Sevgili ortağım Cengiz Alçayır ile Kenan Evren üzerinden bir polemik yapıyoruz. Aslında zihniyetlerin farkını ortaya koyuyoruz.
Dünyaya bakışımızın farklılığını 12 Eylül darbesi üzerinden okumak mümkün.
Kendinize ne söylerseniz söyleyin, kendinize ne derseniz deyin millet iradesiyle iktidara gelmişlerin darbe yoluyla uzaklaştırıldığında bunun için haklı nedenler bulmaya çalışıyorsunuz ister farkında olun, isterseniz farkında olmayın ama siz gizli bir darbe destekçisiniz, aynı bu topraklardaki büyük çoğunluk gibi…
****
12 Eylül darbesi öncesinde Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde 115. tur yapılmış imiş…
Yapılan oylamada Zeki Müren’e oy çıkmış imiş…
Ülkenin 22 ilinde sıkıyönetim varmış ve yeterli olmayınca TSK yönetimi el koymak zorunda kalmış imiş…
Yönetime el koyarak, millet iradesinin temsilcilerini devirerek, kardeş kanı dökülmesini engellemiş imiş…
Aynı zamanda devletin bütünlüğüne uzanan terör elini kırmış imiş…
TSK’nın sorumluluk uhdesinde bulunan iç ve dış tehditlere karşı ülke savunmasında rol almanın gereği asker tarafından yerini getirilmiş imiş…
Siyasetçiler defalarca ordu tarafından uyarılmasına, mektup yazılmasına rağmen, siyasetçiler umarsamaz davranarak, (yani orduyu kaale almayarak A.T.) toplumu geren kutuplaşmanın silahlı mücadeleye dönüşmesi, siyasetçi emrindeki askerin sıkıyönetim uygulaması olan illerde fazla yetkisinin olmayışı, ordunun yönetime el koymak zorunda kalmış olması kanaati ileri sürülebilir imiş…
****
Ve zurnanın zırt dediği yer de tam burası… Hani diyordu ya, “Ulan hepiniz oradaydınız be” başlıklı yazısında 12 Eylül anayasasına ve tabi ki Kenan Evren’in devlet başkanlığına kabul oyu veren yüzde 92′ye hakaret ediyordu ya…
Cumartesi günkü yazısının, “ilke bazında değerlendirirsek” ara başlığında ise şunları yazıyordu: “Böylesi önemli toplumsal hareketlerin yaşandığı bir dönemi, ne askerin bakış açısından ne de siyasetçinin savunmasından aklamak mümkün. Çünkü iki arada bir derede kalan halk, kan gölünde ve ölüm korkusunda yaşamaktansa kimden gelirse gelsin huzurlu bir çözüme razıydı. Ne yazık ki dönemin siyasetçileri çözüm üretemeyince asker aklı ve asker mantığıyla çözüm üreten TSK, o dönem, rejimin korunması ve devletin bütünlüğü adına durumdan vazife çıkardı.”
****
Alçayır’a göre halkımız iki arada bir derede kalmıştı, kan gölünde ve ölüm korkusundan yaşamaktansa kimden gelirse gelsin huzurlu bir çözüme razıydı… İşte o’nun tespitiyle çözüme razı olan halkımız, darbe anayasasına ve darbeci Evren’e yüzde 92 oy veriyordu. Hem çözümden dolayı hem de korkudan dolayı…
****
Alçayır arkadaşımın farkında olmadığı ise asıl ceberrut devletin ve otoriter Cumhuriyet’in kodlarında gizliydi ülkemizde olan tüm darbeler… Çünkü sistem çok partili siyasi hayata geçildikten sonra, kendisini korumak için vesayet alanları kurmuştu. Bunun en önemli ayağı Türk Silahlı Kuvvetleri’ydi. Seçilmiş olanlara bağlı olanlar, Cumhuriyetin ve devletin asıl sahibi olarak görüyorlardı kendilerini… Ordunun ardından, yargı, bürokrasi ve Cumhurbaşkanı kurumları vesayetin en önemli güç odaklarıydı.
****
Alçayır 12 Eylül Darbesi’nin ne kadar haklı olduğunu anlatmak için, 1979 yılında İçişleri Bakanı olan Hasan Fehmi Güneş’in bir konuşmasından örnekler vererek, emniyetin halini anlatıyordu. Çok polis varmış ama işe yarayan polis yokmuş… 17 ilde fotoğraf makinesi, 50 ilde ise yokmuş! (O dönemde 67 il vardı)
Ve ilginçtir aynı emniyet bir yıl sonra, ülkede terörle mücadele ederken, hiçbir bahaneye sarılmıyordu. Ve tüm illerdeki emniyet müdürlükleri işkence merkezlerine dönüşüyor ve her ilde nedense fotoğraf makinesi oluyordu… Vay be ne acınacak haldeymişiz…
Darbe yapmak için fotoğraf makinesinin olmayışını da bir bahane olarak değerlendirebilirmişiz…
****
Ardından, cehennemde ateşi bol olası Evren, TSK’ya şunları tavsiye etmişmiş: “Ülke yönetimi kötü ellerde ve gidiş de iyi değilse, millet seçimdeki oylarıyla onları temizlesin. Bugüne kadar olduğu gibi hemen ordudan medet ummasın, ‘Ne duruyorsunuz siz ne gün için varsınız? Müdahale etsenize’ demesin. Ederse de silahlı kuvvetlerimiz bu gibi tahrik ve teşviklere kapılmasın. Zira şimdiye kadar, müdahaleler sonucu bozulan düzeni onardı da ne oldu? Müdahale düzeninde orduya alkış tutanlar, methiye düzenler, normal düzene geçildikten sonra kaleme kağıda sarılıp ‘Faşist ordu’, ‘demokrasiye ara verdiren ordu’ demediler mi? Müdahaleden evvelki dönemde iktidarda olanlara, parlamentoya en ağır hücumları yapanlar, adeta orduyu müdahaleye çağıranlar, müdahale gerçekleşince müdahalenin haklı yapıldığını söyleyenler, yazanlar, normal demokratik düzene geçilir geçilmez tam bir dönüş yaparak gelen iktidarı desteklemediler mi?”
****
Evren demiş ki güçlü olduğumuz dönemde bize methiyeler düzenler, sonra ardımızdan küfür ettiler. Neymiş, millet dipçik karşısında hazırola geçiyor, dipçik ortadan kalkınca da gereğini yapıyor. Bu milleti anlamak için, devleti anlamak gerekiyor bu coğrafyada… Evren’in tespitleri ile millet aradan geçen birkaç yıl sonrası da darbeciler için gereğini yapmış… Anlayacağın Alçayır, aslında darbecilerin arkasındaki asıl zihniyet, onlara ‘ama’ diyerek darbe yapılmasına, aradan 35 yıl geçmesine rağmen halen zimmen destek verenlerdir.
****
Alçayır, “Yabancı ülkelerdeki askeri diktatörlükler ölene ya da devrilene kadar sürdüğü halde 12 Eylül darbesi sonrası demokrasiyi askıya alan askeri yönetim zaman içerisinde demokratik süreci işlevsel hale getirerek kendi diktatörlüğüne son verdi” demiş. Bilmediğin bu ülke, latin Amerika ülkeleri ve Muz Cumhuriyeti değil Alçayır, geçmişinde 600 yıllık geleneği olan bir Osmanlı İmparatorluğu üzerinden yükselmiş, Osmanlı bürokrasinin -askerinin- kurduğu bir devlet. Asker, zaman içerisinde demokratik süreci işlevsel hale getirerek kendi diktatörlüğüne son vermedi. Yanılgın tam da burada. 12 Eylül faşist anayasasına ve Evren’e evet oyu veren yüzde 92 vatandaşlar, onlarca yıl devam etmek üzere kurgulanmış, askerlerin partisine oy vermeyerek oyunu bozdu.
Askerler, devletin muhafızları imiş!
Alçayır’a göre ordu, “Türkiye’de ise mesleğin üzerinde milli bir vazife gibi algılanmakta olup adeta devletin muhafızı konumundadır”diyerek militarizmin aydınlarımızın kanına nasıl girdiğinin de bir tespiti oluyor yazdıkları…
Ordular devletin muhafızları değildir. Onlar sınırları koruyan ve millet iradesine tabi güvenlik güçleridir, aynı emniyet gibi…
Demokrasilerde orduya böyle görevler yüklenmez, ancak otoriter devletlerde bu mümkün olabilir.
****
Alçayır, 12 Eylül darbesinin ne kadar haklı olduğunu anlatmak için devam etmiş, örnekler vermeye.
“…… ülkedeki siyasetçilerin sırf iktidar uğruna birbirini yediği, kardeşi kardeşe kırdırdığı karmaşık bir ortamda…
“Ayda ortalama 234 kişi cinayete kurban gidiyorsa.
“Devlete olan güven sarsıldıysa…
“Rejim tehlikedeyse..
“Hükümet devlet kurumlarını çalıştıramıyorsa…
“Ülkenin 50 ilinin emniyet birimlerinde fotoğraf makinesi bile yoksa…
“Araçlara mazot alınamıyorsa…
“Halk, nerede bu devlet, nerede asker, kurtarın bizi diye yalvarıyorsa…
“Ahali, askerin yönetime el koymasına alkış tutuyorsa…
“Dönemin Ankara Emniyet Müdürü, ihtilal olduğuna dair resmi yazıyı götüren subayın karşısında ağlayarak,
“Şükürler olsun bizi kurtardınız” diyebiliyorsa…
“32 farzı sayamayan vatandaş, kazma kürek kim vurduya gidiyorsa…
“Devlet, siyasetçinin elinde oyuncağa dönüyorsa, bir ülkenin dört bir yanından imdat çığlıkları atılıyorsa…
“TBMM’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Zeki Müren’e oy çıkıyor, 114 turda Cumhurbaşkanı seçilemiyorsa….
“Merhum Kenan Evren’in 115.tura fırsat vermeden kendisine dair ilk turunda devlet yönetimine el koymasını salt asker üzerinden okumak, sosyolojinin inkar edilmesi anlamına gelir. Bir de herkesin kendi bakış açısıyla ölü arkasından küfrederek rahatlaması anlamına….
“12 Eylül İhtilali’ni; kişi, olaylar ve ilkeler bazında ele alırsanız farklı sonuç çıkar, asker ve siyasetçi penceresinden ele alırsanız farklı sonuç ortaya çıkar. Tıpkı, bugünkü kimi siyasetçilerin kimilerince diktatör, kimilerince halife ilan edildiği gibi.”
Diyerek, bu memleketin neresinde bir ismi varsa ortadan kaldırılması gerekenleri, ülkenin asıl lanetli olanlarını aklamış Alçayır.
****
A be Alçayır, tespitlerinin tamamını oluşturan, şartlar oluşturulsun diye kumpaslar kuran, örgütler kuran, ellerine silah veren, Kahramanmaraş, Çorum, Malatya, Sivas da özel iç savaş tezgahları kuran bizzat bu ülkenin anayasadan yetki aldığını, kırmızı kitaplarla ülkenin sahibi olduğunu düşünenlerdir.
Seçilmişlere vebalı gibi bakan, milleti aşağılayan, millete ait ne varsa ezen, yok sayan devletin asıl sahipleri son 13 yılda kaybettiler.
Kaybetmeye 7 Haziran da devam edecekler. Millet kazanacak… Tüm darbeci artıkları kaybedecek…
****
28 Şubat darbesini hatırla, 27 Nisan e-muhtırasını hatırla… Nasıl partiler kurdurulduğunu, istifa ettirilerek kimilerinin nasıl partilerin başına geçirildiğini hatırla…
Bu ülkenin topraklarında kandan sorumlu olanlar, kanın şartlarını hazırlayanlardır. Dün de vardılar, bugün de ulamaları sağdan ve soldan duyuluyor.
Dün tezgah kuranların bugün artık tezgahları tutmuyor. Şimdi başka argümanlar üzerinden tezgah kurmaya çalışıyorlar.
Millet yeniden darbe yapmaya çalışanlara bu sefer farklı bunun hesabını sorar… Unutma… Dünkü gibi, eyvallah demez… Çünkü, köprülerin altından çok sular aktı…
Artık milletin temsilcileri öyle git deyince şapkasını alıp gitmiyorlar direniyorlar. Ve sonra da tasfiye ediyorlar.. Bunu en çok dünün darbeci kurumları biliyorlar. Son olarak da cemaat artıkları…
Son söz: Bu ülkenin topraklarında tüm darbeler tarih olmalı… Darbecilere ait ne varsa tarihin çöplüğünde yerini almalı. Millet iradesinin yerine kendi iradelerine koymaya çalışan; ordusundan, yargısına, yargısından emniyetine, bürokrasiden cemaatine kadar tasfiye edilmeli… Anayasalar ise ceberrut Cumhuriyeti, devletin değil milletin koruyucusu olmalı…
Not: Sen de artık nedenler bularak, 12 Eylül faşizmine ve diğer darbelere nedenler bulmaya çalışarak, aklama yapma olur mu? Darbeler hiçbir nedenle savunulamaz, savunulmaya çalışılırsa da seni darbeci işbirlikçisi yapar… Bugün seçilmiş iktidara açık açık ordu darbe yapsa alkış tutacakların safında yer alma olur mu? Tarih sonra onları öyle bir yargılıyor ki dünkü söylediklerinden utandıklarından darbecileri asıl küfretmesi ve lanetlenemesi gerekenlerden daha çok küfür ederek dünü unutturmaya çalışıyorlar… Aman dikkat et…