikalılar da Japonlar'ın askeri şifrelerini çözerek İngilizler'e verdi. İki ülke radyo haberleşmelerini dinlediler ve yüzbinlerce gizli mesajı çözdüler.
Savaş sonrası NSA ve İngiliz Devlet İletişim Karargahı GCQH 1947 yılında UKUSA (İngiltere-ABD) anlaşmasını imzalar. Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın elektronik istihbarat birimleri de anlaşmaya katılır. Nihayet Batı Almanya, Danimarka, Norveç ve Türkiye de UKUSA kapsamına üçüncü ülkeler olarak eklenirler.
Dünya’yı izlemek üzere İgilizce konuşan beş ülke işbirliği yapar. İngiltere; Afrika ile Urallar'a kadar Avrupa’yı, Kanada; kuzey enlemleri ve Kuzey Kutbu'nu, Avustralya da; Okyanusya'daki iletişimi izleme sorumluluğunu üstlenir. Echelon sisteminde üye ülkeler adına Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA), Kanadalı (CSE), İngiliz (GCHQ), Yeni Zelandalı (GCSB) ve Avustralya'daki DSD (Savunma Sinyalleri Müdürlüğü) görev yapıyor.
Sistemin varlığının ilk kez Echelon'a üye ülkelerden biri olan Avustralya tarafından kabul edilmesinden sonra Avrupa Birliği harekete geçer. ABD'den istihbari olarak geri kalmamak için, bir rapor hazırlatılır. Echelon hakkında Avrupa Parlamentosu'ndaki ilk rapor 1988'de yayınlanır. AB raporuna göre; ABD, Avrupa'daki telefon, faks ve e-posta haberleşmelerinin %90'ını Echelon sistemiyle denetliyor.
İtalya, Echelon'un bilgi toplama yöntemlerinin İtalyan kanunlarına aykırılığının incelenmesi için bir komisyon kurar. Danimarka Parlamentosu da benzer bir araştırma başlatır. Ve 1999'da, ABD'deki elektronik mahremiyet örgütü EPIC, Echelon'la sorun yaşar.
ABD'nin uluslararası ihalelere girecek Amerikan şirketleri için rakiplerin ticari sırlarını çalmak için de sistemi kullandığı öne sürülür. İddiaya göre, ABD firmalarının katılacağı ihalelerde rakip şirketlerin iletişimi dinlenerek milyarlarca dolarlık kazanç sağlar. Avrupa Birliği, İngiltere dışında bu ağa karşı engelleme çalışmalarını sürdürüyor.
Avrupa Parlamentosu'na 1999'da elektronik istihbarat konusunda sunulan ikinci raporun yazarı olan Duncan Campbell'e göre Echelon; ABD'nin en büyük istihbarat örgütü olan Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) tarafından, ticari ve askeri iletişim uyduları aracılığıyla yapılan haberleşmeyi kaydedip incelemek için geliştirilen bir araç. Sistemin öteki parçaları da internet, yeraltı ve denizaltı haberleşme kabloları, telsiz haberleşmesi ya da büyükelçiliklere yerleştirilen gizli aygıtlar aracılığıyla yapılan her türlü iletişimi zaptediyor ya da özel uydularla haberleşme sinyallerini topluyor.
AB'ye üye ülkeler, ABD'nin internet de dahil olmak üzere dünya iletişimini gizli bir biçimde takip etmekte kullandığı Echelon’a alternatif dinleme sistemi Enfopol kuruyor.
Rusya, Çin, Danimarka, Hollanda, İsviçre, Fransa ve İsrail de benzer sistemler kullanıyor.
ABD’nin dinleme faaliyetlerini; NSA (Ulusal Güvenlik Ajansı), FBI (Federal Araştırma Bürosu) ve CIA yürütür. ABD'nin 'en büyük kulağı' olan NSA, Başkan Harry S. Truman'ın 24 Ekim 1952'de imzaladığı 'çok gizli' genelgeyle kurulur. Truman bu yeni kuruluşa, dünya çapında iletişim istihbaratı görevi verir. Önceleri diplomatların ve askerlerin şifreli telsiz görüşmelerini dinleyen NSA, uluslararası sivil telefon görüşmelerini de hedefleri arasına alır.
1960'lı ve 70'li yıllarda ortaya çıkan yönlü telsiz haberleşme ve uydu teknolojisi NSA'nın işini kolaylaştırır. Havaya çıkan radyo sinyali, telefon görüşmesi NSA'nın dünya’ya dağılmış binlerce uzmanının eline düşer. NSA, kurulduktan sonra, gizli bir iç yönetmelik çıkararak CIA ile işbölümü yapar. CIA de bir yıl sonra, FBI ile görev alanlarını belirler.
NSA'da 50 bine yakın personel var. ABD, elektronik istihbarat için yılda 20 milyar dolar harcıyor. NSA'nın Boeing 707 uçak gövdeleri üzerinde RG-135 tipi uçakları ABD hava kuvvetleri içinde bağımsız olarak görev yapıyor. ABD donanma gemileri okyanus ve denizleri denetliyor. NSA'nın yer istasyonları ABD büyükelçiliklerinde ya da ABD'ye dost ülke topraklarında, ev sahibi ülkelerin denetimine tâbi olmaksızın faaliyette bulunuyor.
Sistemin parçaları, internet, yeraltı ve denizaltı haberleşme kabloları, telsiz haberleşmesi ya da büyükelçiliklere yerleştirilen gizli aygıtlar aracılığıyla yapılan her türlü iletişimi ele geçiriyor ve uydular vasıtasıyla NSA merkezine iletiliyor.
Peki ya; Türkiye’nin istihbarat kurumları nelerle uğraşıyor? Türkiye gündeminde neler var?
Günün sözü: Zorsa mutlaka başarırım. İmkansızsa biraz zaman alır