Ahlaksız Teklif: Ergenekon’a Karşı Hakan Fidan
Birkaç gündür, KCK davasında şüpheli olarak ifade vermeye çağırılan Hakan Fidan, eski müşteşar ve MİT görevlileri ile çalkalanıyor ortalık. Her zamanki gibi herkesin farklı çıkarımları var bu durumdan. Büyük ihtimalle hiçbir şey göründüğü/gösterilmeye çalışıldığı gibi değildir, yine. Yine de görünene bir göz atalım birlikte.
Tayyip Erdoğan'ın kendi eliyle atadığı Hakan Fidan kimdi ne idi diye biraz hatırlamak istedim. Malum tüm milletimizde başgösteren unutkanlık bende hat safalarda. Hakan Fidan yazınca internette ilk çıkan link "kimkimdir" isimli bir site oldu. Hemen tıklayıp içine girdim. CV'si bir hayli yüksek biriymiş evvela. TSK da tahsil, NATO'da istihbarat görevi, görevdeyken University of Maryland University College'dan Siyaset ve Yönetim Bilimi alanında lisans dereceleri, yurda döndükten sonra Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden yüksek lisans ve doktora dereceleri almış. Lisans konusu da Türkeyi'deki istihbarat açıkları, eksiklikleri üzerine
TSK'daki astsubaylık görevinden mecburi hizmetini müteakip istifa etmiş, daha sonra Büyükelçilik Siyasi ve Ekonomik Danışmanlığı, Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkanlığı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı (Dış politika ve uluslararası güvenlikten sorumlu) görevlerinin yanısıra Başbakanlık Özel Temsilciliği de yapmış
Bu görevlere paralel olarak, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim Kurulu Üyeliği, Birleşmiş Milletler Kalkınma İşbirliği Platformu Danışma Kurulu Üyeliği, Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği, Yunus Emre Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve OYAK Genel Kurul Üyeliği yapmış.
Uluslararası güvenlik, uluslararası kalkınma ve Türk Dış Politikası konularında akademik çalışmalarda bulunmuş. Hacettepe ve Bilkent üniversitelerinde yarı zamanlı olarak uluslararası ilişkiler alanında dersler vermiş.
Son olarak da hepimiz onu MİT Müsteşar Yardımcılığı görevinin ardından, 27.05.2010 tarihinde MİT Müsteşarı olarak atandığını biliyoruz.
Aslına bakarsanız son on yılda pek sesi soluğu çıkmayan MİT'in Hakan Fidan'lı döneminden ümitliydi herkes. Belki de sessiz bir devrim yaşanacaktı bu kurumda fakat ilk bomba Hakan Fidan'ın Öcalan ile yaptığı görüşmenin ses kayıtlarının internete düşmesiyle patlatılmış oldu. Kimilerini bu durum sarssa da büyük çoğunluk bu görüşmelerin olumlu yanlarını gördü ve memnun oldu. Görüşmenin özeti Başbakan tarafından Öcalan'a iletilen "demokratik mücadele arenasına gir." mesajıydı. Aslına bakarsanız tüm dünyada bu tip gelişmeler mevcut. Devlet yetkilileri kapalı kapılar ardında terörist gruplarla anlaşma masasına oturuyor. Çünkü her savaş nerede başlar bilmem ama masada biter. İster iç savaş olsun, ister dış ve akl-ı selim her insan bugüne kadar uygulanan yolların bu savaşı bitirmediğini/bitirmeyeceğini artık görüyor. Barışa giden yol asla savaşda ısrar etmek değil... Sorun, keşfedilen kıtayı yeniden yeniden keşfetmeye çalışmak ve bu uğurda insan sermayesini/cephanesini sürekli harcamak.
Beni en çok işgillendiren mevzu, Hakan Fidan'ın MİT müsteşarı olduğu günden bugüne kadar hiç haz etmeyen İsrail'in üst düzey verdiği tepkiler... Sonuçta Hakan Fidan Amerika ve İsrail istihbaratını çok iyi bilen biri... Silahlı örgütü (PKK) meşruiyete davet etmeyi başarmış bir müsteşar şu anda KCK davasında şüpheli olarak yargılanmak isteniyor. Bunun sebebi ise görev tanımında olmayan (yıllardır süren bu iç savaşı bitirmek için) başbakandan aldığı talimatla yaptığı bir iş. Peki görev tanımı ve MİT'in yapısı nedir ki? Hemen MİT'in resmi internet sitesine girdim. Bir kere "Devlet İstihbarat hizmetleri ve milli istihbarat teşkilatı (MİT) Başbakana bağlı bir kuruluş. (Madde 3)" Görevlerinin başında "(Madde 4,a-) ... Anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren unsurlarına karşı içten ve dıştan yönetilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genel Kurmay başkanı... gerekli kuruluşlara ulaştırmak. (b-)Devletin milli güvenlik siyasetiyle ilgili planların hazırlanması ve yürütülmesinde Cumhurbaşkanı, Başbakan, ... ilgili bakanlıkların istihbarat istek ve ihtiyaçlarını karşılamak, Milli güvenlik kurulunda belirlenecek diğer görevleri yapmak... geliyor.
Hakan Fidan ve diğer istihbaratçıların yaptıkları çalışma bu görev tanımlamalarının içinde yer alıyor gibi görünüyor.
Ama fena halde panik yaşayan hükümet çözümü hemen yeni bir yasa çıkarmada buluyor. Böyle olunca insanların aklına şike yasasından sonra bir de bu mu? Kişi özel yasalar mı sorusu geliyor ve ortada başka bir "ahlaksız teklif" dolaşıyor: Ergenokon'a karşı MİT (ya da Hakan Fidan ve arkadaşları)!
Ben yine herşeyi sivil anayasaya bağlıyorum. Sorun odaklı kanun anlayışımız ortadan kalmadıkça, yepyeni sivil bir anayasa yapılmadıkça hükümetin başı rahatlıyacak gibi görünmüyor.