Abartma Hastalığı…
Abartma Hastalığı… Burhan ÖZFATURA 18/04/2011 Türkiye‘de (ve aslında, tüm İslam toplumunda ); inancımızın tevazu ile ilgili hükümlerine rağmen, çok ciddi boyutlarda, abartma hastalığı mevcuttur. Her şeyi abartıyor , ölçüyü kaçırıyor ve neticede komik duruma düşüyoruz.. 1 – Yandaş medyaya bakarsak ; tüm Dünya ve özellikle de İslam Ülkeleri , Türkiye’nin ağzına bakmaktadır. Her konuda ,bizden tavsiyeler beklemektedir.
Türkiye’yi yönetenlerin sözleri ile hareket etmektedir. Mübarek , bizi dinlemiş, iktidarı bırakmıştır! Yemen’de iktidar devrilmiştir! Kaddafi devamlı olarak nasihat beklemektedir! Suriye zaten içli dışlı olduğumuz için gözünü ve kulağını bizden ayırmamaktadır! Ve bizi yönetenler de bu havaya kendilerini kaptırmış, devamlı olarak başka ülkelerin iç işleri ile ilgili beyanlarda bulunmaktadırlar.
Hatada ısrar etmektedirler. Halbuki; - Türkiye’de gerçek demokrasi var mıdır? Halkın mı , mutlu azınlığın mı çıkarları gözetilmektedir.? - Olayların çıktığı ülkelere göre , çok daha zengin miyiz? Gelir dağılımımız daha mı adildir.? Yolsuzluklar yok mudur? - Gerçekten , TBMM de halk mı temsil edilmektedir ? Genel başkanların tümü tek adam pozisyonunda değil midir.? Milletvekilleri , parmak indir- kaldır rolü oynamıyorlar mı? - Seçim / sandık / oy kavramlarının , gerçek anlamda değerleri var mıdır? Ülkemizi ,seçimle gelenler değil de , tayinle gelenler yönetmiyor mu? Silahlı Kuvvetler her işe karışmıyor mu ? - Hukuk Devleti olduğumuzu iddia edebilir miyiz? Yargı tarafsız mıdır? İdeolojik ve politik faktörler etken değil midir? - Türkiye ‘de terör yok mudur? Tüm İslam Alemini karıştıran , şer ittifakı (İsrail / ABD / Vatikan / AB ) Ülkemizi bölmeye çalışmıyor mu? Terörü koordine etmiyor ve desteklemiyor mu ? PKK / KCK / BDP vs. kimin emri altındadır? ABD’nin boyunduruğu altında değimliyiz ? Bağımsız olduğumuzu iddia edebilir miyiz? Demek ki , önce kendi Ülkemizi düzeltecek , gerçek demokrasiye geçecek sonra başkalarına akıl vereceğiz. 2- Üniversite giriş sınavları , yine olay oldu. Tam anlamı ile politika malzemesi haline geldi.
Bu kadar şamataya ve demagojiye meydan vermemek ve evlatlarımızın aklını daha fazla karıştırmamak için , tarafsız ve ehil bir ekip kurulup konu biran önce sonuçlandırılmalıdır.Bunu yapabilecek ülkemizde son derece iyi yetişmiş uzmanlar vardır. 3- Kalkınma hızı ile ilgili övgüler düzülüyor. Lütfen samimi ve dürüst olalım. İstihdama ve üretime dayanmayan sonuçlar ,aldatıcıdır,izafidir. Sıcak para ve ithalata dayanan bir kalkınmanın sağlıklı olması düşünülemez.
Bu arada ihracat rakamları ile de göz boyamayalım. Önemli olan ihracatın ithalatı karşılama oranıdır. Bu oran gittikçe düşmekte ve ödemeler dengesi açığı giderek büyümektedir.Bu ,tedbir alınmazsa ileride bizi bekleyen felaketin habercisidir. 4- 12 Haziran seçimleri için tüm partinin adayları belli oldu. Maşallah her biri ayrı bir Süpermen . Hiç biri mangalda kül bırakmıyor.Tek başlarına tüm problemlere meydan okuyorlar. Adayların bir çoğu aday olduğu ilde bile ikamet etmemekteyken TBMM de Millet vekili çıktıkları ili nasıl temsil edecekler, hangi sorunlarına çare bulacaklar, ömrümüz varsa hep beraber göreceğiz.
Millet vekili seçilmenin genel başkanların iki dudağı arasında olduğu bir sistemde, Milletine mi yoksa genel başkanına mı hizmet edecekler bunu da hep beraber göreceğiz. Bayan adaylar da aynı havadalar. Neymiş TBMM de % 50 oranı olmalı imiş! Kimse kimseye koltuk vermez . Bunun için , gayret ve dayanışma gerekir. Peki , hanımlar arasında dayanışma var mıdır? Medyatik beyanatlar dışında yoktur. Herkes oy oranı yüksek olan partilere yaranmak gayreti içindedir.Gücü bir noktaya toplamak diye bir düşünce yoktur. Bur durumda Bayan vekil adaylarının belirlenmesinde de her şey yine genel başkanların lütfuna kalmaktadır. Vitrini düzenleme adına belirli sayıda bayana yer verilmektedir. Lütfen gerçekçi olalım . Aksi halde , bu çarpık tablo sürüp gider…