75 Gün Sonra Yeniden Merhaba
Geçen hafta uzun bir yolculuktan sonra Türkiye'ye döndük. 75 gün sonra iki kişi gitmiştik, üç kişi geldik. Adını Okyanus koyduk oğlumuzun… Annesinin karnında iken ismini koymuştuk, zaten.İnsanın çocukları olmalı… Öyle bir iki tane değil… En az üç tane olmalı… İnanın yeniden evlat sahibi olmak apayrı bir duygu… Ve mutlaka kızı olmalı insanın… 75 gün boyunca Amerika izlenimlerini yeri geldikçe yazacağım.
Yeni CHP'ye yakışır bir yemek
Geldiğim günün ertesi günü Beylikdüzü CHP'den arayarak geceleri olduğunu ve katılıp katılamayacağımı sorduklarında mutlaka katılacağımı söyledim. Cumartesi akşamı Kaya Ramada Otel'de yapılan dayanışma gecesine katıldığımda ilk defa CHP'nin bir gecesinde çok farklı bir ortamda olmanın keyfini hissettim.
Oturuş biçiminden, sahnenin düzenlenmesine, konuşmalara kadar yeni CHP'nin izlerini görmek mümkündü. CHP üst yönetimi en üst düzeyde geceye katılmışlardı. Bölgemizin milletvekilleri, ilçe başkanları gecede yerlerini almışlardı. Ya ben görmedim yada erken gelip gitmiş olabilirdi ancak Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün yoktu. Hayret ettiğimi ifade edeceğim.
Üretmeyenler tasfiye edilecek
Beylikdüzü CHP İlçe Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun konuşması çok iyiydi. İlçenin sorunları çok iyi etüt edilmiş ve çözüm önerileri de, tek tek sıralanarak ülke gündemine küçük göndermelerin dışında hamasete dayalı bir konuşma olmaması da ayrı bir keyif verdi.Ancak konuşmanın aralarına sıkıştırılan vatandaşların önerileri ve yöneticilerin görüşlerinin anlamı çok yoktu. Konuşmadan önce o görüntüler verilebilir ve Başkan İmamoğlu'da konuşmasında o görüntülere gönderme yapabilirdi. Ve böylelikle çok uzun bir konuşma yapmamış olurdu. Ancak bunu da normal buluyorum.
Son söyleyeceğim şu. İlçe örgütleri yaşadıkları kentle ilgili sorunları tespit etmeleri, çözüm önerileri geliştirmeleri daha dinamik yapıları ortaya çıkarır. Aynı zamanda daha rekabetçi bir ortam yaratır. Böylelikle üretken insanlarında önlerinin açılması sağlanmış olur. Galiba yeni CHP'de hiçbir şey üretmeden yıllardır söylenen aynı şeyleri dile getirenleri tasfiye edilecek! Yıllardır 'biz örgüt emekçiyiz' diyerek akşamları içmenin, dedikodu yapmanın vede ayda yılda bir yapılan örgüt toplantılarında eleştirmek dışında hiçbir şey üretmeyenlerin yeni süreçte partide daha sert eleştiriler yapmanın dışında işlevlerinin de kalacağına inanmıyorum. Yanılır mıyım? Neden olmasın? Yanılırsam CHP tarihsel olarak önüne çıkan fırsatı tepmiş olacaktır.
Gazeteciler günü
Önceki akşam iki farklı davete katıldık. 10 Ocak çalışan gazeteciler günü nedeniyle Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun ve Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara'nın davetlerine katıldık. (Haberim yok ama tahminim tekerlekli sandalye dağıtmayı unutmayan derneğimiz ortalıkta yine yoktu. Gördüğüm kadarıyla dernek yöneticileri iki farklı davette ortalıkta arz-ı endam eyliyorlardı.)
Her zaman ki gibi, Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun'un davetinde gazeteci ordusu vardı. Ulusal ve yerelden arkadaşlarımız geceye katılmışlardı. Uzun süredir görmediğimiz arkadaşlarımızla hasret giderdik. Toplantıdan Sayın Uzun'dan mazeretimizi bildirerek erken ayrıldık.
Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara'nın davetinde ise sınırla sayıda arkadaşımız vardı. Günlük gazetelerin temsilcilerin dışında kimse yoktu. Daha az katılımlı toplantılar daha keyifli oluyor. Ve Başkan Kara'nın masasında çok büyük keyif alarak ayrıldık. Kendisine teşekkür ediyorum.
Az kalsın büyük bir
kaza geçiriyordum
Ancak dönüşte az kalsın Büyükçekmece rampasında büyük bir kaza geçiriyordum. Buzlanmadan dolayı arabam yolda kaydı. Yan yolun beton revüşlerin üzerine iki tekerlekle çıktım sonra ise (verilmiş sadakamız varmış) yan yola indim. Araçta ise ön tamponda küçük bir sıyrık dışında bir şey yoktu.
Şayet yan yol olmasaydı E-5'in ortasında daha büyük kazaya neden olabilirdim. Ve aynı akşam Kıvırcık Ali'nin Tepecik-Büyükçekmece yolunda yaşanan kazada hayatını yitirdiğini öğrendim. Belki benden birkaç saat sonra kaza gerçekleşti.
Hayat dediğimiz ne ki? Ağlayarak dünyaya geliyorsunuz, ağlanarak dünyadan uğurlanıyorsunuz. Yaşadıklarınızla, yaptıklarınızla hoş bir seda bırakıp gidiyorsunuz.
Yat limanı istemezük!
Ne istersiniz?
Amerika'da yerel gündemi takip ederken, Büyükçekmece'de Sivil toplum örgütlerinin ve Esnaf Odası Başkanının açıklamalarını okudum. Yat limanına karşıyız. Hatta imza kampanyası açıldığını okudum.
Yine 'istemezük' eylemi. Bir kentin liman kenti olması. O kentin yat limanı olması. 'Bir kente önce devlet hastanesi mi?' sorusuna verilecek yanıt şudur. Büyükçekmece'nin iki yakasında iki devlet hastanesi var. Eksiği ile de olsa.
Ancak Büyükçekmece'ye yat limanı yapılırsa, o kentin esnafları bundan fayda sağlar. Yat limanı yapılanca kentin vizyonu değişir. Oteller yapılmaya başlar. Korkmayın devlet hastanesi de özel hastanelere yenileri eklenir. Var olanlar büyütülür…
Kente vizyon katacak olan devlet hastaneleri değildir. Yat limanları gibi, kente yabancı yatırımcıları, konukları, turistleri getirecek olan yatırımlardır.
Amerika'dan bu tartışmaya katılcaktım. Geç oldu ama daha devam edeceğini düşündüğüm bur tartışmaya bir iki paragrafla olsa da katılmak istedim.
Hoşbulduk
'Hoş geldiniz' sözlerinizi duyuyorum. hoş bulduk diyorum. Ve Türkiye başka bir güzel be… Neresi olursa olsun… İnsanın doğduğu topraklar başka bir güzel. Başka bir tat… Başka bir özlem… Farklı yerleri görmenin tek ezikliği şu oluyor. Ne kadar kötü yönetildiğimizi…